4 Ekim 2010 Pazartesi

Teofilo & Toraman


Trabzon Beşiktaş maçı hakkında kısaca yazmıştım. Bu konuyu özellikle maç yorumunun dışında tuttum. Maçtan soyutlayarak bakmak istiyorum biraz, zira futbolla uzaktan yakından alakası olmayan bir şey..

Teo'nun tokatı ve sonrasındaki yumruğundan bahsetmiştik. Teo, ikinci sarıdan kırmızı gördüğü için ciddi bir ceza almayacaktır. Bu futbol adına üzücü. Maç öncesi, ta Kolombiya'dan buralara gelmiş. Hiç bilmediği bir şehirde, ekmek parasının ve kariyerinin peşinde koşuyor diye sevgi beslediğim insana artık iyi duygular beslemiyorum. Çünkü o futbolun güzelliğinin üzerini örten biri. Toraman, Teofilo'ya küfrettiyse az bile yapmış. Dirsek attıysa yine lafım yok ama bunlar yokken önce serbest vuruş için dikilmiş topa vurursan, sonra tokat atıp üzerine gelen adama yumruğu indirirsen sana diyeceğim tek şey: Yatacak yerin yok Teo..

Gelelim kendi kapımızın önüne. İbrahim Toraman. Bu takımın kaptanlarından biri. En iyi bildiğim Beşiktaşlıdan daha Beşiktaşlı. Hırsıyla, gururuyla, azmiyle çıkıyor her maçta. Elinden gelenin en iyisini yaptığına şüphem yok. Terlik olayına gelince, Allah razı olsun o terlikten. Ancak Toraman dün kendine yakışmayanı yaptı. Kendini o şekilde yere atması üzdü beni. Cezasında değilim işin. Sarı verilirdi ona, kırmızı da verse umrumda değil. 5 maç ceza da versinler. Benim için mühim olan o formayı terleten ve gücüne güç katmaya geldik diye haykırdığımız, kaptanımızın bu hareketi yapmış olması. Yapmamalıydı. Beşiktaş'ın oyuncusu ceza sahasında atlamamalı, hakem görmeden rakibine dirsek atmamalı, küfretmemeli, kendini bu şekilde yere atmamalı. Yakışmadı Toraman'a.

Çıksınlar sahaya kartallar gibi oynasınlar, alkışlarız. Şampiyon olmuşlar olmamışlar umrumda olmaz. Örnek futbolcu, örnek insan olsunlar.

Bırakın yarının çocukları şampiyon olamıyor diye tutmasın Beşiktaş'ı... 20 yaşına geldiklerinde gıpta etsinler yeter...

Hiç yorum yok: