22 Ekim 2010 Cuma

Beşiktaş 1 - 3 Porto


Schuster, yıllardır istediğimiz güzel futbolu bize sundu. Yenildiğimiz maçta bile güzel oyun izliyoruz. Son dakikaya kadar bastıran, 90'a 3-1 girilse bile maçı berabere bitirmeye çalışan bir takım izliyoruz sahada... Güzel şeylerin yanında olumsuzluklar da var. Güzelliklerin sağlayıcısı olduğu ibi bir takım olumsuzlukların da sebebi hocadır. Schuster'in hataları var...

Daha önceki yazımda göze hoş gelen futbol için Alman Hoca'nın defansı önde kurduğunu ve alan daralttığını yazmıştım. Bu Sarı Meleğin oyun sistemidir. Göze hoş gelen futbol için tek yol bu mudur? Değildir. En bilindik yol budur ya da şöyle söyleyelim Alman Hoca'nın bildiği yol budur. Bugün, Dünya'da göze hitap eden futbolun en büyük iki temsilcisi Arsenal ve Barcelona da bu tarz oyun ortaya koyuyor..

Beşiktaş bu futbolu oynamasın demiyorum. Ben hücum futbolu oynamaktan son derece memnunum. En önemli iki oyuncu yokken bile Porto karşısında iyi futbol oynamak gurur verici ama sonuç mağlubiyet... Beşiktaş'ın önlem alması gereken bir kaç nokta var...

Öncelikle savunmadaki bu zaafiyeti gidermek gerekir. Savunma önde kurulsun ama bu oyuncularla bu olmuyor. Zapo ve Toraman göreceli olaran eldeki en hızlı ikili ama onlar bile yetersiz kalıyor. Yeterli olduğu maçlar da oluyor ama yetersiz olduklarında can yanıyor. Devre arasında buraya yapılacak takviye ve Sivok'un dönüşüyle bu sorun giderilebilir ama devre arasına kadar savunma biraz daha geri çekilmelidir..

İkinci problem kale. Bugün Nihat oynadı diye kızmıyorum Schuster'e. Nihat oynar; çünkü Quaresma, Holosko sakat, başka adam yok. Ama Hakan neden birinci kaleci? Maçlarda iyi oynayan Cenk antrenmanlarda çok mu kötü? Deneme sınavlarında sınıfın en kötüsü olup, ÖSS'de en iyi dereceyi yapan öğrenci mi?

En problemli noktalarımız bunlar. Yarın Kayserispor maçında da benzer kurguyla çıkarsan canımız yanar...

Hiç yorum yok: