30 Kasım 2008 Pazar

D'antoni Box Score'u


Dün gece oynana Golden State Warriors - New York Knicks maçının yüksek skorlu biteceği belliydi zira iki takımında run&gun tarzı oyunu ve savunma yapmayı sallamayan felsefelerinin sonucu böyle bir sonuç (135-128 Knicks kazandı) çıkması gayet olasıydı.

Knicks'in box score'una baktığımda tam bir D'antoni klasiği gördüm açıkcası. 7 oyunculu bir rotasyon ve inanılmaz rakamlar. Knicks tarihinin en yüksek asist sayısı elde etmiş Chris Duhon. Zaten geçtiğimiz senelere göre rakamları bir anda katlandı bu sene ki bunda D'antoni'nin sisteminin büyük katkısı var. Bugün Steve Nash'deki düşüş içinde artık D'antoni'nin sisteminde olmadığı sebep gösterilebilir rahatlıkla. Ayrıca 2006 sezonunun sonlarında Suns'a gelip bir anda tekrar doğan Tim Thomas Clippers kariyerindeki rezillikten sonra tekrar D'antoni ile buluştuğunda kendine geldi. Aynı kelimeleri Quentin Richardson için de kullanabiliriz. Dün geceye tekrar dönersek David Lee'nin 37 sayı 21 ribaundu inanılmaz ve bunun yanında taze Knicks Al Harrington'da eski takımına 36 sayı ve 12 ribaund çakarak bu takım için ne kadar önemli bir parça olacağını gösterdi. Tabii ki 2010'a kadar.

29 Kasım 2008 Cumartesi

Kısa bir ara


Epeydir yazmıyorum bloga. Koptum biraz buralardan. İnce işlerimiz var. Hehehe...
Buralar bir müddet daha ortaklara emanet..Onlar da pek sorumsuz gibi..

En kısa zamanda tekrar başlayacağım...

26 Kasım 2008 Çarşamba

2008 Amerikan Müzik Ödülleri

Sahipleri belli oldu. Christina Aguilera'dan Pink'e, The Fray'den Rihanna'ya, Re-Yo'dan favorim Pussycat Dolls'a kadar bir sürü performans gerçekleşmiş gecede. Ne yazık ki haberim bile olmadı, izlemek isterdim. Bu ekonomik krizde böyle atraksiyonlar hala devam ediyor ya, ne mutlu bize. İzleyemesek de artık internetle yetineceğiz. Kazananlara bakınca şaşırdım . Valla daha ödül olsa Rihanna'ya ve sevgilisine vereceklermiş galiba ama ellerinde kalmamış. İsteselerdi kelepir üretir göderirdik gümüş kupalardan. Neyse artık seneye inşallah...

23 Kasım 2008 Pazar

Özlem

Gary Neville'e sormuşlar...

Do you miss having your brother Phil at the club?

Sometimes but I miss all the lads like Butty, Becks, Ben Thornley and Chris Casper. They were great years when we were coming through and seven or eight of us were playing together for so long.

Konfederasyon Kupası


Kulüp takımları sevmese de, teknik direktörler laf etse de iyidir milli takım bazındaki turnuvalar. Elemeler demiyorum zira ben de kendisinden nefret ederim. Lige verilen aralar çıldırtır beni. Çekilmeyen, futbolsuz haftasonları...

Bu turnuvalardan biri de Konfederasyon Kupasıdır; bir nevi mini Dünya Kupası da denebilir. 2 öncekine Türkiye katıldığında ülke gündemimize gelmişti; Dünya Kupası sonrası bir 3.lük daha yaşamıştık ancak sonraki Konfederasyon Kupasının reklamı pek o kadar yapılmamıştı...

Bu yaz da turnuvasız kalmayacağız çok şükür. Bir konfederasyon kupası daha meşgalemiz olacak.

Kıtamızı son Avrupa Şampiyonu İspanya ile son Dünya Kupası Şampiyonu İtalya'nın temsil edeceği kupa Güney Afrika'da, 14 Haziranda başlayıp 28'inde bitecek. Kuralar dün çekildi. 8 takım, 2 grup, ilk 2'ler çıkacak, yarı final ve en nihayetinde final...


Grup A: İtalya - Brezilya - Mısır - ABD


Grup B: İspanya- Güney Afrika- Irak- Yeni Zelanda



Vefalı evlat


Rus milyalder Roman Abramovich bu kez kıyağını ülke futbol federasyonuna yapmış. Parasının çok temiz olduğu söylenemez ama ak-kara parasını bir şekilde futbol için harcıyor...

Chelsea'yi almasıyla birlikte milyon dolarlar saçtı ve adını unuttuğumuz Londra takımını adam etti; sadece İngiltere'ye değil Rusya'ya da çalıştı elbette, maddi destekçisi CSKA Kupa2'yi aldı...

Şimdi de hizmeti Rusya Futbol Federasyonuna.. Hiddink'in ödenemeyen taksitlerini bir çırpıda ödemiş, ayrıca sıkıntıdaki federasyona maddi destek sağlamış. Böyle devam ederse Rus hükümeti de pek kurcalamaz onun işlerini. Alan razı satan razı...

22 Kasım 2008 Cumartesi

Herşey Kral için!


New York Knicks sonunda bombayı patlattı ve bir günde iki takas yapmayı başardı.

Takasları kıasca yazarsak;

New York
Gelen: Al Harrington, Cuttino Mobley, Tim Thomas ve Mardy Collins
Giden: Jamal Crawford ve Zach Randolph

Golden State Warriors
Gelen: Jamal Crawford
Giden: Al Harrington

Los Angeles Clippers
Gelen: Zach Randolph
Giden: Cuttino Mobley, Tim Thomas ve Mardy Collins


Öncelikle takası Knicks açısından değerlendirmek lazım zira en büyük hamleyi onlar yaptılar. Açıkcası bu sene fena gitmiyordu Knicks ve %50 galibiyet oranı olan bir takımın en skorer iki oyuncusunu bir günde takas etmesi pek mantıklı gelmiyor insana. Tabi bu iki skorer sizi istediğiniz hedeflere taşıyacak kalitede değillerse o zaman onları tutmak tamamen zaman kaybıdır. Peki o zaman bu yapılan hamle Knicks'e ne getirecek? Öncelikle 2010 yazında yaklaşık 30 milyon dolarlık kontratlardan kurtulacak ve ücret seviyesinin altına inebilecek ve 2010 da kontratı biten ve serbest kalacak oyunculara sulanabilecekler. Bu oyunculara göz atarsak:

Paul Pierce Boston Unrestricted F.A.
Jason Richardson Charlotte Unrestricted F.A.
LeBron James Cleveland Unrestricted F.A.
Josh Howard Dallas Unrestricted F.A.
Dirk Nowitzki Dallas Unrestricted F.A.
Tayshaun Prince Detroit Unrestricted F.A.
Shane Battier Houston Unrestricted F.A.
Ming Yao Houston Unrestricted F.A.
Kobe Bryant L.A. Lakers Unrestricted F.A.
Pau Gasol L.A. Lakers Unrestricted F.A.
Dwyane Wade Miami Unrestricted F.A.
Richard Jefferson Milwaukee Unrestricted F.A.
Michael Redd Milwaukee Unrestricted F.A.
Tyson Chandler New Orleans Unrestricted F.A.
Amare Stoudemire Phoenix Unrestricted F.A.
Tony Parker San Antonio Unrestricted F.A.
Chris Bosh Toronto Unrestricted F.A.
Andrei Kirilenko Utah Unrestricted F.A.
Dwayne Wade Miami Unrestricted F.A.
Caron Butler Washington Unrestricted F.A

Gerçekten birçok önemli oyuncunun ismini görebiliriz. Tabi en önemlileri LeBron James. Ancak bugün birçok takım 2010 için hazırlık yapıyor ve muhtemelen bazı takımların elleri boş kalacak. Eğer LeBron,Wade ve Bosh yakında kontratlarını uzatırlarsa açıkcası NBA önemli bir şekilde sarsılır ve dengeler acaip bir şekilde değişir. Yalnız bu takımlar içinde Knicks bulunduğu şehir sayesinde her zaman diğer takımlardan bir adım önde olacaktır.Kısacası takasın Knicks için uzun vadeli getirisi 2010 FA piyasası. Kısa vadede ise D'antoni'nin sevdiği tarzda bir uzun olan Al Harrington önemli katkılar yapacaktır. Ayrıca Mobley ve Thomas ile iki iyi şutör daha alıyor Knicks ki bunlarda D'antoni'nin oyun tarzına uyan oyuncular.

Golden State için ise gitmek isteyen Al Harrington'dan kurtuldular ve yerine Monta Ellis gelene kadar önemli bir katkı verecek bir oyuncu aldılar. Ancak Monta geldiktren sonra rotasyon iyice karışacak ve Golden State iyice kısalıcak.

Clippers için ise takas biraz anlamsız geldi bana. Bütün yatırımlarını uzunlara (Camby, Kaman, Randolph) verdiler ve Camby ve Kaman'dan birini takas etmezlerse yaptıkları bu takasın hiç bir anlamı olmaz. Randolph'un yanında Camby daha uygun durur bana göre. Artık Kaman'ı pivot ihtiyacı duyan bir takıma mesela Bulls gibi bir takıma takas ederek iki numaraya bir takviye yapmaları gerekiyor.

Bu arada Oklahoma City Thunder koçu P.J. Carlesimo sezona 1-12 lik bir başlangıç yapınca kovulmuş . Açıkcası ben kendisini NBA'in Carlos Queiroz'u olarak tanımlarım. Yani çok iyi bir yardımcı koç ancak çok kötü bir baş koç.

17 Kasım 2008 Pazartesi

Gripin


Uzun bir süre bizden ayrı kalacaklar, bu uzun süre öncesi son konserleri Studio Live'da, 22 Kasım'da...

FM 2009

Futbolseverlerin büyük tutkusu FM serisinin 2009 versiyonu piyasaya çıktı. Uykusuz geceler FM tutkunlarına başladı bile. Zamanında dersleri ekip sabahlara kadar bilgisayar başında geçirdiğimiz geceleri hatırlıyorum da, bu yeni oyunla birlikte günlerce oynayabilirdik o zamanlar. Şimdi ne vaktimiz var ne gücümüz.
Oyunun maç motorunu baya geliştirmiş Sports Interactive. FM 2008 de olan çoğu saçmalık yok olmuş ya da daha bana denk gelmedi henüz. 3D görüntü çoğu kişi tarafından büyük eleştirilere maruz kalmasına rağmen bence yapabileceklerinin en iyisini yapmışlar diyebilirim. Bir tek futbolcuların yüzleri gözükmüyor. Bu özellik için de bir 5 yıl daha bekleyebilir oyunseverler. Oyunun akıcılığı da baya artmış. 2 maç arasını çok çabuk geçebiliyorsunuz. İçerik olarak da zenginleştirilmiş. Özellikle maç öncesi ve sonrası basına açıklamalarda bulunabiliyorsunuz. Ben oyunu oynadığım kadarıyla beğendim. FM 2008'den sonra büyük beklentiler içine girmeden oynamaya başlarsanız sıkılmazsınız ama eğer FM 2008'den baydıysanız, maçın 3D görüntüsü dışında sizi saracak pek bir şey bulamayabilirsiniz...

16 Kasım 2008 Pazar

Zizou-Alex-Prost

Kırıcı Ibra



Palermo-Inter maçını kaçıranlara video'yu izlemelerini şiddetle tavsiye ediyorum. Maçın kahramanı Ibrahimoviç. Juventus'tayken sürekli takip ediyordum, bekleneni veremedi Torino'da. Inter'e gittiğinde attığı gollerin yarısı penaltı noktasındandı ama Mourinho'nun gelişiyle birlikte sınıf atladı. İki muhteşem gol Zlatan'dan. Adam olmaması gereken birisi. Hem uzun, hem teknik, hem güçlü, hem de çok sert vuruyor. Attığı goller de kaleci için kırıcı olmuş...
Bu arada forvette adam eksikliği Cruz'a yaramış. Onun hiç bu kadar çok maça çıktığını hatırlamıyorum...

Saldır 'Teknik Okul'

Bugün İTÜ-Çanakkale Belediyespor TBL2 maçını seyrettim. İTÜ'nün Ayazağa Kampüsün'deydi maç. Çekişmeli maç oldu sonunda İTÜ kazandı. İbrahim Kutluay ve Tolga Tekinalp'li İTÜ'yü seyretmek güzeldi açıkçası. İbo'nun nasıl oynadığını merak ediyordum. Nerdeyse 40 dakika sahada kaldı İbo. Pek yormuyor savunmada kendini. Topun eline değmedi hücum yok hemen hemen. Tolga Tekinalp ise 34 yaşına rağmen takım için her şeyini ortaya koydu maçta. Serdar Çağlan ise 2 dakka oynuyor ama oynuyor işte, varlığı yeter. Her maçta böyleyse İTÜ kolay kolay kaybetmez maçları. Özellikle Tolga'nın İTÜ'ye katkısının çok olacağını düşünüyorum.
Asıl bahsetmem gereken de çoğunluğu İTÜ öğrencilerinden oluşan İTÜ taraftarıydı. Salon en son İTÜ TBL1 de iken bu kadar doluydu sanırım. Geçen sene TBL1'e yükselmenin eşiğine gelmiş İTÜ bile böylesine dolduramamıştı salonu. Bir İbo transferi salonun tamamen dolmasına sebep olmuş. Sadece öğrencileri değil aynı zamanda tanıdık simaları da çekmiş salona İbo. Murat Kosova gözüme çarptı mesela, herhalde gece Orlando maçını sunduktan sonra, doğrudan evden kalkıp gelmiştir. Neyse, geçen sene bu taraftar olsaydı, bu sene Harun, Serdar varken İbo ve Tolga'nın yanında daha nicelerini izleyecektik. Ne yazık ki mi demek lazım yoksa ne mutlu mu bilemiyorum ama şu an TBL2'de, salonu tamamen dolan bir takım var...

15 Kasım 2008 Cumartesi

En iyi kaleci Buffon


Anketi abarttık 15 gün sürdü, acemiliğimize geldi. Emin olun bir daha bu kadar uzun sürmeyecek..

En iyi kaleci tartışmalarına burada bir son verdiğimizi düşünüyorum bay Zanzi. Favoriniz Cech oyların sadece %6'sını alabilmiş. Reina'ya 1 oy çıkmış, van Der Sar'a 5.

Asıl çekişme beklediğimiz gibi Casillas-Buffon arasında geçti. İki kere anketimizi sabote etseler de Buffon oyların %45'ini alarak blog okurlarına göre en iyi kaleci olduğunu ispatladı. İkinci Casillas ise %42'de kaldı...Bu sonuç en çok bizim Prof.'u sevindirir...

Herkese teşekkürler. Bir sonraki anketimize bekleriz...

14 Kasım 2008 Cuma

Çeker giderim


Sene başında kaptanlık verildiği için Munih çok eleştiri almıştı ve uzun müddet gündem van Bommel olmuştu Almanya'da. Şimdi yine gündeme geldi Hollanda'lı ama bu sefer kaptanlığıyla değil...

Bayern'in Tymoschuk'u almak istediği haberleri çıkınca takımdaki yerinin sarsıldığını hisseden kaptan(!) huzursuz. Menajeri Rob Jansen açıklama yapma gereksinimi duymuş:

"We are still waiting for some news from Bayern. If they don't want him any more all they have to do is telling tis to us. This is football"

Ukraynalının gelişi pek kolay olmaz ama gelirse Munih'te ortasaha dengeleri biraz oynar. Bommel'in bira keyfi kaçabilir...

Inzaghi'nin Prensleri


Inzaghi beleşçi diyerek de tarif edilebilecek nerede duracağını nasıl vuracağını bilen sağlam golcülerdendir. Karambol adamıdır; her an gol atabilir... Ceza sahası içinde top döner dolaşır onun önüne düşer, tabi affetmez onu Filippo "Pippo". Sonra da çılgınlar gibi sevinir...

Filippo, görüntü itibariyle hala genç olsa da yavaş yavaş elini eteğini bu işten çekme zamanının geldiğinin farkında. Öyle Maradona gibi her parlayanı övmek, veliahtı ilan etmek gibi bir huyu yoktur ama bu sefer biraz da olgunlaşmış olmanın verdiği rahatlıkla İtalya'nın genç forvetlerinden bahsetmiş:

"There are many promising youngsters who can become better than me in the future. I like Michele Paolucci of Catania, he is doing very well and is physically strong. I also like Robert Acquafresca of Cagliari, he is excellent in the air. Than there is Alberto Paloschi who is an AC Milan player currently on loan at Parma; he is a good guy, not only a talented player".

Görünüşe göre Filippo, bu günlerde sıkıntılı olan İtalya hücum hattının geleceği konusunda umutlu; Lippi de öyle düşünüyor...

13 Kasım 2008 Perşembe

Rangers-Celtic Premier Lige


Rangers ve Celtic niyeti bozmuş görünüyorlar. İskoçya ligi 2 beden küçük geliyor zaten onlara. Her yeni sezona şampiyonluk parolasıyla başlayabilen iki takımın oluşu diğer takımlar için de pek iç açıcı bir durum olmasa gerek...

Rangers'dan Ally Mc Coist iki Glosgow takımı için Premier lig zamanının geldiğini düşünüyor:

"I think that the moment to go in Premier League has arrived. Celtic and us are two big teams who need to face the best english teams and earn the amount of money that Premier League teams earn"

İngiltere bu işe ne der bilmiyorum. Zaten takımları Premier lige taşımak NBA takımının eyalet değiştirmesi kadar kolay olmayacak görünüyor. Takım sayısının 22'ye çıkarılması zor görünüyor. 20'de kalsa kim düşecek?

Herşeye rağmen Rangers-Celtic Premier lige yakışır...

Yeni Zidane


Futbolda keşif yaşı gittikçe düşüyor. Artık takımlar 19-20 yaşında değil 15-16 yaşında kapıyor gençleri, demeye dilim varmıyor; çocukları. Daha geçen hafta Alipio Duarte Brandao yeni Ronaldo diye piyasaya çıkmıştı; onu Real kaptı.
Yeni Cristiano Ronaldo olur da yeni Zidane olmaz mı? Olur elbette. "Madin". Neden Zidane sorusunun cevabı çocuğun -özellikle çocuk diyorum- Cezayir-Fransa çifte vatandaşlığında gizli, bir de Zizou'nun çalımını sık sık deniyor olması. Top dizinin hizasına geldiği için pek Zizou'nunki gibi olmasada orjinalinde aynı hareket.
Yaşına gelince; çift hane dahi değil. Henüz 6 yaşında.
Youtube'dan izledim. Çocuk harbiden yetenekli, halısahada çalıma dizer çoğumuzu ama daha çok erken değil mi? Beşiktaş Muhammet'i piyasaya çıkardığında çok kızmıştım, hadi o 10 yaşında falandı ama bu çocuk abartı. Marin'i mahalle maçına bile almazlar küçük diye...

Rockets-Suns Fight



Rockets-Suns maçında olay çıkmış. Barnes'ın Rafer'e yaptığı hareketen sonra Rafer karşılık vermiş daha sonrada Nash'i Tmac ile sırayla ittirmişler. Bu olaya kızan Shaq önüne geleni devirmiş. Birbirinin üstüne düşen Yao ve Tmac Rockets taraftarına sakatlık korkusu yaşatmış. Sert çocuk Artest'in ise bir karede bile gözükmemesi enteresan.

Video'yu göremeyenler için hareketi gif

NBA


Sezon tüm hızıyla devam ediyor ve Lakers'ın önünde kimse duramıyor (7-0). Şimdiye kadar oynadıkları en zor maçıda kazanmayı başardılar. Şampiyonluk adaylarından Hornets'de tutunamadı Lakers karşısında. İlk yarıda Lakers'ın Hornets'i 30 sayıda tutması çok önemli ve bunun baş aktörü kesinlikle Andrew Bynum. Pota altını öyle bir kapatıyorki rakiplerin hücum opsiyonlarını inanılmaz derecede azaltıyor. Zaten son çeyrekte yedikleri 34 sayıda Bynum'ın o çeyrekte sadece 3 dk civarında oynamasından kaynaklandığı söylenebilir. Bu arada Kobe'nin Posey'nin üzerinden attığı çok kritik üçlük kendisinin nasıl büyük bir oyuncu olduğunu bir kez daha gösterdi. Ariza'da her maçta olduğu gibi bu maçtada fayda kelimesinin oyunculaşmış hali ile sahadaydı. Bu tarz adamlar gerçekten çok fark oluşturuyor.


Bir diğer maçta maça damgasını vuran yine bir pivot; Dwight Howard. Orlando'nun Oklahoma Thunder'ı (Allahım ne iğrenç bir takım ismi) 109-92 yendiği maçta 30 sayı 19 ribaund 10 blok yaparak triple double yapmış. Her nekadar Oklahoma gibi bir takıma karşı yapsada blok sayısı ile yapılan triple double inanılmazdır. Açıkcası ben Howard ve Lebron gibi oyuncuların doğal yollarla yetişmeyen, hükümetin üzerlerinde yaptığı genetik oyanamalar sonucu yetişmiş insansı varlıklar olarak görüyorum


Geecenin maçı ise kenilikle Boston-Atlanta maçı. Geçen sene playofflarda Atlanta'nın süpriz yaparak seriyi 7 maça taşıması sonucu herkezde Atlanta'ya karşı büyük bir saygı oluştu. Sezona da bu maça kadar yenilgisiz başlamışlardı. Maçın sonuna kadar da mücadeleyi bırakmamışlar. Ancak 0.5 saniye kala Pierce çocuğu koymuş ve Celtics maçı almış. Hawks bu sene çok daha iyi gerçekten üstelik daha Josh Smith sakat ve geri gelince çok iddialı bir takım olacaklar. Doğu finali için Celtics ve Cleveland'ı çok zorlayacakları kesin.

12 Kasım 2008 Çarşamba

Let the voting begin.

2009'da NBA All Star Phoenix'te yapılacak. Oylaması işe şimdiden başladı. İnternet üzerinden oylama ise yarın başlayacak. Oylamada her konferans için 24er gard, 24er forvet ve 12şer pivot var. 2şer gard, 2şer forvet ve 1er pivot seçimi yapılacak. Oylama için Suns'a torpil geçmişler. 6 oyuncusu için oy verebiliyoruz. Ben 2 oyuncusunu gözüme kestirdim, gerisine karışmıyorum. Bizimkiler de yine listedeler. Hido ve Memo için oylarımı eksik etmiyorum. Umarım bu sene ikisini birden All Star'da görürüz. Haydi kolay gele...

11 Kasım 2008 Salı

Moggi'ye 6 yıl


Luciano Moggi. İtalya'da transferin 1 numaralı adamıdır. Eline kimse su dökemez bu hususta. Juventus'un başarısında az payı yoktur hani. Zidane'ı sözleşmesinin son senesinde Real'e çakması yeter.
2006'da ortaya çıkan telefon kayıtları bitirmişti Moggi'yi. Transferi abartıp hakem transferine girince sonunu hazırlamış. Olayların ardından Juve, Serie B'de buldu kendini; 2 şampiyonluğunu da elinden aldılar.
Moggi 6 yıl hapis yatmakla cezalandırıldı. Savcı Luca Palamara Moggi'nin 6 yıl hapse mahkum edildiğini açıklamış.

Diğer sanıklardan Moggi'nin oğlu Alessandro 5 yıl hapse mahkum edilmiş. Marcelo Lippi'nin oğlu Davide'nin ise 1 yıl 4 ay hapsi isteniyor.

Lippi ve Moggi'nin ortak ajansı GEA'nın futbolculara, Juventus'a gelmesi konusunda ve hakemlere de kararları konusunda baskı yaptığı iddia ediliyor.

Zapo'nun Beşiktaş'ı

Bu sene izlediğim ikinci Trabzon-Beşiktaş maçıydı bu akşamki. İkisi de Trabzon'da oynandı maçların. İlki 0-0 bitmişti. İkincisi de berabere bitecekti ki son dakika da belki de maçın en iyisi olan Zapotocny Trabzon ağlarını havalandırdı.

75. dakikaya kadar saldıran TS, Holosko'nun oyuna girmesiyle adeta topu seyretti sahada. Sadece 15 dakika top oynayan Beşiktaş maçı kazandı. İlk golleri kaleci Slyva'nın basiretsizliğinden geldi. Allah aşkına biri söylesin bu kalecinin iyi bir yanı var mı? Trabzon'un golü ise hakemin ilginç faul kararıyla geldi. Zapo'nun Yattara'ya faul yaptığını gördü sanırım, artık neresiyle gördüyse. Sonrasında gol geldi. Zapo gibi bir adam itiraz ediyorsa harbiden haklıdır. Buna dikkat edeceksin. Gelen orta sonucu bu sefer de Toraman'ın basiretsizliği golü getirdi Trabzon'a.

Ben bu takıma Zapo'nun Beşiktaş'ı derim. Beşiktaş'ın tek iyisiydi Zapo. Tek başına defansı toparlayan Zapo, maç sonunda da gövde gösterisi yaptı adeta. Sinan Engin ve Ertuğrul Hoca'ya teşekkürlerini de sunmayı unutmadı tabi. Efendi adam...

Maç içinde Bobo'nun penaltı çaldırma arayışları komikti. Ceza sahasına girdiği her pozisyonda kendini yere attı durdu. 3 oldu 4 oldu derken, gerçekten penaltı olsa hakem inanmayacaktı artık. Hadi Serdar Özkan daha çocuk, yerden kalkmıyor, sana ne oldu be Bobo, zavallı gibi sürünüyosun yerlerde. Denizli'den bir uyarıyı hakettin bence.

Maçın kupa maçı olması belki de taraftarları havaya sokmaya yetmedi. Lig maçı olsa ne kadar havaya girerlerdi o da tartışılır doğrusu. Trabzon'u şampiyonluk adayı saymamaktan geliyor olsa gerek. Ben şu maç ile bir kez daha anladım ki, Trabzon şampiyonluk yarışını sonuna kadar götürür. Maçı tek kaleye yığan, topa hakim bir Trabzon'da tek eksik bitirici vuruşun gelememesi. Lig başlayalı çok oldu, eğer buna çözümü kısa sürede bulurlarsa, ipi göğüsleyebilirler bile.

Son sözlerim de Mustafa Denizli ile ilgili. Ertuğrul bile bu kadar aciz oynatmamıştı Beşiktaş'ı Trabzon karşısında. Şimdi medya abartacak bu galibiyeti eminim. Holosko'yu oyuna aldın maç döndü diye pohpohlayacak seni de, o adam varken yedekte başka kimi alırsın ki oyuna diye düşünmeden edemiyorum. Maçlardaki her pozisyona o inceden sırıtışını sezonun son maçında görebilecek miyim çok merak ediyorum açıkçası. Bu maçın Beşiktaş için iyinin habercisi olmadığını söyleyebilirim. He bir de, Denizli'de bir gün kaybedecek, ki bu oyunla kaybeder, önündeki maçalara bir göz atın bakalım kimmiş bu şanslı takımlar?

Dica dönüyor


Sene başında haberini yapmıştık. Dica'dan çok umutluyduk ama olmadı. Bir türlü ilk 11 oyuncusu olamadı Catania'da. Toplam 92 dakika forma giyme fırsatı buldu. Yeteneksiz olduğundan ya da kötü olduğundan değil. Tutmadı Catania'da.

Devre arası tekrar Romanya'ya döneceği söyleniyor. Adamın onlarca maçını izlemiş değilim; milli takımda bir kaç kez izledim; bir de youtube'daki efsane videolarını. Rumenlerin Ronaldinho'su diyorlar ama gol sevinçlerinde bir Lampard tadı var hani...

Dica, yanlış uçağa binip Türkiye'ye gelmez mi?

Camacho Bizi Hamama Götür


Osasuna gol atmakta zorlanıyor. Şimdiye kadar oynadıkları 10 La Liga maçında sadece 3 golleri var.Bu neden onların en dipte ve 34 gollü Barça'nın neden en üstte olduğunu çok iyi açıklayan bir veri.

Ellerindeki forvetler bir türlü gol atamıyor.Atletico maçındaki kolpa penaltıyı bile gole çeviremiyen eski Realli ve bir zamanlar "Bay Gol" sıfatına sahip Javier Portillo beklenen gelişmeyi bir türlü gösteremedi. Eskiden çok beğendiğim Pandiani'de büyük bir hayal kırıklığı yaşatıyor. Kike Sola ise 2007'de Osasuna forması ile oynadığı ilk maçta 2 gol atarken ondan beri sadece 3 gol atabildi. Zaten geçen senede takımın en golcüsü 7 golle Dady'di. Bu 4 forvet bu sezon toplam 1 gol atabildiler. Osasuna Reyno de Navarra'da sezon başlangıcından beri bir gol dahi atamadı.

Şu anda 36 futbolcunun Osasuna'dan daha çok golü var. Daha da kötüsü Eto'o ve Higuain tek maçta Osasuna'dan daha çok gol atmayı başardılar.

Camacho takımı Endülüs'ten kalma bir hamama götürsün artık.

10 Kasım 2008 Pazartesi

Yeni Kaptan Mascherano


El Diego milli takımdaki ilk radikal kararını verdi. Arjantin'in kaptanı artık Javier Zanetti değil, Javier Mascherano...

"I convinced him. While I am in charge I need him as captain. He can transmit much of what he does in the centre of the pitch - we're not asking him to be a leader immediately"

19 Kasımda Glasgow'daki İskoçya maçında kaptanlık pazubandı 18 yıldır Arjantin milli takımı formasını terleten Javier Zanetti'de olmayacak.

Kaptanlık Zanetti'den alındığına göre; İskoçya aday kadrosuna çağırılmasına rağmen Zanetti'ye milli takım yolu da yavaş yavaş kapanıyor gibi. Aksi durumda hala kadroya alıp elinden kaptanlığını almak çok mantıklı gelmiyor. Zanetti'den kaptanlığı alıp "Bu işi sen beceremezsin evlat" demek ağır kaçar.

Masche tercihi takımın çok genç oyunculardan kurulacağının sinyali gibi...

Amon Amarth ikinci kez...

Metal dünyasının bir devi daha İstanbul'da. İsveç'in Death Metal'e katkılarından biri olan Amon Amarth'ın Türkiye'de de fazlasıyla fanı bulunuyor. Özellikle resmi fan sitelerinde çok sayıda Türk'e rastlamak mümkün. Belki genç neslin metal hayranlığı belki senfonik melodilerin bizlere daha yakın olmasıdır bilmem ama bizler tarafından bu kadar çok dinlenen ve sevilen nadir Death Metal gruplardan biridir. Grup kendisini Viking Metal Grubu olarak adlandırıyor ve şarkılarında da mitolojik öğelere yer veriyor. Death Metal'in en güzel örneğini sunuyorlar desem abartmış olmam sanırım. Türkiye konserinin Parkorman'da olması da iyice gidilir bu konsere havasına sokuyor insanı. Biletler biletix.com'da satışa çıkmış. Yalnız yine şu saçma, gereksiz pahalı sahne önü seçeneğiyle birlikte...

Emre Aydın ve MTV


MTV Avrupa Müzik Ödüllerinin sahipleri epey önce (4 gün) belli oldu. Buraya yazmadığım konusunda eleştiriler aldım. Ben şahsen izlemedim ödül gecesini. Sabah açıp sonuçlarına baktığımda hiç sürprize rastlamadım açıkçası. Meğer Emre Aydın'ı görmemişim. Haber sitelerinde rastlayınca anladım. Tabi 2008'in yıldızı ödülünde Foo Fighters, Metallica, Linkin Park ve The Cure varken Tokio Hotel sürpriz değil mi diyebilirsiniz. Rammstein ve Guano Apes'in açtığı yolda çok iyi ilerledi Tokio Hotel. Bu sene tüm daylıklarını ödülle bile kapatabilirler. "Room 483" albümlerini dinlemenizi tavsiye ederim. Kısa yorumcuklarından sonra aşağıya da tüm ödülleri yazıyorum ki yazılmadı denmesin.

Avrupa'nın En İyi Sanatçısı: Emre Aydın (Türkiye)
En İyi Şarkı: P!nk ‘So What’
En iyi Video Yıldızı: 30 Seconds To Mars ‘A Beautiful Lie’
2008'in Yıldızı: Tokio Hotel
En İyi R&B - Hip-Hop: Kanye West
En İyi Rock: 30 Seconds To Mars
Sanatçıların Seçtikleri: Lil Wayne
2008'in En İyi Sanatçısı: Britney Spears
Yaşam Boyu Efsane Ödülü: Sir Paul McCartney
Yılın Albümü: Britney Spears Blackout
En İyi Yeni Sanatçı: Katy Perry
Tüm Zamanların En İyi Sanatçısı: Rick Astley

Pep has a good hand


It's clear that Pep has a strong hand


Schuster:
We, on the other hand, are bluffing...

Thank goodness we have the referee

Welcome back Slim Shady


While a spokesperson for Eminem's label, Interscope, told MTV News "there's been no date scheduled for it," a listing posted Monday on Amazon.com suggests that an LP from the Detroit MC will be in stores just in time for Christmas. The post lists the name of the release as "TBD," despite the MC's announcement earlier this month that the album would be titled Relapse, and provides no information regarding the CD's tracklisting. Relapse marks Eminem's first release of new material since 2004's Encore, which, to date, has sold more than 5.1 million copies in the U.S.

Daha önce Eminem Dr Dre ile Eminem'in yeni albümü için çok sıkı çalıştıklarını duymuştum. Uzun süredir beklenen albüm için 2008 sonu - 2009 başı gibi bir tarih veriliyordu. Amazon noel olarak vermiş tarihi. Son albümü olan Encore bir felaketti diyebilirim umarım yeni albümü ile Eminem geri dönüş yapıcaktır. Ayrıca;

"This town loves a comeback, and since Britney fucked hers up, it’s all you!
" Ari Gold

Will the real Fenerbahçe please stand up?

Fenerbahçe 1 - 4 Kayserispor

Fenerbahçe 2 - 5 Arsenal

Arsenal 0 - 0 Fenerbahçe

Fenerbahçe 4 - 1 Galatasaray

9 Kasım 2008 Pazar

Kadıköy'de olmuyor


Müthiş bir derbiydi. Maç ortamımız da iyiydi, Fenerbahçeli, Galatasaraylı karışık araya Fenere yakın iki Beşiktaşlı. Gollerde atan istediğini dedi, yiyen sustu...

Galatasaray ilginç bir dizilişle başladı. Defansı bozmayan Skibbe, Baros'u sağ açıkta Ümit Karan'ı tek forvet olarak oynattı. Ümit'e en yakın adam Lincoln'dü. Kewell'ın yokluğunda sol açık Arda'ya teslim edildi. Fenerbahçe 4-4-2'ye yakın bir 4-4-1-1 dizilişindeydi. Guiza santrfor, Semih ikinci santrfor görevindeydi. Deivid sağ açıkta görünse de gezgin bir ortasaha rolündeydi...

Galatasaray hızlı başladı ve Lincoln ile erken buldu golü. Fenerbahçe ortasahada oyun kuramayınca sarı-kırmızılılar ağır basıyor ve topla daha çok oynuyordu. Özellikle Galatasaray'ın hucünda pres yapması Fenerbahçe'yi bunaltıyor ve oyun kurmasını engelliyordu; zira Alex'in de olmaması Fenerbahçe için büyük sıkıntıydı.

Bu durumda duran toplar ev sahibi için en büyük şanstı ve bunu da iyi kullandılar. Selçuk'un golü sarı-lacivertlilere maçı kazanabileceklerini hatırlattı...

Lincoln sayılmayan golü gibi bir gol daha atar mı bu sene bilmem ama hakem doğrudan ağlara giden endirekt serbest vuruşu süzerek büyük bir faciayı engelledi..

Kendi kalesine attığı gole istinaden demiyorum ama Galatasaray defansta Emre Aşık'ı ilk onbir oynatıyorsa o defans kötüdür. FM'de Emre Aşık sağ tarafı tamamen grileşmiş bir adamdır. Fiziksel olarak bitmiş ve ağır bir savunma oyuncusudur. Emre Güngör'ün o mevkiye acilen dönmesi lazım...

Skibbe'nin değişiklikleri iş yapmadı. Nonda bütün maç gezindi durdu; Kewell topla oynama fırsatı bulamadı. İkinci yarı Josico-Selçuk-Deivid ortasahada Fenerbahçe'nin ağır basmasını sağladılar.


Lugano'nun golünde Sanctis'in yapabileceği bir şey yoktu. Seken topu Lugano iyi tamaladı.

Zaten 3-1'den sonra maç bitmişti. Oyun da sürekli durunca Fenerbahçe rölantide götürdü maçı. Guiza'nın sakatlığı biza Burak Yılmaz'ı seyretme şansı doğurdu. Burak, 2 yıl önceki Burak'tan biraz daha kötü, o kadar. Yine hiç birşey yapmadı.

Maçın bence in iyisi olan yengeç Deivid güzel oyununu harika bir golle süsledi.

Hakem bir iki pozisyon dışında oldukça iyiydi. Kartlar konusunda ev sahibi ekibe biraz daha toleranlı davrandı. Galatasaray'da 3 oyuncunun topa elle müdahale ettiği için sarı kart görmesi ilginçti. Bir başka ilginç olayda bir pozisyonda Arda'yı yatıştırma rolünü Volkan'ın almasıydı. O maç o an 3-1 olmasaydı Volkan neler neler neler yapardı acaba...



Son cümlelerimi Ümit Karan ile bitireceğim. Bu kadar çirkeflik olmaz. Her pozisyonda hakeme itiraz ediyor. Endirekt serbest vuruşta bile itiraz etti gol diye. Kendi pozisyonu olsun olmasın hakeme gelip birşeyler söylüyor. Ayhan'a da birisi hakem atışında nasıl davranılması gerektiğini anlatsa iyi olurmuş...

Madrid sıkıntıda


Real Madrid'i sıkıntılı günler bekliyor. Zaten çok istikrarlı bir tablo çizmeyen Madrid ekibi sakat oyuncularını önümüzdeki günlerde çok arayacak gibi..

Pepe - Sakat
Robben -6 hafta yok
Van Nistelrooy - 2 ay yok
De La Red - Ne zaman döneceği belli değil

De La Red'i bir kenara bırakırsak, diğer 3 oyuncu hazır olduklarında ilk 11'in değişmez adamları. Pepe defansı toparlayan adam, Robben takımı hücuma kaldıran adam, Nistelrooy gol silahı...

Özellikle Ruud'un olmayışı hem teknik ekibin hem de Mijatoviç ve başkanın caının sıkıyor. Bütün yazı sadece Vaart transferiyle geçiren Mijatoviç'e laf gelmeye başladı. Dün kazanılan maç hiç birşeyi değiştirmeyecektir. Özellikle Barça'nın futbola tenis muamelesi yapması endişeyi bir kat daha artırıyor.

Futbolcuların içindeki bulundukları durum hakkındaki düşünceleri...

Guti : "...We´re missing quality"
Ramos: "...We haven't a player that can tip the balance, like Zidane"
Robben: "...would have wished more specialist players in my area"
Sneijder: "...Perhaps the squad is a bit short"

Calderon ve Mijatoviç ara transferi iple çekiyor...

Mutlu yıllar kaptan


Kaptan 34 yaşında [Zanzi'nin hesabına göre 35 yaşında]. Başkan Giovanni Cobolli Gigli doğum gününü şu sözlerle kutlamış...

«On behalf of all those working at Juventus and of the supporters I would like to wish to our captain a life full of extraordinary emotions like the ones he gave us on Wednesday night at Madrid»

Bir iki yıl sonra Alex'i izleyemeyecek olmak çok kötü...

8 Kasım 2008 Cumartesi

Barcelona 2008-2009 Official Team Pictures


Puyol kendini acaip kasmış. Henry'de rüzgar esse götürcek gibi duruyo.



Pique'nin duruşu (Beşiktaş duruşu hehe) iyimiş. Abidal sanki koruması gibi. İniesta 'da broker havası var ama yanındaki Bojan sanki lisedeki mezuniyet balosundan gelmiş gibi. Onların arkasındaki tanıyamadığım şahıs ise tam bir yancı gibi durmuş.

7 Kasım 2008 Cuma

Eski günlerin özlemi


Napoli büyük oynuyor. Başkan Aurelio De Laurentiis, Paolo Cannavaro, Fabiano Santacroce, Marek Hamsik, Walter Gargano, Ezequiel Lavezzi ve German Denis gibi yıldızlarını satmayacağına dair söz vermiş. Hedef daha başarılı bir takım olmak.

Bir Maradona'sı olmayınca İtalya'da şampiyon olmak o kadar kolay değil Napoli için, ancak ligi üst sıralarda bitirip bir Şampiyonlar Ligi, hiç olmazsa bir UEFA kupası bileti Güney İtalya'yı mutlu eder. Ocak ayında bir forvet alabileceklerinin de müjdesini vermiş başkan.

Napoli hem lige hem de Avrupa kupalarına renk katar. Bir kaç tane daha Arjantinli alsınlar, nasıl olsa milli takımın hocası kendi evlatları...

Milan'ın Ronaldinho'su Gattuso'dur


Gattuso, Lippi'nin en has adamlarındandır. İtalyan hoca, Gattuso'yu yine yere göğe sığdıramamış.

"If you allow, there is a fantastic player in Milan. Gattuso is called. It is really exciting, is a holder, an extraordinary player who followed companions all instinctively because these are the crucial players in a team"

Biliyor tabi övmesse neler olacağını.. Sicilyalı affetmez, teknik direktör falan dinlemez yapışır boğazına...

Alexandra Patsavas


The OC, Mad Men, Grey's Anatomy, Gossip Girl ve Chuck gibi iyi müzik seçimleri yapan dizilerin müzik prodüktörü Alexandra Patsavas'mış. Müzik piyasasında dizi müzikleri ile yeni bir çığır açtı diyebiliriz kendisi için.

6 Kasım 2008 Perşembe

UEFA 2.Hafta


Nedendir bilmiyorum ama bu sene Şampiyonlar Ligi grup maçları bana zevk vermiyor. UEFA kupası grup maçları daha çok ilgimi çekiyor. Elbette bütün maçları izleyemiyorum ama birini izleyip diğerlerini an be an internetten takip etmek gibisi yok.

Benim için yine sıkıcı geçen bir CL haftasından sonra UEFA günü yine güzeldi.

Hertha Metalist deplasmanında 2 puan bırakırken, Galatasaray grubun favorisini deplasmanda yenerek 1. lik adına çok büyük fırsat yakaladı. Deepman'in tabiriyle ikinci gol satranç gibiydi...

Standart Liege evinde Sevilla'yı tek golle geçti; maçtan önce de bu maçın favorisinin Liege olduğunu söylemiştim. Sevilla bu kupa için favorilerden biridir ama Belçika ekibi bu sene Liverpool ve Everton maçlarında gösterdiği performansla sürpriz yapabileceğini göstermişti.


Deepman'in gözü aydın, Tottenham, Harry ile çıkışını sürdürdü. Bent, hat-trick...

Bir diğer golcü de Wolfsburg. Almanya'da Herenveen'i 5'ledi. Herenveen'de yedi mi sağlam yiyor. İki maçta 8 gol...

Bir yastığa baş koymak


Real Madrid


Real Madrid, Calderon ile birlikte Perez döneminde Avrupa kupalarında yaşadığı başarıyı yakalayamıyor. Bu gidişle de yakalaması zor görünüyor.

Perez kulübü hem maddi açıdan zenginleştirmiş hem büyük başarılar yaşamış, hem de taraftarı mutlu edecek transferlerle Madrid halkına, Zidane, Figo, Beckham, Ronaldo ve daha bir sürü unutamayacağı yıldızları izletmişti.

Real taraftarının ligdeki iki şampiyonluğa rağmen başkanlarından çok memnun olduklarını sanmıyorum. Bernabeu'yu dolduran taraftar artık dünyanın en iyi oyuncularını izleyemiyor ve takım da Avrupa kupalarındaki eski Madrid'den çok uzak. Perez dönemindeki politikalar sayesinde maddi açıdan zenginleşen kulüp bu günlerde ne durumda bilmiyorum ama takım değerinin Perez dönemindeki takım değerinin altında olduğu kesin.

Savunmaya bir diyeceğim yok ancak Real'in hücum hattında büyük sıkıntı var, bu sıkıntının da yanlış transfer tercihlerinden kaynaklandığını düşünüyorum. Hala takım, Nistelrooy'un ayağına bakıyor. Hollandalının sakatlanması durumunda güvenerek yerinde oynatabileceği bir oyuncusu yok. Higuian zamanla iyi olacağa benziyor fakat şu anda Real Madrid ilk 11'in de oynayacak kapasitede değil, Saviola'nın adını bile anmam. Forvet arkasında Zidane, Figo, Beckham vardı şimdi Vaart, Robben, Sneijder... Üçü de devamlılığı olmayan oyuncu ve zaten üçü de Zizou, Figo ve Beck ayarında değil. Hele hele Robben tamamen sıkıntılı, bu yıl kaç maç yaptı? 2 ay daha sakat olduğu haberini de şimdi vereyim...

Portakal hücum hattı Real için pek iç açıcı değil. Real'in kendine yakışır oyuncu alması gerek. Galacticos'u özletiyor...

RIP - Michael Crichton


Jurassic Park serisini yazan ve George Clooney'nin oynadığı ER adlı dizinin yapımcılığını yapmış olan Michael Crichton kanser nedeni ile vefat etmiş. Daha geçenlerde Av adındaki kitabını okumuştum. Toprağı bol olsun...

4 Kasım 2008 Salı

Bibibibibillups - Iverson Takası

Açıkcası böyle büyük bir takasın bu kadar erken gerçkeleşmesini beklemiyordum. Detroit'te yazın bazı değişiklikler olması bekleniyordu ancak hiçbirşeyolmamıştı. Neden bu kadar beklediler açıkcası anlamadım. Hedeflerinin iverson ile şampiyonluk olduğunu düşünmüyorum. İverson'ın biten kontratı Detroit'i ilgilendiren kısım. Rasheed Wallece'ın da kontratının bitmesiyle önümüzdeki yaz bir boşluk olacak Detroit cap'ında. Böylece istedikleri kişiye max verebilecekler. Belki önümüzdeki yaz Boozer'a sulanırlar yada 1 sene bekleyip Lebron veya diğer yıldızların (Wade,Bosh,Amare) serbest kaldığı 2010 avına birçok takım gibi katılabilirler. Şuan ise nasıl bir beş ile maçlara çıkacaklar açıkcası bilmiyorum. Billups'tan sonraki pg ları olarak düşündükleri Stuckey ilk beş çıkacak mı? çıkarsa 2 numarada kim oyanayacak? answer mı hamilton mu? Yada abartıp kısa bir beş (stuckey-ai-hamilton-tayshaun-rasheed) ile mi oynayacaklar merak ediyorum.

Denver tarafına bakarsak; Billups pg eksikliğini yeteri katar toparlar. Olmayan dış savunmayı toparlar ve önemli bir şut tehditi olur. Oyun kuruculuğunun ise eskisi kadar iyi olduğunu düşünmüyorum. Ancak doğru düzgün pg ı olmayan bir takım için çok tatmin edici olur diye düşünüyorum. JR Smith'in de ilk beşe dahil olması Denver açısından önemli olduğu kanısındayım. Carter'a göre daha iyi bir ilk beş oyuncusu.Bu arada Denver'ın McDyess'ı buy-out etme muhabbeti var ve eğer bu olursa başa oynayan birçok takım (Lakers, Celtics, Spurs, Hornets, Rockets) Dice'ı kapmaya çalışacaktır. Ancak ben Denver neden Dice'ı bırakır anlamıyorum. Nene ve K-mart sık sakatlanan oyuncular ve yedekleride çok tatmin edici olmadığından Dice Nuggets için çok önemli bir oyuncu olur kanısındayım. Birde yazın lüks verigi ödememek uğruna Camby'i takas etmeselerdi şuan çok sağlam bir kadroya sahip olacaklardı;

Billups/Carter
JR Smith/Dahntay Jones
Carmelo/Kleiza/Balkman
K-mart/McDyess
Camby/Nene

3 Kasım 2008 Pazartesi

Celtic forması + uzakdoğu = $


Bu günlerde Glosgow'un gündeminde Nakamura var. Geçen hafta Daily Record, Japon oyuncunun ülkesine döneceğini açıklamıştı, daha önce de Yokohama Marinos'un oyuncuyla ilgilendiği ada basınında yer almıştı. 2 haftadır süren dedikodulara şimdilik bir son geldi. Celtic genel menajeri Peter Lawwel Shunsuke Nakamura'nın ocak ayında takımdan ayrılmayacağını açıkladı.

Nakamura Celtic'e neler kazandırmıştır diye şöyle bir düşününce, transferi yapanın gidip elinden öpesim geldi. Dünya'da en çok ilgi gören yeşil-beyazlı Celtic formasının, hele hele arkasında Nakamura yazanının Uzakdoğu'da kaç tane satıldığını düşünmek bile istemiyorum. İşin maddi boyutu bu...
İşin futbol boyutuna bakarsak; adam iyi oynuyor...

The Answer to Detroit


Allen Iverson, Chauncey Billups, Antonio McDyess ve Cheikh Samb karşılığında Detroit'e gitmek üzere. Pistons takası kabul etmiş. Takas kimin işine gelir umrumda değil; Sixers'ta olsa kalsın Philedephia efsanesi olsun; bayrak adam olsun derdim ama ipin ucu kaçtı bi kere. Denver'dan ayrılıp ayrılmaması çok mühim değil.
Elbette ki zor ama Pistons sene sonunda ipi göğüsleyebilir, en azından ihtimali var. AI, basketbolu bırakmadan önce parmağında yüzük görmek istiyorsa bu şansı kaçırmamalı.