30 Ağustos 2013 Cuma

Barcelona & Qatar Airways



Bu Barcelona'nın sponsoru Türk Hava Yolları değil miydi? Reklam güzelmiş ama...

Tükürdüğünü Yalayan Eto'o

 
Futbol dünyası çok da büyük değil. Bugün rakibin olan takım yarın, yuvan olabiliyor. Bunun çok örneği var. Tümer Metin'i hepimiz hatırlarız. "Beşiktaş'tan başka bir Türk takımında oynamam mümkün değil. Bunu  kesin ve net olarak söylüyorum" cümlesi daha gündemdeyken Fenerbahçe ile anlaştı. Anlaşmasına da kızamazsın. Evet, bizim gönül bağıyla bağlı olduğumuz takım için mücadele ediyordu ama neticesinde ekmek parası için oynuyor.

Samuel Eto'o'nun da Chelsea ile Barcelona'nın sıkı rakip olduğu günlerden kalma bir sözü şu günlerde gündeme düştü. "Chelsea gibi ezik bir takımda oynayacağıma, köyüme döner yer fıstığı satarım" demişti bundan 8-9 yıl önce. Bugün o ezik (!) takıma imza attı. Daha fazla bir şey söylemeye gerek yok.

Yerli Kontenjanı Gurbetçiye!

 
Eskiden beri scouting'in altyapıdan daha verimli bir yatırım olduğunu düşünüyorum. Altyapının elbette scouting'e göre avantajları var ancak Beşiktaş, Galatasaray, Fenerbahçe gibi takımlar için scouting daha karlı bir araç.

Bu düşüncemin arkasındayım. Dünya'da altyapı üzerine kurulu çok az takım var. Barcelona doğru örnek olmaz. Zira çok özel bir takım ve altyapısı kadar scouting ekibi de kuvvetli. Bir çok genç yeteneği daha çocuk yaşta takıma katıyor (scouting) ve sistemine uygun yetiştiriyor (altyapı). Onun dışında Bilbao dikkat çeken bir başka takım ama onun da biraz eli mahkum.

Altyapısı ile nam salmış West Ham, Southampton gibi takımların da bu işten dünya para kazandığını ya da çok büyük başarılar elde ettiğini söylemek güç. Ancak öte yandan Porto gibi scouting temelleri üzerine kurulan bir takımın bu işten iyi para kazandığını ve büyük başarılar elde ettiğini görüyoruz. Sadece Porto değil diğer Portekizliler de bu işten ekmek yiyor. Portekizliler arasında scouting-altyapı dengesinin en denk olduğu takım ise Sporting. Sporting, altyapıya da büyük önem veriyor.

Örnekler çoğaltılabilir. Zaten varmak istediğim nokta da bu değil. Bu tartışmaya açık bir konu. Aksini düşünen de elbette vardır. Üzerine basa basa tekrar yazıyorum. Altyapının özel yanları var. Muhammed'i sahada görmek paha biçilmez. Necip'i sevmek bir başka sevmektir. Bir başkası için Semih Kaya çok anlamlıdır vs. Ancak altyapı kolay kolay zengin etmez, büyük başarı da çok az zaman getirir. Scouting ise ikisini de verir.

Türkiye'de yabancı kuralı sebebiyle altyapı yer yer scouting'in önüne geçebilir. Oynatmak zorunda olduğunuz yerli oyuncu var ve bunun iyi olmasını istersiniz. İyi yabancıya ulaşmak daha kolay, zira havuz geniş ancak iyi yerli kısıtlı, dolayısıyla da pahalı. Bu sebeple, yerliyi kendi içinizden çıkarmak istemeniz daha doğru olabilir. Ya da yerli oyuncuyu da yurtdışından getireceksiniz. Gurbetçiler...

 
Gurbetçi piyasasından bu topraklarda eskiden beri çok oyuncu ekmek yedi. Ersen Martin'ler, Mustafa Özkan'lar, Atilla Birlik'ler adını hemen yazdıklarım. Listeyi uzattıkça uzatabiliriz. Bugün ise bu havuz daha da genişledi. Özellikle takımlarımızın kadro kalitelerini bir, hatta bir kaç seviye yukarı çektiği şu günlerde bu daha da değerli olmaya başladı. Özetle, iyi yerli olsun istiyor takımlar ve çoğunlukla yurtdışında yetişen yerlilerin kalite/fiyat oranları daha yüksek.

Bu Beşiktaş için de geçerli. Beşiktaş da gurbetçi pazarından faydalanan takımlardan biri. Eskiye nazaran çok daha fazla başvuruyor bu yola. Üstelik kalitelilerini getiriyor. Beşiktaş'ın kadrosunda 10 tane gurbetçi var. Alman pasaportlu Günay Güvenç, Mehmet Akgün, Sezer Öztürk, Olcay Şahan, Gökhan Töre ve Ömer Şişmanoğlu. Avusturya'lı Veli ve Tanju, Avustralya pasaportlu Ersan, Hollanda pasaportlu Oğuzhan. Bu 10 oyuncunun 4 tanesi ise bu yıl takıma katıldı: Gökhan Töre, Ömer Şişmanoğlu, Günay Güvenç ve Sezer Öztürk. Beşiktaş neden bu oyunculara yöneliyor. Çünkü aynı oyuncu Türkiye'de yetişince fiyatı artıyor. Kayseri, Eskişehir, Gaziantep ve Gençlerbirliği gibi takımlar yüksek bonservis bedeli isteyebiliyor. Sözgelimi Olcay Şahan, Kayserispor forması giyseydi ve Beşiktaş talip olsaydı, kapıyı en az 5 milyon €'dan açarlardı. Oysa Beşiktaş onun için geçen sene 800,000 € ödedi.

Bilgi olması açısından Galatasaray'da 5, Fenerbahçe'de de 2 tane gurbetçi var. Beklendiği gibi Kayserispor'da 10 tane.

Altyapıdan yetişmiş iyi oyuncular, kaliteli gurbetçiler ve özel yabancılar ile başarı gelmemesi mümkün değil.
 

28 Ağustos 2013 Çarşamba

Sol bek gelecek dertler bitecek

 
Beşiktaş'ta bu sezon en çok konuşulan transfer söylentileri Ronaldinho, Adebayor ve sol bekti. Ronaldinho ve Adebayor'u anlıyorum. Mmarka futbolcular ve isimlerinin gündemde kalması normal. Peki ya sol bek?

Beşiktaş'ın sol bek problemi var elbette ama forvet problemi de var aslında. Daha savunmacı ön libero problemi de var denebilir. Şu ana kadarki görüntüde stoper problemi de yok denemez. Sözün özü sol bek problemi var ama oluşturulan izlenim Beşiktaş sol bek alırsa tüm sorunlar çözülecek yönünde. Bu yanlış...

Beşiktaş'ın bu sezon oynadığı resmi maçlarda en fazla aksayan bölgeler sol bek, stoper ve forvetti. Forvetin defosu takım kazandığında pek belli olmaz. Almeida'nın kaçırdığı net gol pozisyonu unutulur belki ama Escüde'nün hatası akıllara kazınır. O yüzden savunma zaafları daha fazla dikkat çekmektedir.

Beşiktaş henüz ideal ikilisini bulmuş değil. Ya da bir başka tabirle ideal ikili henüz idealleşmiş değil. Sivok'un yanında Escude oynatılıyor. Toraman, Ersan ve Franco fırsat bekliyor. Biliç, Escude'ye güveniyor. Fransız oyuncunun hatalarına rağmen Hırvat hoca onda ısrar ediyor. Mmuhtemelen bir süre daha ısrar edecektir. Sonrasını biraz da Escude'nin performansı belirleyecek. Buradaki sıkıntı zamanla aşılacağa benziyor.

Sol bekte ise durum farklı. Geçen sene devre arasında İBB'den Gökhan Süzen alınmıştı. Süzen'den önce Uğur Boral deneniyordu. Olmadı. İkisi de takıma oturmadı. İiki sol açık kökenli oyuncunun da oturması daha şaşırtıcı olurdu zaten. Köybaşı, 1 yıldır sahalarda yok. Yerine adı geçen isimler Holebas ve Büttner. Büttner'in kiralanması üzerinde duruluyor, Holebas'ı kulübü kiralamaya yanaşmıyor. Öncelikle kiralık formülü oldukça mantıklı. Hatta yabancı oyuncu alınacaksa tek mantıklı seçim. Kimin olacağının da bugün pek önemli olduğu düşünülmüyor, zira herkes Ersan'dan iyidir algısı var.

Sol beke transfer şart. Alınacak da. Ancak sol bek sorununun çözümüyle takım seviye atlamayacaktır. Problemini çözmüş olacaktır.

27 Ağustos 2013 Salı

Dönemin Robben & Sneijder'i: Di Maria & Mesut

 
Bundan 4 yıl önce Real Madrid Galacticos'u tekrar kurarken Ronaldo ve Kaka'yı kadrosuna katmıştı. Dönemin en büyük beş yıldızından ikisini kadrosuna katmıştı. Bunlarla yetinmeyip bir de Benzema'yı almıştı. Madrid bu transferler için iyi bonservis öderken, bazı oyuncuları elden çıkarmak zorunda kalmıştı. Dönemin hocası Pellegrini gitmelerine karşı çıkmıştı ancak Robben Bayern'e, Sneijder de Inter'e transfer olmuştu.
 
O dönem Hollandalılardan uzaklaşmak isteyen Real için iki yıldızı gözden çıkarmak pek zor olmamıştı. Yeni yıldızlar başkan Perez'in yüzünü güldürüyordu ve Perez, Barcelona'ya karşı böyle bir sistemi doğru görüyordu.
 
Robben o dönemden beri Bayern'de oynuyor ve ara ara gözden düşse de Bayern için hala etkili bir silah olarak göze batıyor. Üstelik geçen sene de Şampiyonlar Ligi'ni kaldırmayı başardı. Sneijder ise Mourinho ile bir Şampiyonlar Ligi alırken geçen sene takımda revizyona giden Inter'de transfer listesine kondu veGalatasaray'a geldi. Bugün hala piyasası var.
 
Bugün de benzer bir değişim olabilir. Bale transferi, Real Madrid için çok kolay sindirilebilecek bir transfer değil. Galli oyuncu için çok ciddi para ödendi. Bu yükü biraz olsun hafifletmek için eldeki bazı oyuncuların satılması muhtemel. Di Maria ilk adı çıkandı, zira bu transfer öncesinde bile Arjantinli'nin yeri kulübe olmuştu. Benzema'nın arkasındaki 3 oyuncu Isco, Ronaldo ve Mesut olacaktı. Di Maria'nın satışı başkan ve Ancelotti tarafından yalanlandı. Satmayı düşünmediklerini söylediler. Bugün Arsenal, PSG ve Manchester United ilgileniyor onunla. Real'in bugün satma planı yok belki ama iyi bir bonservis önerisini de geri çevrilmeyeceği düşünülüyor.
 
Öte yandan Mesut için de benzer durum söz konusu. Bale'in gelişiyle kulübeye paslanacak isim Mesut olacaktır. Mesut'ın Madrid'de yedek kalmayı kabulleneceği düşünülemez. Zaten menajeri görüşmelere başladı. Onun da ismi Manchester ile anılıyor. 45 milyon € bonservis bedeliyle Old Trafford'a transfer olacağı düşünülüyor. Sadece Manchester değil Arsenal de onunla ilgileniyor. İkisi için de kaliteli transfer olur.
 
Real'in Bale tercihi de ısrarı da tartışılır. Galli oyuncunun Madrid'de nasıl performans göstereceği de soru işareti. Elbette muazzam bir yetenek ama bu parayadeğer mi? Ronaldo etkisi oluşturur mu? Ben sanmıyorum. Ronaldo etkisi vermez ama takıma çok şey katar.
 
Real'in bu parayı bir şekilde çıkarması gerekiyor ve Perez, Bale'in Uuzakdoğu'da tanınırlığını da kullanmak istiyor. Zira Beckham'dan çok iyi para kazanmışlardı. Becks'in transferinin ilk gününde 8000 forma satılmıştı. Bale'de de bu yöntemi kullanacaktır.

26 Ağustos 2013 Pazartesi

Atletico Mata'nın Peşinde

 
Premier Lig ile La Liga arasındaki transferler transfer sezonu bitimine kadar devam edeceğe benziyor. Son dedikodu ise aslında beklenmedik yerden geldi. Adrian ile yollarını ayırması muhtemel Atletico Madrid Juan Mata'yı kiralamak istiyor.
 
Son Willian transferinde hücuma dönük ortasaha oyuncularının artması Chelsea için harmoni açısından sorun olabilir. Özellikle Willian, Hazard, Mata, Oscar gibi oyuncuların tamamı Dünya Kupası'nda yer almak için ilk 11 de oynamak isteyecektir. Bunlardan birinin yedek kalması milli takıma seçilmesini riske atabilir. Willian'ın transferiyle Mata yedek kalabilir. Mata, Dünya Kupası şansının artması için kiralık olarak da olsa Atletico Madrid'e gitmeye sıcak bakabilir.
 
Chelsea ise öncelikle Moses'ı kiralamayı planlıyor. Mata'yı kısa süreliğine de olsa gözden çıkaracaklarını sanmıyorum ama Atletico şansını deniyor. Mata'nın bırakılması ise Chelsea adına sezonun en saçma işi olur. Hazard ile birlikte kesinlikle oynatılması gereken bir oyuncu ve bunu 2 yıllık performansıyla da gösterdi. Mourinho'nun böyle bir hata yapabileceğini düşünmüyorum.

25 Ağustos 2013 Pazar

Real Madrid Domino Taşını Devirdi

 
Bale'in Real Madrid'e transferi İngiltere piyasasını da hareketlendirecek. Bale'in gidişiyle Tottenham bu açığı kapatmak için transfer yapacak. Bunun yanı sıra Real Madrid Isco ve Bale'in gelişiyle eldeki bazı oyuncuları bırakabilir ya da bırakmak zorunda kalabilir. Bu da İngilizler'in iştahını kabartıyor.

Bale transferi gerçekleşmek üzereyken Arsenal'in Benzema ve Di Maria ilgisi kendini hepten belli etti. Wenger ikisini de yalanlamadı. Benzema'yı bırakması zor görünüyordu ama Di Maria daha olasıydı. Higuain de gitmişken, Ancelotti Benzema'yı bırakmaz. Bırakırsa Luis Suarez'in gelişiyle bırakır. Bu transfer de şu anda gündemde değil.

Di Maria ise daha olası bir transfer. Arjantinli Bale, Mesut, Kaka, Isco gibi oyuncuların olduğu kadroda az şans bulabilir. Bu da gitme ihtimalini güçlendirir. Di Maria'ya Arsenal'in yanı sıra PSG ve Man Utd da talip. Ancelotti ise bırakmak istemiyor ama Bale transferinin mali yükünü biraz oslun hafifletmek için bırakabilirler.

Tüm bu gelişmeler akla yatkın dururken enteresan bir gelişme ayyuka çıktı. Real Madrid Di Maria yerine Mesut'u gözden çıkarabilir görünüyor. El Confidencial'ın haberine göre Mesut gözden çıkarılan isim ve Manchester'a da önerilmiş. Ancak Moyes transfer çok sıcak bakmıyormuş. Eğer haber doğruysa ve Moyes gerçekten sıcak bakmıyorsa çok pişman olur. Muhtemelen o bölgede oynatabileceği Kagawa gibi bir isim olduğu için sıcak bakmıyor ama Mesut kanatta da oynatılabilecek ve faydalı olabilecek bir oyuncu ve değerlendirilmeli.

Son bomba ise Cristiano Ronaldo. Ronaldo'nun bu yaz olmasa da ileride Manchester'a dönmek istediği haberleri yapılmaya başlandı.

Öte yandan Manchester'ın asıl gündemindeki isimler ise Fellaini ve Baines. Moyes, oyuncuların kariyeri için iyi fırsat olduğunu ve eğer bugün Everton'ın hocası olsaydı, onları tutmasının çok zor olacağını söyledi. Martinez ise oyuncuları vermeme niyetinde.

Chelsea'nin şişkin kadrosu ve Willian

 
Mourinho'nun olduğu yerde plansızlıktan bahsetmek kolay değil ama Portekizli bu yaz yaptığı transferlerle biraz bu görüntüyü çiziyor. Chelsea bu yaz döneminde Cuevas, van Ginken, Perica, Shürrle ve Schwarzer'ı kadrosuna katmıştı. Bugün de Willian'ı kadrosuna kattı ve forvet için pazartesi maç sonrasını beklemeye koyuldu. Maviler, Rooney için 40m £ civarında son bir teklif yapacak görünüyor.

Benzer kadro yapısı City'de olsaydı -ki var- Manchester ekibi kadroyu şişirmekle suçlanırdı. Aslında şu andaki Chelsea'nin de City'den pek farkı yok. Savunma hattı bir kenara, hücum hattında aynı bölgede oynayabilecek çok fazla oyuncu var. Buna kadro derinliği de denebilir ama bu biraz derinlikten öte.

Ortasahanın göbeğinde Ramires, van Ginkel, Essien, Mikel, McEchran ve Lampard var. Burada iki oyuncu oynayacağını düşünürsek eldeki 6 oyuncu çok. Muhtemelen Ramires ve Lampard ağırlıklı oynayacaktır. Lampard'ın yaşı düşünüldüğünde Essien onu yedekleyecektir. Mikel, McEchran ve van Ginkel ile kupa mesailerine çıkacaktır. Bu potansiyelli McEchran için sorun olabilir. Öte yandan Mikel de kısa süre almış olacak ve onun için sorun daha büyük olabilir.

Burada oynayacak ikilinin önünde 3 oyuncu oynatılacak. Hazard, Mata, Shürrle, Oscar, De Bruyne, Moses ve yeni tranfer Willian burası için aday isimler. Hazard'ın yeri garanti gibi. Belçikalı oyuncu yeteneği ve potansiyeliyle yerini garanti eder. Mata ise geldiği günden beri muazzam performans sergiliyor. Onun da maçların çoğunda görev alacağını düşünüyorum. Oscar da Mourinho'nun beğendiği oyunculardan biri. Elde zaten ilk 11 için ideal 3 oyuncu varken Shürrle ve Willian da alındı. Shürrle ve Moses bu üçlüyü yedekleyecek olsa de Bruyne ve Willian ne yapacak. Üstelik Willian yeni transfer.

3 kişilik bölgeye 7 oyuncu çok. Üstelik de Bruyne dışında ilk 11 oyuncusu olmamayı kabul edebilecek oyuncu da yok. Belki biraz Moses. Willian'ın transfer edilmesi ise tuhaf. Mourinho bu transferi biraz da Tottenham'ın güçlenmesinden çekindiği için yapmış görünüyor. Her fırsatta Spurs'un iyi bir kadrosu olduğu ve onların da mücadele içinde olacağını söyleyor zaten. Bu transfer yapısının benzerini City'de de görüyoruz.

Bunun tek kabul edilbilir açıklaması Mourinho'nun bu saydığımız oyunculardan bazılarını kadroda düşünmemesi olabilir. Mesela Moses ilk fırsatta satacağı bir oyuncuysa Willian'ın alınması mantıklı olabilir. Tabi bunu da önümüzdedi dönemde göreceğiz.

23 Ağustos 2013 Cuma

Raul



Raul'un jübile maçında Al-Sadd ile Real Madrid karşı karşıya geldi. Raul, kaptanlık pazubandını da takarak Real Madrid formasıyla maça başladı. Kral, Santiago Bernabeu çimlerine golsüz veda etmezdi, etmedi de. Devre bittiğinde, 7 numaralı formayı sembolik de olsa Ronaldo'ya verdi ve gitti.
Ronaldo için bundan daha büyük gurur azdır. Raul gibi bir oyuncunun formasını giymek büyük gurur olsa gerek. Muhtemelen hayatı boyunca saklayacağı formalardan da biri olacaktır.

 
Futbol sahalarında bir oyuncunun jübilesini görmek, onun bir daha orada oynamayacağını bilerek son kez onu izlemek, yıllar sonra formasını ve pazubandını 1 maçlık da olsa onun üzerinde görmek çok güzel şeyler.

 
İspanyollar hala onu çok seviyor. Real Madrid müzesinde fotoşopla yanına ekletebildiğin tek eski oyuncu hala Raul. Eminim uzun bir süre de öyle kalacak. Raul, çocuklarımıza anlatacağımız adam... Güle güle...

Balotelli ve arızalıkları vol.13435464



Milan'ın yaramaz çocuğu Mario Balotelli yine futbol dışı bir konuyla gündemimizde. Mario'yu uzun uzun anlatmaya gerek yok. Her an her şeyi yapabilecek özellikte maşallah. İtalyan oyuncu son olarak Milan antrenmanında Poli'nin sırtına diziyle vuruyor. Poli önce bakıyor, sonra da "deliyle deli olunmaz" deyip dönüyor.

22 Ağustos 2013 Perşembe

3 maçla Yanal'ın geleceği

 
Ersun Yanal yönetimindeki Fenerbahçe önce Süper Kupa finalinde Galatasaray'a boyun eğdi, ardından ligde 2-0 öne geçmesine rağmen Konya deplasmanında 3 puan bıraktı ve son olarak bugün Şampiyonlar Ligi play-off maçında evinde Arsenal'e 3-0 yenildi. Bunların yanında Salzburg'u elemesi de kazanç tarafındaki notlar.

Ersun Yanal kötü başladı ve şimdiden onun gitmesini isteyenler var. Peki neden? Yıllarca istikrarı savunup, Machester'ın Sir Alex'i 6 yıl başarı gelmemesine rağmen tutmasını örnek olarak verenler sussun o zaman. 1 yıllık sözleşmeli adamı savunmuyorum. Biliyorum 1 yılla da istikrar olmaz ama ben ona da tepki gösteriyorum.

Ersun Yanal, Fenerbahçe'de başarılı olur, olamaz bilmem. Sezon sonu gönderilir, gönderilmez bu da çok umrumda değil ama 3 kötü sonuçla bir adam asılmaz. Ersun Yanal değil de bu sonuçları alan Guardiola olsaydı da benzer tepki olacak mıydı? Sanmam... O halde asıl tepki isme. Bugün hocanın gitmesini isteyenler aslında daha çok sonuçtan bağımsız istiyorlar. Buna anlayış gösterebilirim. Başarısız olacağını düşünüyordur ve gitmesini istiyordur. Ancak sadece bu sonuçlara bakarak hocanın geleceğine karar verilmemeli.

21 Ağustos 2013 Çarşamba

Moyes! Al artık birini!

 
Manchester United yaz sezonunu sessiz geçiren ekiplerden biri. Transferin bitimine sayılı günler var ama Kırmızı Şeytanlar'da henüz ses seda yok. Transferde biraz da zor hedeflerin peşinde koşması sebebiyle henüz bir adım atamadılar.

David Moyes, Sir Alex'ten kötü bir takım almadı. Hatta kağıt üzerinde baktığımızda şampiyon bir takım devraldı ancak şu bir gerçek ki Sir Alex olmasaydı o kadro şampiyon olamayabilirdi. Bu sebeple kadroya çok fazla güvenmemek lazım. Zaten bazı bölgelerde ciddi eksikler direkt göze çarpıyor.

Sağ bekin henüz adı konmuş değil. Rafael bu bölge için en güçlü aday ama Brezilyalı hala çok fazla güven vermiyor. Özellikle savunma anlamında büyük maçlarda problem yaşayabilir. İlk 11 anlamında stoperler, sol bek ve kale yeterli görünüyor. Rio yaşlı olmasına rağmen iyi, Vidiç sakatlanmadığı sürece en iyi stoperlerden biri ve Evra hala dünyanın en iyi sol beklerinden. Forvet yeterli ancak ortasahada ciddi problem var. Kanatlar yetersiz, ortasahanın güçlendirilmeye ihtiyacı var. Özellikle Scholes'un yokluğunda ve Fletcher'ın artık olmadığı düşünüldüğünde ortasaha güçlendirilmeli.

Mmoyes da ortasahayı güçlendirmeyi düşünüyor ve ilk hedef olarak da Thiago'yu seçmişti.İngilizler, Thiago Alcantara girişimiyle başlanmıştı ama İngiliz ekibinin transfere gereken önemi vermemesi sebebiyle transfer uzadıkça uzadı ve sonunda İspanyol oyuncu Bayern'e imza attı. Fellaini ve Baines isimleri de ilk günden beri konuşulan diğer isimler. Burada da iş biraz çıkmazda. Martinez, iki oyuncuyu da bırakmayacağını açıkladı. Buna rağmen girişimler ümitle devam etti ve ediyor da. İkisi için 30 milyon £ civarında bir para önerdiler ancak Everton bu teklifi reddetti. Bu teklif aslında çok da makul değildi, zira Fellaini'nin sözleşme fesih bedeli 23 milyon £ civarında.Moyes ise çok fazla para harcamadan iki oyuncuya da sahip olmak istiyor. Bu da işi iyice içinden çıkılmaz hale getiriyor.
Öte yandan Manchester uzun bir süre de Cesc Fabregas'ın peşinde koştu. Barcelona satmayacağız demesine rağmen oyuncunun peşinde koştular. Vazgeçtikten sonra da Mesut'un peşine düşüldü. Bu da kısa zamanda yatan bir başka transfer oldu.

Manchester, çok az oyuncuya değerinin üzerinde para ödemiştir belki ama bu sene gerekirse bu riski de göze alıp en azından Fellaini'yi kadrosuna katmalı. Baines çok kritik bir transfer değil. Gelirse de Evra ile önlü arkalı oynaması iyi bir alternatif olabilir.

Yıpratıcı EPL fikstürü Mmanchester'ın canını sıkabilir. Sakatlık problemi yaşamazsa büyük darbe almadan atlatır ama olası sakatlık problemleri şampiyonluktan eder Moyes'u.

Spurs'ün Transfer Stratejisi

 
Bu yazın en çok konuşulan konularından biri kuşkusuz Real Madrid'in Bale ısrarıydı. İspanyollar, Galli oyuncuyu ısrarla istedi ve geri çevrilen her teklifleri sonrası yeni bir öneriyle Londra ekibinin kapısını çaldılar. Boas, Porto günlerinden kalma tok satıcıdır zaten, buna bir de Spurs'ün paraya ihtiyacının olmaması eklenince transfer hep zora girdi.
 
Büyük takımlar için transfer çok kolay sayılmaz. Evet, takımın tanınırlığı, kalitesi, vitrinde oluşu futbolcular için cezbedicidir. Bu anlamda transfer kolay görünür olabilir ama büyük takımın seçiciliği de transferi zorlaştırır. Örneğin Real Madrid için transfer Tottenham'a nazaran daha zordur. Zira Spurs Chadli'yi alabilirken Real almaz. O daha büyük oyuncuların peşine düşer. Daha hazır oyuncu arayışına girer çoğu zaman. Chadli ayarında oyuncu onda zaten vardır. Di Maria'nın, Mesut'un, Modric'in üzerinde ya da en az onların kalitesinde adam arayışındadır.
 
Real piyasanın en iyisinin peşine düşerken, o oyuncuyu elinde tutan Tottenham da bir çok bölgeyi güçlendirme düşüncesiydeydi. Bilerek ya da bilmeyerek çok doğru bir strateji izlediler. Şu ana kadar Paulinho, Soldado, Capoue ve Chadli ie anlaştılar. Willian ile de büyük ölçüde anlaşıldı. İmzalanan 4 oyuncu için yakşalık 70 milyon € bonservis ödediler. Eğer Bale'i sattıktan sonra bu oyuncuları isteselerdi, ödeyecekleri bonservis çok daha fazla olurdu. Çünkü Toulouse 11 milyona bıraktığı Capoue için 11'den fazla bonservis isterdi. Çünkü Fransızlar Spurs'ün o adamı kesinlikle almak istediğini ve parasının olduğunu biliyor olacaklardı. Benzerini bu yıl Cavani'yi satan Napoli'de gördük. Aldıkları oyunculara daha makul bir bonservisle de sahip olabilirlerdi ama Cavani'yi satmadan önce. Ya da daha genel bir örnek verecek olursak, herkes kabul eder ki bir oyuncuyu Swansea istediğinde 10 milyon ise bedeli, Manoca ya da Paris için 13-14 olabilir. Bu açıdan Bale öncesi transferi büyük ölçüde tamamlamak çok mantıklıydı.
 
Spurs, bu dörtlüye ek olarak muhtemelen kadrosuna Willian, Lamela ve Coentrao'yu da katacak. 7 üst düzey oyuncu alırken Bale'i satmış olacak. Üstelik kasadan çok da büyük bir para çıkmadan. Bu bakımdan Tottenham'ın şimdiden yazın en karlı ekiplerinden biri olduğunu söylemek güç değil.
Peki transfere Real açısından bakarsak... Real için de zarar edilmiş bir transfer diyemeyiz. Kkonuşulan 93 milyon £ çok büyük para. Bale o kadar etmez belki ama böyle takımlar için paradan daha değerli şeyler var. Bu para Real Madrid ayarındaki bir takım için geri dönüşü olabilir bir para. Bu sebeple Real için de kötü sayılmaz.
 
Yazın ilk gününden beri konuşulan şu transfer artık gerçekleşse de hem La Liga'dakartlar yeniden dağıtılsa, hem de EPL'ye Lamela, Willian gibi yıldızlar gelse..