7 Eylül 2008 Pazar

2010'A doğru...


Liglere ara verildiği için eleme maçlarını sevmiyorum; ama başa gelen çekilir. Dün gece oynanan eleme maçlarıyla başladı 2010 yolculuğu...

Öncesinde futboldan başka herşeyin konuşulduğu Ermenistan maçını zemine ve rüzgara rağmen 2-0 kazanmayı bildik. Genelde Milli takım böyle maçlarda puan kaybederdi ama bu sefer öyle olmadı. Volkan'a pek iş düşmezken; savunma zeminin de kötü olmasının etkisiyle çok hata yaptı. Emre, ayağına gelen topları şut çekerek harcadı; takımın liderliği rolünü almadı bile. Aurelio her zamanki gibi en iyilerdendi. Arda ilk yarı yattı; top ayağına gelince savunmayı harcadı ama pek topla oynamadı. Tuncay, Şampiyona'da bıraktığımız yerdeydi. Mevlüt pozisyonları harcadı; Semih iyiydi. Kazım maça hareket getiren adamdı. Hamit ve Nihat'ı aradık...


Diğer maçlarda ise Portekiz Malta'yı rahat geçti. Yunanistan aynı rahatlığı Lüxemburg karşısında yaşadı. İsviçre 2-0 öne geçtiği maçta 90'da yediği golle İsrail karşısında 1 puana razı oldu. Almanya zayıf takımlara karşı fark atma geleneğini bozmadı. Daha Almanya bu grupta çok fark atar. İspanya, dünyanın golünü kaçırdığı maçta Bosna'yı 1-0'la geçti. Ukrayna 90'da geçti Belarus'u. İngiltere fark atar denildi; 2-0 kazanabildi. Sanırım Domenech'in aklı hala sevgilisindeydi; Fransa Avusturya'ya boyun eğdi. İtalya iyi sinyal vermiyor. Rum kesimini son dakika golüyle geçti. Buffon olmasaydı ne olurdu kimbilir. Norveç İzlanda maçında Iversen ve Gudjohnsen şov vardı...

Hiç yorum yok: