19 Haziran 2011 Pazar

Vieira'nın geleceği

Vieira, takımımda olmasını isteyeceğim ilk oyunculardandır. Ortasahada uzun, ayağı düzgün, iyi savunma yapan, basit ve akıllıca oynayan bir adamdır. Bugün bir benzeri Yaya'dır. Vieira kadar iyi olduğunu düşünmüyorum ama stilini en çok benzettiğim oyuncu City'nin Fildişili oyuncusudur.


Patrick'in futbolu bırakması muhtemel. Henüz kararını vermiş değil ama gelecek yıl büyük ihtimalle onu yeşil sahalarda göremeyeceğiz. Bugün için Fransız oyuncunun önünde üç tercih var gibi görünüyor. Birincisi City'de kalıp antrenör olmak. Teknik direktörlük kariyer başlangıcı için kötü bir tercih değil ancak çok iyi olduğu da söylenemez. Zira City gibi yarını belli olmayan bir takımda kalmak büyük kumar. Patronun yarın takımı baştan aşağı değiştirmeyeceğinin garantisi yok.


İkinci alternatif birinciden daha cazip. Hocalık kariyerine Arsenal'de başlamak. Wenger'in de eski öğrencisiyle beraber çalışmaktan mutlu olacağını düşünüyorum. Futbol mentalitesi kuvvetli bir oyuncuydu, Wenger'in yanında kalması durumunda iyi bir teknik direktör olabilir.


Üçüncü alternatif ise futbola devam etmesi üzerine. Biraz daha para kazanayım deyip, Amerika'ya gitmeyi göze alırsa Henry'nin takımı New York Red Bulls onu kadrosuna dahil etmek isteyecektir. Red Bulls eski Arsenallilere yeniden aynı formayı giydirmek istiyor.


Üçü de kötü tercih değil ama ben Vieira'dan Fransa'da bir kulübe dönüp, futbolu orada bırakmasını beklerdim. Monaco mesela...

18 Haziran 2011 Cumartesi

Kevin Nolan



İngiltere'de transfer Avrupa'nın diğer ülkelerine nazaran biraz farklıdır. Elbette Tevez, Silva, Yaya, Torres gibi oyunculara da Avrupa'nın diğer ülkelerinde olduğu gibi iyi paralar verilebiliyor ancak Phil Jones, Jordan Henderson gibi çok yüksek maliyetli transferler Avrupa'nın diğer ülkelerinde pek yapılmıyor.



Kevin Nolan transferi yapı itibariyle bu örneklerden uzak ama orijinallik itibariyle yine İngilitere imzalı bir transfer. Nolan, ilginç bir kararla Premier Lig'i bıraktı ve küme düşen West Ham ile anlaştı. Her ne kadar eski hocası Big Sam'in yanına gitmesi bahanesi olmuş olsa da, bence yeterli değil. Nolan'ı oraya çeken başka şeyler olmalı.


Transfer West Ham açısından oldukça iyi. Gitmesi gündemde olan Scott Parker'ın yerine çok iyi bir oyuncu ile anlaştı. Üstelik Championship'i tanıyan ve iki sene önce burada çok başarılı olup, takımı NU'ı Premier Lig'e taşıyan bir oyuncuyla. Parker'ın gitmesi durumunda, o bölgede ciddi sıkıntı yaşamayacaklar; Kalması durumunda ise sağlam bir ortasaha ile yeni sezon öncesi tekrar Premier Lig için iddialı olacaklar.


Kevin Nolan açısından baktığımızda soru işaretleri var. Nolan, NU kadar sevdiğim bir başka kulübe gidiyorum açıklaması yaptı. İngiliz oyuncu gidiş sebebini araştıran gazetecilere "Kulübün gelenekleri için buradayım ve hepsi bu" diye karşılık verdi. Nolan, NU için sıradan biri olsa ya da NU, Nolan için sıradan bir kulüp olsa transferi çok yadırgamazdım. Ancak bugünkü tabloda bilmediğimiz başka şeylerin de olduğunu düşünüyorum.



NU açısından ise oldukça kötü bir transfer oldu. Kulüp vermek istemedi ancak oyuncunun gitmek istemesi işleri değiştirdi. 6 milyon € civarında bir bonservis ile gönderdiler. Yeri kolay kolay dolmayacaktır. Lille'den alınan Cabaye'yi bu bölgeye yerleştirmeye çalışacaklar. Cabaye de oldukça iyi bir oyuncu ve bence Premier Lig'de başarılı olacaktır ama Cabaye'den Nolan performansı beklemek hayal olur.

13 Haziran 2011 Pazartesi

1977 model Barcelona


Rinus Michaels ve Johan Cruyff. Bugünün gösterişli Barcelona'sı mı? Yoksa 77 model Barcelona mı? Katalanları desteklesem, eski günleri isterdim.

11 Haziran 2011 Cumartesi

Anadolu'dan İstanbul'a

Üç büyüklerin, özellikle yerli oyuncu transferinde durağı Anadolu takımları. Bu yıl da çok farklı olmayacağa benziyor. Şimdiden Anadolu takımlarından İstanbul'un büyüklerine birçok oyuncu geldi. Peki üç büyükler Anadolu'dan hangi oyuncuları alıyorlar? Alırken neye dikkat ediyorlar? Kimden alıyorlar? Kaç yaşında olmasını tercih ediyorlar? En önemlisi de bu oyuncuların akıbeti ne oluyor?

Son 5 yılda (2006'dan beri) Anadolu'nun bağrından kopup, İstanbul'a gelen futbolcuları beraber inceleyelim.

Son 5 yılda yolu İstanbul'a düşen oyuncu sayısı 52. Arada atladıklarım olabilir tabi ki. Oyuncu listesi çıkarırken A takıma alınan oyunculara baktığımı da belirtmekte fayda var. Bu 52 oyuncunun yaşlarıyla başlayalım. Bu oyunculardan 8 tanesi 20 yaşının altındayken üç büyüklere transfer olmuş. Bunların arasında en genç olanları Abdulkadir Kayalı ve Serkan Kurtuluş. Her ikisi de daha 18 yaşındayken üç büyüklerde oynamafırsatı bulmuş. Bu 8 oyuncunun 4'ü Beşiktaş'a transfer olurken, Galatasaray ve Fenerbahçe ikişer oyuncu almış.

Bu oyunculardan 26 tanesi 20-25 yaş aralığındayken İstanbul'a gelmiş. Beşiktaş bu yaş aralığında 9 oyuncu ile anlaşırken, Galatasaray 6 ve Fenerbahçe 11 oyuncu transfer etmiş. Bir çok futbolcu için en verimli çağ sayılan 25-30 yaş aralığına bakacak olursak; Beşiktaş 5, Galatasaray ve Fenerbahçe bu yaş aralığındaki 6 oyuncu ile anlaşmış. 30 yaş üstü oyunculara baktığımızda sadece Yusuf Şimşek ismini görüyoruz. 2009 yılında Beşiktaş 33 yaşındaki Yusuf ile anlaşmıştı. 30 yaşında Fenerbahçe forması giyen Bilica ise bu kulvardaki ikinci en yaşlı isim. Grafikten de anlaşıldığı gibi üç büyükler Anadolu takımlarındaki oyuncuları geleceğe yatırım için değil, en verimli çağında kullanmak için alıyorlar. Bu oyuncuların da birçoğu parladığı dönemde İstanbul'a transfer olan oyuncular. 30 yaş üstü oyunculara da çok sıcak baktıkları söylenemez.
Geçtiğimiz 5 yıllık süreye 2011-2012 sezonu için yapılan transferleri de ekleyeren 6 yıllık süreci değerlendirelim. Bu süreçte hangi dönemlerde Anadolu'dan İstanbul'a, daha fazla oyuncu geldiğine bakalım. 2006'da 5 oyuncunun İstanbul yolu tuttuğunu görüyoruz. 2007'de bu rakam 11, 2008'de 9, 2009'da 12, 2010'da 7 ve 2011'de şimdiden 8 oyuncu üç büyüklere transfer olmuş. 2006 yılında Galatasaray'ın Anadolu'yayönelmemesi sebebiyle rakam diğer yıllara göredüşük kalmış. Onun dışında geçtiğimiz yıl yabancı statüsündeki değişimle yabancı oyunculara yönelen üç büyükler sadece 7 oyuncu için diğer takımların kapısını çalmışlar. Bu yıl için şimdiden bu rakam geçtiğimiz yılı geçmiş. Galatasaray'ın olası Ceyhun Gülselam transferi 2008 yılını da yakalayacaktır. Genel olarak baktığımızda bir transfer sezonunda Anadolu'dan İstanbul'a giden oyuncu sayısının ortalama 10 olduğunu söylemek yanlış olmaz.


Peki üç büyüklerden hangisi transferde Anadolu'ya daha fazla yöneliyor. Beşiktaş ve Fenerbahçe geçtiğimiz 5 yıllık süreçte 19 oyuncu ile mukavele imzalarken, Galatasaray 14 oyuncuyu kadrosuna katmış. Galatasaray'ın 2006 yılında Anadolu'dan oyuncu almamasını ve bu yıl Selçuk dışında henüz resmi sözleşme imzaladığı oyuncu olmaması onu rakiplerinin biraz gerisinde göstermiş. Bu iki durumu dahil ettiğimizde, Galatasaray bir miktar daha düşük olmak üzere, üç büyüklerin hepsinin de Anadolu kapısını yakın sayıda çaldığını söyleyebiliriz.

Bu oyuncuları İstanbul'a pazarlayan takımlara değinelim. Önce öne çıkanlardan başlayalım. Listede çıkan takımlar hiç de sürpriz değil aslında. 2006'dan beri üç büyükler 6 kez Gençlerbirliği'nin kapısını çalmışlar. Böylece, Cavcav'ın ne kadar sağlam birtüccar olduğunu bir kez daha görmüş oluyoruz. Gençlerbirliği'nden sonra İstanbul'a en fazla oyuncu gönderen takımlar sırasıyla Manisaspor (5), Kayserispor (4), Gaziantepspor (4), Bursaspor (4), Ankaragücü (4) ve Ankaraspor (4) ve Trabzonspor (3) ile Antalyaspor (3). Denizlispor, Rizespor ve Sivasspor da 2'şer oyuncusunu üç büyüklere göndermiş. Gençlerbirliği, bu 6 oyuncunun üçünü Fenerbahçe'yesatarken, üçünü de Beşiktaş'a satmış. Galatasaray'a yakınlığı olduğu iddia edilen Cavcav, sarı kırmızılılara oyuncu göndermemiş. Manisaspor 2 kez Beşiktaş'a, 2kez Galatasaray'a ve 1 kez de Fenerbahçe'ye oyuncu satarken; Gaziantepspor sattığı 4 oyuncunun üçünde siyah beyazlılarla masaya oturmuş.

Anadolu'dan gelenoyuncuların altyapısına da değinelim. Gelen oyuncuların 8 tanesi gurbetçi. 5 tanesi de yurtdışında yetişmiş yabancı oyuncu. Listede, Gençlerbirliği altyapısından yetişmiş 3 oyuncu bulunurken; Altay, Antalyaspor, Balıkesirspor, Bursaspor, Gaziantepsporve Sakaryaspor altyapısından 2'şer oyuncu bulunmakta. Yeri gelmişken, bu oyuncuların 5 tanesinin yabancı, 47 tanesinin de yerli olduğunu söylemekte fayda var. Emenike, Tabata, Bilica, Holosko ve Vederson Anadolu'dan İstanbul'agelen yabancı oyuncular.

Ve gelelim en önemli istatistiğe: Bu oyuncuların akıbeti. Bu oyuncuların 21 tanesi şu anda bir başka takımın formasını giyiyor. 31 tanesi ise takımların hala sözleşmeli oyuncusu. 6 oyuncu 1 yıldan fazla üç büyüklerde tutunamamış ve bir başka takıma gitmiş. Bunlardan 3'ü Fenerbahçe'nin, 2'si Galatasaray'ın ve 1 tanesi de Beşiktaş'ın aldığı oyuncu. 10 oyuncu ise 2 yıl takımda kaldıktan sonra birbaşka kulübe gönderilmiş. Üç büyüklerin formasını 3 yıl terletenoyuncu sayısı 4 iken, 4 yıl üç büyüklerde kalıp, sonra ayrılan tek oyuncu Hakan Arıkan.
Diğer taraftan hala üç büyüklerin formasını giyenler arasında en eskisi Uğur Boral. Fenerbahçeli futbolcu 5 yıldır bu formayı giyiyor ve hala Fenerbahçe'nin sözleşmeli oyuncusu. 4 yıldır İstanbul'da olan oyuncu sayısı da 3. Bu isimler ise Hakan Balta, Gökhan Gönül ve Servet Çetin. 3 yıldır İstanbul'da olan oyuncular ise Serkan Kutuluş, Filip Holoskove Ekrem Dağ. En az 3 yıl, Üç büyüklerde kalan oyuncu sayısı sözleşmesi devam edenlerle birlikte sadece 12. Yani gelen futbolcuların % 23'ü.

TAKIMLAR BAZINDA İNCELEME
BEŞİKTAŞ
Beşiktaş'ın 2006'dan beri Anadolu'dan aldığı oyuncu sayısı 19. Bu oyuncuların 3'ünü Gaziantepspor'dan, 3'ünü Gençlerbirliği'nden alırken, ikişer kez de Ankara, Bursa ve Manisaspor ile masaya oturmuş.

Beşiktaş'ın Anadolu'danaldığı oyuncuların en genci Onur Bayramoğlu ve Serdar Kurtuluş iken, en yaşlısı Yusuf Şimşek. Aldığı toplam 19 oyuncunun yaş ortalaması ise 24.05. Oyuncuların Beşiktaş'ta çok uzun soluklu kaldıkları söylenemez.En az 3 yılı doldurmuş oyuncu sayısı sadece 4. Serdar Kurtuluş, Hakan Arıkan, Filip Holosko ve Ekrem Dağ. Beşiktaş formasını en kısa süre terleten oyuncu ise Tuna Üzümcü.

FENERBAHÇE
Fenerbahçe de, Beşiktaş gibi 19 oyuncuyu kadrosuna katmış. Sarılacivertliler 3 kez Ankaragücü, 3 kez Gençlerbirliği ve 3 kez de Kayserispor'dan oyuncu almış. En genç oyuncusu 18 yaşında aldığı Abdülkadir ve en yaşlı transferi ise 30'unda Fenerbahçe forması giyen Bilica. Fenerbahçe'nin transferlerindeki yaş ortalaması ise 24.2. Bu rakam Beşiktaş'ınkinden çok farklı değil.
Takımda bir yıldan daha az kalan oyuncu sayısı 3. Yarım sezon Fenerbahçe forması giyen Gökhan Emreciksin ilk sırada. Transferlerden faydalanma oranı ise Beşiktaş'a benzer. En az 3 yıl Fenerbahçe forması giyen oyuncu sayısı 4. İsimler ise Gökçek Vederson, Ali Bilgin, Gökhan Gönül ve Uğur Boral.

GALATASARAY
Sarı kırmızılılar transfer ettikleri 14 oyuncu için 2'şer kez Manisaspor ve Bursaspor'un kapısını çalmış. Aldığı en genç oyuncu 18 yaşında Galatasaray'a gelen Serkan Kurtuluş ve en yaşlı isim 27 yaşında gelen Ali Turan, Orkun Uşak ve Mustafa Sarp. Galatasaray çok yaşlı oyuncu almamasına rağmen aldığı oyuncuların yaş ortalaması rakiplerine göre biraz fazla: 24.36.

Yaser Yıldız ve Ali Turan takımda en kısa kalan oyuncular. En uzun süre takımda kalan oyuncular ise dördüncü yıllarını dolduran Servet ve Hakan Balta. En az 3 yıl takımda kalan oyuncu sayısı ise rakipleriyle aynı Servet ve Hakan'ın yanı sıra Serkan Kurtuluş ve Emre Güngör de takımın uzun solukluları arasında.

10 Haziran 2011 Cuma

Transfer dengesizliği



Beşiktaş, Fernandes için 2.5 milyon € civarında bir bonservis ödedi. Fernandes, Kayserispor'dan Beşiktaş'a gelen bir Türk futbolcu olsaydı bonservisi en az 8-10 milyon € civarında olurdu. Bu sadece Fernandes için geçerli değil. Ne Mustafa Pektemek, ne Serdar Kesimal, ne Orhan Şam bugünkü bonservis bedellerinin değerini taşıyor. Aynı oyuncular yabancı olsa yarı yarıya ucuza alınabilirdi.


Bu yerli yabancı ücret dengesizliğinin en büyük sebebi yabancı kontenjanı. Kontenjanın ne kadar yanlış olduğuna şimdi girmeyeceğim. Bunun üzerine ayrıca bir yazı yazılabilir. Sistem böyle olmuşken Anadolu kulüpleri ellerine geçen fırsatı iyi değerlendirmek istiyor. Mustafa Pektemek'e İBB 2.5 milyon € önerse Gençlerbirliği neden olmasın der ama Beşiktaş isteyince rakam 4 oluyor. Hatta bir de Fenerbahçe yakından ilgilense o rakam 5'e çıkar. Zamanında Mehmet Topuz'da bunu canlı canlı yaşadık. Ya da Beşiktaş'ın acil bir kaleci ihtiyacı olsa ve Karabükspor'da gelecek vaad eden bugün de iş yapabilir konumda yerli bir kaleci olsa piyasa 6-7'den açılır.


Burada ben Anadolu takımlarını suçlamıyorum. İster alırsın, ister almazsın. Beşiktaş, Ersan'ı almak istedi ve piyasayı 4-5 gibi bir değerden açtılar. Eder mi? Etmez ama almıyorsan satmıyorum diyebilir Adanaspor yönetimi. Burada üç büyüklerin doğru planlama yapması gerekir. Bu da o kadar kolay değil tabi ki.


Bir de üç büyüklerden, Anadolu takımlarına gidenler var. Hakan Arıkan. Fena kaleci sayılmaz. Beşiktaş'ın kalesini koruyacak nitelikte olduğunu düşünmüyorum ama yine de bu ülke için kalbur üstü kalecidir. Mersin İdman Yurdu'na bonservissiz gitti. Beşiktaş şimdi onun yerine bir kaleci alacak. Hakan Arıkan, bu bildiğimiz haliyle Mersin'den Beşiktaş'a gelse en az 1.5 milyon € bonservis ile gelirdi. Burada yanlışı kim yapıyor? Beşiktaş yönetimi. Bunun benzerini Fenerbahçe de yapıyor, Galatasaray da. Aynı kaliteyi satabildiğinin çok daha fazlasına alıyorlar.

8 Haziran 2011 Çarşamba

Modriç'in geleceği



Luka Manchester'a gider mi? Spurs'te efsane olur mu? Hırvat oyuncunun geleceğini kestirmek artık çok zor değil. Luka'nın gelecek tablosu bu fotoğraftır.

6 Haziran 2011 Pazartesi

Menajer pazarlaması



Elano ile Galatasaray'dan önce Beşiktaş da ilgilenmişti. Galatasaray'ın Elano ile anlaştığı sezon Beşiktaş yöneticilerinin de Elano ile görüştükleri basına yansımıştı. Elano iyi futbolcudur, iki takımın da Elano ayarında, iyi bir oyuncuya ihtiyacı olabilir ve ikisi de ilgilenebilir. Anlayışla karşılarım bunu. Emana ile Galatasaray'ın hemen hemen her yıl adı gazete sayfalarını süsler. Emana ile zamanında Fenerbahçe de ilgilenmiştir, Beşiktaş da. Emana iyi futbolcudur ama her üçü için de çok elzem bir oyuncu değildir. Hadi bunu da kabul edelim.


Mohammed Kallon ile farklı dönemlerde Galatasaray'ın adı geçti, Beşiktaş da Sierra Leone'li oyuncu ile uzun süre ilgilendi. Koca dünyada forvet bir tek Kallon varmış gibi ikisi de farklı dönemlerde onunla ilgilendi. Gallardo, yaklaşık beş yıl boyunca düzenli olarak Galatasaray ile yazıldı çizildi. Bir oyuncu ile bir takım her sezon ilgileniyorsa o işin altında ben birşey ararım. Bugün Bursaspor forması giyen Insua, çok transfer sezonunda Galatasaray forması giymiştir. Kuranyi çok takımımız için eşini ikna etmeye çalışmıştır. Hadi hepsini anladım Sylvain Marchal denen, ne idüğü belli olmayan adam birkaç sezon üç büyüklerle anılmıştır. Adını bile zor hatırladığımız, hatta hiç izlemediğimiz bu adamı nasıl oluyor da bizim yöneticilerimiz babasının oğlu gibi tanıyor ve istiyor.



Acaba onlar mı istiyor? Hiç izlediler mi? Nasıl bir oyuncu olduğunu biliyorlar mı? Tabi ki hayır. Peki neden ilgileniyorlar? Menajer. Bugün Klose'nin adı Trabzonspor, Beşiktaş, Galatasaray ve Bursaspor için geçiyor. Koca dünyada bir tek Klose mi var? Yok tabi ki ama belli ki menajeri hepsine pazarlamaya çalışıyor.


Menajer vasıtasıyla oyuncu almak kötü değil ama tüm transfer stratejisini bunun üzerine kurmak kötü. Oyuncu izlemeyen, takip etmeyen, scouting'in olmadığı kulüplerimiz menajerlerin getirdiği oyuncuya evet demek zorunda kalıyor. Kimi zaman tutuyor ancak çoğu zaman hüsran. Oysa oyuncu izleyen bir ekibin olması kulüplerimizi bu konuda daha şanslı kılacaktır.

5 Haziran 2011 Pazar

EPL'de sezonun en iyi 11'i

football formations

Manchester'ın 19. şampiyonluğuna ulaştığı EPL'de bu yıl Chelsea'nin golleriyle başlayan, ManU'nun seri galibiyetleriyle devam eden ve Chelsea'nin ömrü yetmeyen geri dönüşüyle sona eren bir lig izledik. Arsenal yine sonunu getiremedi, City kupa ve Şampiyonlar Ligi ile teselli buldu, Liverpool yeni hocasıyla geç açıldı.

Peki EPL'den bu sezona ait bir kadro çıkarmak gerekirse...
Sistemin 4-4-2 olacağı kesin. Kale seçimi çok kolay olmayacaktır. Manchester şehrinin iki takımının kalecisi de çok iyi birer sezon geçirdi. Joe Hart, zengin çocukların takımı City'de daha mütevazı bir kaleci görünümünde. Ancak İngiliz kalecinin hem City'e hem de milli takıma derman olacağı aşikar. İngilizler uzun süreden sonra bu kadar iyi bir kaleci buldukları için çok şanslılar. Hart beklentilerin çok üzerinde bir performans gösterdi ve yılın takımını haketti. Diğer taraftan van der Sar için haketmedi demek kolay değil. Hollandalı file bekçisi yaşına rağmen harika bir sezon geçirdi. Gönlüm van der Sar'dan yana, aklım Hart diyor. Beklentilerin üzerinde performansı için Hart'a verelim kaleyi.

Dünya'nın aksine İngiltere'de sağ bekler değil sol bekler iyi. Sağ bek için sezonun en iyisi Bacary Sagna'dır. Sagna için harika bir yıl geçirdi diyemeyiz ama olanın en iyisi. Onun dışında Sunderland'ın savunmacısı Elmohamady'nin de adını anmadan geçmek olmaz.

Sol bek için net isim: Baines. Ashley Cole ve Patrice Evra da çok iyi sezon geçirdiler ama bir açık oyuncusundan aşağı kalmayan Baines'i kadroya almak yanlış olmaz. Baines sezonu 5 gol, 11 asist ile tamamladı. Birçok hücum oyuncusundan daha iyi bir hücum performansı. Bu adam sol bek.

Bir zor seçim de burada. Vidiç'in yanına kimin koyulacağı tartışmaya açık. Sırp oyuncu bu sezon da beklenen performansı gösterdi. Üstelik yanında sürekli başka biri varken. Rio uzun süre sakat kalınca Vidiç'in yanı sürekli değişti. Smalling, O'Shea, Evans da diğer rotasyon oyuncularıydı. Kaptan hepsiyle iyi uyum gösterdi ve sezona savunma anlamında damga vurdu.

Diğer savunmacı için bir kaç aday var. İlki City'nin stoperi Kompany. Mancini'nin savunmadaki lideri artık o. Bir başka isim hücum yönüyle de adından çok söz ettiren Fulham'ın savunmacısı Hangeland. 6 gollük performansıyla gelecek yıl forvet oynamaya aday. Chelsea'nin stoperi Ivanoviç de bir başka sağlam savunmacı. Bunlar arasından tercih yapmak kolay değil ama Kompany bir adım önde gibi.

1 savunmacı ve 3 hücumcu ile şekillendirelim kadroyu. Charlie Adam ile başlayalım. Blackpool'u kurtarabilecek tek adamdı, olmadı. Gelecek sene onu EPL'de görürsek şaşırmayız. İskoç oyuncu 12 gol ve 9 asist ile harika bir performans sergiledi bu sezon. Nesli tükenen ortasahaların son örneklerinden. Turuncu forma ile izlemek çok güzel oluyordu ama başka forma ile de izlemeye açığız. Bu bölge için bir başka aday West Ham'ın Parker'ı. O da çok iyi bir performans sergiledi ancak bir Adam değildi.

Ortasahanın göbeğine bir başka isin Vaart. Real'de düşen performansı Spurs'te tavan yaptı. Enfes bir sezon geçirdi. Modric ve Bale ile birlikte Spurs'ü üst sıralarda tuttular. Tottenham taraftarı belki fazlasını bekliyordu takımdan ama bu da onları gelecek adına umutlandırmaya yetmiştir. Vaart, bu sezon 12 gol, 9 asist ile o takımın lideriydi. Samir Nasri'nin de çok iyi bir sezon geçirdiğini söylemeden bitirmeyelim.

Nani, geldiğinden beri en iyi sezonunu bu yıl geçirdi. Dile kolay 18 asist. Portekizli bu 18 asisti 9 da golle süsledi. Manchester'ın şampiyonluğundaki en büyük pay sahiplerinden biridir. Nani'nin bu performansı benim gözümde Barbie'nin gol krallığından değerlidir. Luis, bu sezon Sir Alex'in hücum planının merkeziydi. Bu bölge için akla gelen bir diğer isin Kuyt ancak Hollandalı Nani'nin müthiş performansının gölgesinde kaldı. Adını anmadan geçmememiz gereken bir başka isim de Dempsey. O da bu sezon çok iyiydi.

Sol açığa ikisi çok güçlü 4 aday var. Downing, Aston Villa'da bize Boro günlerini hatırlattı. Tuncay'lı Boro'nun en iyisiydi. N'Zogbia da Wigan da iyi bir performans sergiledi. Bu yıl tavan yapan bir başka isimdi. Gelelim güçlü adaylara biri Maicon'a taksi tutturan Bale. Genç Galli nefis bir yıl geçirdi. Sezon ortası onun transfer dedikodularıyla çalkalandı. Adı çok konuşuldu, videosu çok paylaşıldı. Hızı ve driblingi ile oldukça beğeni topladı ancak. Evet maalesef bu cümlelerin ardına bir ancak koymak zorunda kalıyorum. Malouda öyle bir sezon geçirdi ki Bale'i kadroya dahil etmek Fransız oyuncuya büyük haksızlık olacaktır. Chelsea'nin sol kanat oyuncusu sezonu 13 gol ve 5 asistle tamamladı. Kanat forvet oynasa da bir kanat oyuncusu için iyi bir istatistik. Özellikle sene başındaki performansı harikaydı. Chelsea için en verimli yılıydı.

Geldik forvetlere. İlki gol krallığını Berbatov ile paylaşan Tevez. Man City'nin hocumuna şekil veren "apaçi". Bir forvette olması gereken hemen hemen herşey fazlasıyla var. 21 gol ve 6 asist ile kadroda.

Diğer forveti seçmek oldukça zor. 12 gol 15 asistiyle Didier Drogba, diğer gol kralı Berbatov, iki takımda toplam 17 gol atan Bent, ManU'nun iki bücürü Rooney & Hernandez, 15 gol 9 asistli Odemwingie ve yarım sezonda 18 yapan van Persie. Gönlüm Rooney'den yana, mantığım Drogba ya da Persie diyor. Persie'nin yarım sezonluk performansı takdir e şayan. Sezonluk değerlendirme de yapsak, o yarım sezonun büyünden kurtulamıyorum. Son isim van Persie.
Hoca tabi ki Sir Alex Ferguson.

4 Haziran 2011 Cumartesi

Premier Lig'in boşa çıkanları



Yaz geldi transfer sezonu açıldı. İngilizler Bosman kurallarıyla serbest kalacak 10 oyuncuyu listelemiş. Tanıdık bildik isimler var. Düşünülmeye değer adamlar da var. Kim bilir belki aralarında yolu buralara düşenler de olur.


Beşiktaş'ın son zamanlardaki en karlı transferlerinden biriydi John Carew. Bugünün şartlarına göre oldukça ucuza aldığı Carew'i fena sayılamayacak bir paraya Lyon'a göndermişti. Norveç'li Lyon'un ardından EPL'ye gitti ve bugün sözleşmesi biten yıldızlar arasında. Henüz bir kulüple anlaşmış değil. Beşiktaş'a gelsin mi? Yok bulaşmasın.


Arsenal'in kalecisi Almunia. İspanyol kalecinin bir dönemler İngiltere milli takımı ile de adı geçse de, yıldızı çabuk söndü. Almunia'nın sözleşmesi bitiyor ve Gunners taraftarı da arkasında duracak gibi değil. Katar yolcusu olmaya yakın.


İsmi çok popüler olmayan bir isim Sebastian Larsson. Birmingham'lı oyuncu bu sezon takımdan ayrılıyor. Rotası Newcastle gibi görünüyor.


Spurs'un savunmacısı Woodgate. Bir zamanlar Real Madrid'e kadar yükselmiş bir stoperdi ama bugün, o günlerden çok uzakta. Tottenham'ın yeni sözleşme imzalama ihtimali çok düşük.


Green'i Dünya Kupası'nda İngiltere milli takımıyla hatırlıyoruz. Gerçi bir İngiltere taraftarı olarak hatırlamak istemiyoruz. Küme düşen West Ham'ın kalecisi. Aton Villa'nın Friedel'dan boşalan kaleye onu geçirmesi bekleniyor.



Kırmızı Şeytanların ortasahası Owen Hargreaves (ismini bakmadan, bir çırpıda yazabildim) bu sezon sağlam yattı. Haftalık ücreti de sağlamdı. Yattığı yerden iyi kazandı kısacası. Sir Alex onu tutmaya niyetli değil. İngiltere'de ona o parayı kimse vermez. Para kazanmak istiyor gibi görünüyor ve Toronto'ya gitme ihtimali yüksek.


Blackpool'un ortasahası David Vaughan, bu sezon Charlie Adam'ın gölgesinde kalsa da iyi adamdır. Diğer liglerde çok iş yapamaz ama EPL'de ortasıra takımlar için fena adam sayılmaz. 28 yaşındaki Galli için Stoke ve Bolton bastırıyor.


Bolton'un forveti Elmander de bu listenin adamıydı ama artık başı bağlı. Elmander gelecek sezon Galatasaray forması giyecek.


Matthew Upson İngiltere için sağlam bir stoperdir. İngiliz savunmacı kulübüyle birlikte küme düşmeyecek. Arsenal Samba'dan sonra onu da renklerine bağlayabilir.


Bir başka Kırmızı Şeytan da Michael Owen. Old Trafford, gelecek yıl iki Owen'ı da göremeyecek. İngilizlerin yetenekli çocuğunu düşüşe geçtikten sonra çok hoca parlatmak istedi ama olmadı. Sırada Moyes var.

2 Haziran 2011 Perşembe

Biz bu filmi izlemiştik



Porto 2003'te UEFA Kupası'nı müzesine götürdüğünde elindeki oyuncuları kaptırmamıştı. Mourinho, yaz boyunca elindeki kadroyu çok büyük ölçüde korumayı başarmış, hatta kadroyu Bosingwa, Conceicao gibi isimlerle de güçlendirmişti. O yaz, Capucho ve Postiga dışında takımı etkileyecek kayıp vermemişti. Capucho ve Postiga'nın da takımı ne kadar etkilediği tartışılır.


Porto'ya büyük vurgun bir sonraki sezon yapılmıştı. Avrupa'nın tüm büyükleri 2003-2004 sezonu biter bitmez Portekiz kapılarına dayanmıştı. Deco, Pedro Mendes, Derlei, Alenichev gibi oyuncular büyük paralara Portekiz'den ayrılmıştı. En büyük darbeyi ise Chelsea yaptı. Rus patron önce Mourinho'yu aldı, sonra da Ferreira ve Carvalho'yu.


Porto, Villas Boas ile "2000 ruhunu!" geri kazandı. Hulk, Falcao, Varela, Guarin gibi çok sağlam isimleri var ve Avrupa'nın zenginlerinin gözü bunlarda. 2003'te, Porto potansiyeli bir yıl gecikmeli farkedilmişti ama bu sefer deneyimli takımların dikkatinden kaçmıyor. Birçok takımın listesinde Hulk ve Falcao ismi var. Çok da şaşırtıcı değil. Porto bir süre daha elinde tutmak istiyor ama Portekiz'de paranın açamayacağı kapı yok.


Falcao, şimdilik dedikodulara bir son verdi ve Porto ile sözleşme uzatacağını söyledi. Kolombiya'nın Inzaghi'si Şampiyonlar Ligi için kalacağını söylüyor. Gelecek yıl Villas Boas'ın ekibi Şampiyonlar Ligi'nde de iş yapar ve bu adamlar bu seneki değerinin çok üzerinde, büyük liglere gider.