24 Şubat 2009 Salı

Süper Lig Güç Dengeleri


NBA için medyanın haftalık yada aylık yaptığı "Power Rankings" yani güç dengeleri adı altında takımların sıralanması ve her takım için birkaç cümle ile yorum yapılması neden futbolda da uygulanmaz acaba? Haftalık maç sayısı NBA'e oranla az olduğundan haftalık olmayabilir ama en azından aylık olarak yapılması gerekir bence. Gerçi NBA'de olan takımların güç olarak birbirlerine yakınlığı Futbolda olmadığı için güçlü takımların dışında diğer takımların yorumlanmaları pek ilgi görmez. Ancak NBA'de olmayan küme düşmeme mücadelesi Futbolda olduğu için güç olarak düşük olan takımların mücadelesi de heyecanlı ve incelenmeye değer diye düşünüyorum. Diğer takımların maçlarını izleme fırsatımız olmadığı için şimdilik en üstteki 5 takımla ilgili bir Güç Dengeleri yazısı yazalım.

Sivasspor: Geçen sezon süpriz bir performans ile şampiyonluk yarışına ortak olan Sivasspor bunun bir tesadüf olmadığını 21. haftaya 3 puan fark ile lider girerek gösterdi. Bu başarıda başta hoca Bülent Uygun ve başkan Mecnun Odyakmaz'ın uyumu önemli bir faktör. Bunun yanında Mehmet Yıldız-Balili-Tum-Kamanan forvet kombinasyonları sayesinde Sivasspor her çeşit savunma tarzına göre uygun forvet tiplerini elinde bulunduruyor. Bunların yanında Bilica şuan da Türkiye'deki en formda stoper görünümünde. Ayrıca Abdurrahman Dereli ve Musa Aydın'da takımının temel taşları arasındalar. Son haftalarda formsuzlar ancak bir şekilde kazanmayı biliyorlar. Hakem yardımı aldıkları doğru olsada hangi takım şampiyon olduğu dönemde hakemlerden yardım almadı ki? Bunu hakem hatalarını meşru göstermek için söylemiyorum ancak geçmişide kimse unutmamalı. Şubat sonu yani bu haftasonu ile başlayan çok kritik ve zorlu bir yola giriyorlar. 28 Şubatta Kadıköy'de Fenerbahçe ile karşılaştıktan sonra 4 Martta Kadıköy'e bu sefer Türkiye Kupası Yarı Finali için geri dönecekler. Daha sonra formdan düşmüş olsada Sivas'ta Ankaraspor ile oynayacaklar.Bir hafta sonra Ankaragücü deplasmanına gidip ondan sonraki hafta Sivas'ta Beşiktaş ile "26. hafta" öncesi kapışacaklar. Bu yolu minimum kaza ile atlatırlarsa çok önemli bir avantaj yakalarlar şampiyonluk için.

Trabzonspor : Son haftaların formsuz takımlarından Trabzonspor. Beşiktaş maçında oynanan oyun deplasmanda oldukları için ve rakibin şampiyonluk iddiası olan bir takım olduğu için tahammül edilebilir ancak evlerinde aldıkları Denizlispor mağlubiyeti Trabzonspor için tehlike çanlarının çaldığının göstergesidir. Fenerbahçe ve Galatasaray kaybetmese çok daha yaralayıcı olabilirdi bu mağlubiyet. Yalnız Trabzon taraftarının o kadar seneden sonra böyle bir hava yakalamış takımının aleyhinde tezahurat yapmaya hakkı yok diye düşünüyorum. Devre arası gelen Alanzinho fizik ve kondisyon olarak şuan çok yetersiz. Çok hızlı bir oyuncu olsa da dokunsalar hemen düşüveriyor.Kendisini toparlamazsa taraftardan çok tepki görür. Yattara ise formatı gelmiş bilgisayar gibi ne zaman ne yapacağı hiç belli değil. Trabzon'un da Mart ayı kritik duruyor.Artık kendini toparlayan ve ligin flaş takımlarından biri olan Antalyaspor karşısında deplasmanda çok zorlanıcaklar daha sonra son haftalarda kendini toparlayan ve daha iyi futbol oynayan Konyaspor'u ağırlıyacaklar. Bir sonraki hafta ise evlerinde Galatasaray ile çok kritik bir maça çıkacaklar. Mart sonunu ise deplasmanda Antep maçı ile getirecekler. Mart ayını kayıpsız kapatıp Sivas'ın puan kaybetmesini beklemekten başka yapacak başka şeyleri yok şuan.

Beşiktaş : Sonunda Mustafa Denizli tek forvet ve Yusuf ısrarından vazgeçti ve Nobre ile Bobo'yu yan yana oynattı. Bence doğru olanı yaptı. Delgado, Alex ve Lincoln kadar üst seviye bir performans sergileyemediği için hücumun yapısını onun üzerinden kurmak yanlış bir karardı. Üstelik bu düzeni Delgado sakat diye Yusuf ile devam ettirmek daha da yanlıştı. Sakatlıklar Denizli'yi çift forvete itsede artık doğru yolu gördü sanırım. Yeni transfer Ernst'de takıma önemli bir sertlik kattı. Mücadeleciliğinin yanında disiplinli bir futbolcu olmasıda Beşiktaş ortasahası için önemli bir kazançtır. Ancak makina düzeneği gibi oynayan Ernst'in oynadığı takımda serseri bir mermi gibi oynayan Serdar Özkan'ı görünce insan bu iki topçu yanyana nasıl oynuyor diye sormadan edemiyor. Almanya'dan gelen Ernst'in Serdar'ın oyununa çok şaşırdığını ve anlam veremediğini tahmin ediyorum. Serdar gün geçtikçe ikinci Burak Yılmaz vakasına dönüşüyor. Holosko ve Ekrem dönünce Beşiktaş önemli bir seviye atlıyacaktır diye düşünüyorum. Eğer Denizli elindeki rotasyonu doğru kullanır ise şampiyon olmaması için bir sebep yok. Beşiktaş için Mart ayı fikstürü çok zorlu değil açıkcası ancak sonuncunun ligde şampiyonluk iddasında bulunan bir takıma deplasmanda 5 gol atması hiç bir maçın kolay olmadığını göstermekte. Mart ayındaki son maçları olan Sivas maçı en kritik maçları olacak.

Fenerbahçe : Geçen haftaki farklı galibiyetten sonra herkes "acaba?" dedi ancak Fenerbahçe deplasmanda puan kaybetme geleneğini devam ettirerek ligin ikinci yarısında da hayal kırıklığını sürdürdü. Skibbe'nin gönderilmesi Aragones üzerinde bir baskı oluşturacaktır ancak "istikrar" delisi Fenerbahçe Yönetiminin kendisinden kolay kolay vazgeçeceğini düşünmüyorum. Fenerbahçe'nin olayı taktik düzen falan değil. Geçen seneki kadrodan giden iki isim var birinin yerini yeni gelen aratmazken diğerinin yokluğunu bir türlü kapatamadı Fenerbahçe. Bir takımda bir oyuncunun bu kadar etksi olduğuna inanmıyorum. Aragones'in yeni bir sistem oturtmaya çalışması başarısız olunca eski sisteme geri döndüler ancak dediğim gibi sorun sistem yada taktik değil sorun mentalite sorunu. Sakatlıktan dönen Deivid çok formdaydı ancak o da diğer arkadaşlarına uyarak hiç bir katkı verememeye başladı. Son haftalarda Emre'nin performansının artışı dışında pek olumlu bir şey yok Fenerbahçe için. Uzun süre kazanamadıkları Türkiye Kupasını bu sefer gerçekten kazanmaları lazım yoksa seneye Uefa Kupasına bile gidemeyecekler. Önlerindeki fikstürde bir hayli zor; Sivas ile ardarda iki maç yaptıktan sonra Kayseri deplasmanına gidecekler ve bu maçların getireceği duruma göre belkide bir sonraki maçları olan Kadıköy'deki Kocaeli maçı sonrası onlarda hocalarını kaybedicekler. Bir nevi Dejavu...

Galatasaray : Son günlerin en çok haraket yaşanan takımı. Cuma günü birçok Galatasaraylı bu turu geçeriz derken Kara Pazar'da yaşanan hezimet takımdaki herşeyi altüst etti. Skibbe hemen takımdan gönderildi. Skibbe her nekadar suçlu olsada yönetimde onun kadar hatta ondan daha fazla suçtu. Geçen sene Uğur sakatlandıktan sonra Sabri'ye kalan sağ bek pozisyonu bas bas bağırıyordu adam alın buraya diye. Ancak yabancı hakkı sorunu bile olmayan yönetim bu ihtiyacı görmezden geldi. Devre arasında bile hiçbir hamle yapılmadı. Uefa Kupasında Final oynama hedefindeki bir takım için bu kadar gerekli bir transfer nasıl gözardı ediliyor? Ayrıca Mehmet Topal'ın formsuzluğunun üstüne Linderoth'un da bir türlü iyileşmemesi neden yeni bir önlibero transferine sebep olamıyor anlamıyorum. Doğru hamleler yapılsa şuanda çok farklı bir takım hakkında konuşuyor olurduk. Bu arada Servet'in ve Emre Güngör'ün sakatlıkları çok canlarını yakacak gibi. Meira çok formsuz ve Zenit'e gitmesine izin verilmediği için oldukça mutsuz. Bu arada Bülent Korkmaz tercihinin ne kadar doğru olduğu tartışılır. Takıma gazı verecektir ancak bu gazı alıcak oyuncular Türkler olur genelde. Lincoln, Kewell ve Baros tipi futbolcular pek sallamazlar Bülent Hocayı. Üstelik Galatasaray gibi bir klüpte çalışmak için yeteri kadar pişmedi. Yalnız şu yaşında oynasın Bülent Meira'dan daha iyi defans yapar kesinlikle. Lider ile olan 8 puan farkı ve aradaki 3 takım Galatasaray için şampiyonluğun zor olduğunu açık açık gösteriyor. Bordeaux maçı çok zor geçecek ve ardından oynanacak Konya deplasmanı çok kritik. Daha sonra Bursa'yı evlerinde ağırlayacaklar.Ondan sonra ise Mart ayının en kritik maçı için Trabzon'a gidicekler. Bir sonraki maçta evlerinde çok tehlikeli bir Eskişehirspor ile ilk yarıdaki maçın rövanşını almaya çalışacaklar.

Hiç yorum yok: