31 Ağustos 2008 Pazar

Prison Break Premiere


Yarın Prison Break 4. sezona iki bölümlük açılışı ile merhaba diyecek. Tabi biz Salı günü izleyebileceğiz.

21 Ağustos 2008 Perşembe

Yolcu 2 & Staj


Siyah Beyaz Avrupa'ya kaçtı. Sony'li Juve forması ile İtalya'da dolaşacak sonra Hollanda'da Abn Amro'lu Ajax formasını giyecek. Paris'de bu sefer modern takılayım diye Kezman forması alacak. Atkıları bekliyoruz kendisinden.

Bianconeri formaları giyerken bendeniz Kartal-Kadıköy Metro inşaatında baretimi ve çizmelerimi giyip staj yapıcam. Staj yüzünden bende yavaşlarım muhtemelen. Artık Zanzi'nin sırası geldi.

Yolcu!


Ben kaçar... 10 gün yokum buralarda. İstanbul size emanet. Atina-Roma-Floransa-Paris-Amsterdam; bakalım el memleketi nasılmış...


Ortak buralar sana emanet; Zanzi ben yokken yazacağına söz verdin; sözünde dur...

20 Ağustos 2008 Çarşamba

NTV Fantezi Futbol


Ntvspor'da fantezi futbol başlıyor. Geçen seneki gibi Carlos 8, Alex 10 milyon Euro değil. Fiyatları daha makul yapmışlar, daha çok, iyi oyuncu alınabiliyor. Bu yönüyle güzel olmuş...


Ancak puanlama hala eskisi gibi; UEFA'nın sitesine bakıp biraz değiştirseler iyi olurmuş. Transferler konusu da pek hoşuma gitmiyor. Her hafta takımı full değiştirebiliyorsun, bu yönüyle kötü bence. Ama n'apalım yerli malı; daha iyisi çıkana kadar en iyisi bu...




Vakıfbank

Vakıfbank... Ülkenin Ziraat ile birlikte en komik bankası. Ziraat ve Vakıfbank'tan hesap detayı almam lazım. Sabah erken kalkıp arkadaşla bankanın yolunu tuttuk...
Ziraat'te Key ödemeleri yüzünden bir sürü sıra bekledik; ardından "Kartı hangi şubeden aldıysanız hesap detayını da oradan alabilirsiniz" dediler... Nasıl yani? kartı Gaziantep'ten alsak, detay için Antep'e mi gideceğiz? desem. Cevap çok net olurdu "evet".

Geç dedim.. Vakıfbank'a gittik. ATM'den almaya çalıştık ama maalesef yoğun tasarruf tedbirleri sebebiyle Vakıfbank'ta ATM'lerde kağıt yok; yani doğal olarak hesap detayı da yok. Siz biliyor musunuz bu kağıtlar için kaç ağaç kesiliyor(!)... Ne yani kağıt kullanmayalım mı ağaç kesiliyor diye...Çivi yazısına mı dönelim; ceylan derisine mi yazalım...Para da kağıttan yapılıyor; onu da mı terk edelim, bozukluklarla mı idare edelim; takas usulüne mi dönelim?

Şube'ye gittik... Detay verebiliyorlarmış..Çok şaşırdık. Ancak dedi bayan...Dedim dur bakalım ne çıkacak altından.. Kağıt başına 2 YTL. Yuhhh.. Harbiden yuhhh...N'apalım olur dedik.. Ama olmadı, kızcağız hesabı görememiş. Kız çok özür diledi; hatta bir ara biz teselli edecektik onu; "olur yaa, takma kafana, çok sorun değil." diye. Sonuç : Alamadık!

Sheva Dönüyor mu?


Sheva yarın Milano'ya dönüyor. Marco Gori imzalı bir haber. O kim diyebilirsiniz. Sadece transferin yalan çıkma ihtimaline karşı hedef göstermek amacıyla ifşa ettim dayıyı. Berlusconi kazandı, Sheva yarın ya da Cuma İtalya yolcusu demiş. Dönerse Milan için büyük transfer olur. İşin parasında değilim. Milan zaten büyük kar etti transferden; asıl olan Milan'ın forvet alması ve güçlenmesi. İngiltere'de hiçbir şey yapmasa da Shevchenko, Shevchenko'dur...
Ancelotti henüz resmi birşeyin olmadığını Sheva'nın hala Chelsea'nin oyuncusu olduğunu söylemiş. Bakalım neler olacak Londra-Milano hattında...

19 Ağustos 2008 Salı

Milli(!) Takım


Nasıl başladı? Kim başlattı bu furyayı bilmiyorum. Futbolda epeydir aşinaydık bu tabloya ama şimdi diğer spor dallarında da karşımıza çıkmaya başladı. Çoğu ülkede epeydir vardı ama biz pek alışık değildik bu duruma.

Önce futbolda başladı. Ben beni bildim bileli Fransa milli takımının hemen hemen hepsi Afrika kökenlidir. Vieiralar, Zidanelar, Djorkaefler; Hollanda'da Davidsler, Seedorflar, Riijkardlar; Almanya'da Kuranyiler, Kloseler, Asamoahlar ve daha fazlası...


Milli takımda önlibero krizi yaşanınca Aurelio neden olmasın dendi ve gidişata biz de uyduk. Kapı aralanınca devamı gelirmiş... Nobre, Rafael gibi daha bir çok oyuncuya Milli takımda oynama fırsatı doğdu. Eşeğin kulağına su kaçtı bir kere...

Kimileri karşı çıktı kimileri sahip çıktı. Dünya böyle yapıyor neden biz yapmıyoruz dendi; diğer taraf milli ruh dedi vs. Türkleştirme akımı futboldan sonra diğer sporlara da sıçradı. Olimpiyat kafilesinde 11 tane Türkleştirilmiş yabancı var...

Atletizm

Elvan Abeylegesse (Hewan Abeye): 5 bin ve 10 metrede yarışacak olan atlet Etiyopya asıllı. 1999 yılında Türkiye'ye geldi ve Türk vatandaşı oldu.

Svetlana Sudak: Belarus asıllı sporcu, çekiç atmada Türkiye'yi temsil edecek.

Selim Bayrak (Shimelis Gırma Legesee): Etiyopya asıllı sporcu 5 ve 10 bin metrede ay-yıldızlı formayla yarışacak.

Melis Karin Mey (Karin Mey): Güney Afrikalı atlet uzun atlamada mücadele edecek.

Alemitu Çolakoğlu (Alemitu Bekele Degfa): Etiyopya asıllı atlet 5 bin metrede yarışacak.

Yüzme:

Serkan Atasay (Sergiy Sergeyev),
Deniz Nazar (Dmytro Nazarenko),

Demir Atasoy (Dmytro Cherkasov)

Güreş:

Ramazan Şahin (Ramazan İrbayhanov): Rusya'ya bağlı Dağıstan Özerk Cumhuriyeti'nden gelen güreşçi serbest stil 66 kiloda güreşecek.

Masa tenisi

Melek Hu (Hou Mei Ling): Çin asıllı sporcu Türkiye'yi bayanlar masa tenisinde temsil edecek. Cem Zeng (Len Zeng): Erkekler masa tenisinde olimpiyatlara katılacak olan bir başka Çin asıllı sporcu.




Nedir bu? Melek Hu nedir? Melis Karin Mey nedir? Ben milli takımın gerçekten milli takım olması taraftarıyım. Adının gerçek manasını taşısın isterim. Eğer sporu Milli takım bazına döküyorsan; rekabeti milli takım boyutlarına taşıyorsan bu gerçekten milli olmalı...
Bunu sadece Türkiye için demiyorum; Türkiye bunu yeni yeni yapmaya başladı. Bu olay çok uzun süredir olan birşey. Yani Sırbistan atletizmde başarılı olmak zorunda değil; tıpkı İngiltere'nin basketbolda başarılı olmak zorunda olmadığı gibi; tıpkı bizim teniste başarılı olmak zorunda olmadığımız gibi. E o zaman neden böyle Milli takımlar kulüp takımı havasına sokuluyor ki...


Eğer bir sporcu ülkesi dışında yetiştiyse ve çifte vatandaşlığı varsa, (Hamit Altıntop, Serdar Taşçı) her ikisini de seçebilsin; ama elbette ki kendi milliyetini seçmesi tercihimdir. Ancak profesyonel sporcu olduktan sonra başka ülkeye gidip o ülkenin milli takımında oynamasın. Eğer bu milli takımsa; buna izin verilmesin...


Bu konuda ülkelerini satmayarak Fildişi Sahilleri gibi bir ülkeyi Dünya'ya tanıtan başta Didier Drogba olmak üzere Kalou, Zokora, Kone, Toure takdir edilmesi gereken sporcular... Bu oyuncuların bir çoğu Fransa milli takımında da oynayabilirdi ancak o zaman belkide adını hiç duymadığımız Fildişi Sahillerini hala bilmiyor olacaktık...

Kaptan Roy Keane Vieira'ya ne güzel demiş: "Sen adam olsaydın kendi ülkenin milli takımında oynardın."

Senna Fener'e Gelir mi?


Kezman'ın PSG ile anlaşmasının ardından Türk basını Senna transferine hız verdi. Fotomaç ve Fotospor zaten her gün bir kaç cümle yazıyordu Senna ile ilgili. Özellikle Aragones'in milli takımdan öğrencisi olmasının avantajlarını kullanıyorlardı. Her gün gerek Senna'nun ağzından gerek menejerinin ağzından bir sürü şey yazılıp çizildi...

Dün yabancı bir sitede rastladım Senna ile ilgili bir habere. Fenerbahçe'nin Senna ile anlaştığını yazmıştı; sonra kaynağa baktım. Medyaspor... Geç dedim...

Bugün gazetelerde yine boy boy Senna fotoğrafları, transfer yazıları; hiçbirinde kaynak yok. Fanatik menejeri Oliveira imzaladı demiş. Senna'nın menejeri Juan Figer...

İspanyol gazetelerine baktım; Marca'da Fenerbahçe'nin transferde ısrar ettiği yazıyor. As ve El Mundo'da Senna'nın 3 gün önce verdiği demeci var: "Futbolu Villarreal'de bırakmak istiyorum". Acaba Türk basını çok gizli bir bilgi buldu da Dünya basını'na çalım mı attı? Yoksa bu da her zamanki Ronaldinho, Eto'o haberlerinden birisi mi? Beraber göreceğiz...

18 Ağustos 2008 Pazartesi

Branislav Ivanoviç #2


Yılan hikayesine dönen bir transfer daha. Ronaldo'nunki kadar ön planda değil elbette ancak tıpkı Ronaldo transferi gibi Ivanoviç'in Milan'a transferi her gün yeni bir boyut kazanıyor. Scolari'nin devre arasında gelen oyuncuya ihtiyaç duymaması, Milan'ın savunmaya ihtiyaç duyması transferin olasılığını güçlendiriyor ancak Londra ekibinin transferden zarar etmek istememesi, Ivanoviç'i satıp satmamakta henüz net bir karara varamaması ve Milan'ın paraya kıymaması transferi uzatıyor.

Ivanoviç'in menejeri oyuncunun Milan'da oynamak istediğini ve Milan'ın da bu transfere yakın ilgi gösterdiğini söylemiş. Artık Branislav'ın Milan'lı olması an meselesi...

Bir başka haber Kocaelispor'un Bassila ile ilgilendiğini yönünde. Energy Cottbus'un orta saha oyuncusunun Maccabi Tel Aviv'i reddettikten sonra Kocaelispor ile Grenoble arasında tercih yapacakmış. Hadi hayırlısı...

Seç-Beğen-Al...


Gazzetta dello Sport İtalya'da transferi mümkün oyuncu listesini çıkarmış.

Atalanta: Costinha, A.D'Agostino, Defendi.
Bologna: Adailton, Carrus, Confalone, Paonessa.
Cagliari: Bizera, Cotza.
Catania: Antenucci, Polito, Terlizzi, Edusei, G.Colucci, Plasmati, Sottil, Millesi.
Chievo: Gasparetto, Bogdani.
Fiorentina: Papa Waigo.
Genoa: Botta.
Inter Milan: Stankovic, Suazo.
Juventus: Tiago.
Lazio: Baronio, Mutarelli, G.Stendardo, Belleri, S.Inzaghi.
Lecce: Cottafava, Agnelli, Vascak.
AC Milan: -
Napoli: Domizzi, Savini.
Palermo: Bresciano, Ciaramitaro, L.Di Matteo.
Reggina: Aronica, Ceravolo, Cosenza, Joelson, Missiroli, Montiel, Puggioni, Tognozzi.
AS Roma: Andreolli, Alvarez.
Sampdoria: -
Siena: Albanese, Bartolucci.
Torino: Abbruscato, Barone, Di Michele, Vailatti.
Udinese: Siqueira, Boudianski.

Tiago büyük ölçüde Premier Lig yolunu tutacak gibi. Stankoviç, Suazo, Stendardo, Di Michele ekmeği yenebilecek oyuncular. Transfer sezonunun son günlerine doğru zararına satışlar başlayabilir...

Yeni Transfer


Laporta:
Now that we have played the first match of the champions league qualifying round, I can finally present you who deep down has always been the "transfer" we wanted: Samuel Eto'o!!!

Eto'o:
Deep down indeed, but really, really, really deep down

17 Ağustos 2008 Pazar

Berlusconi & Ancelotti & Marquez ?


Ancelotti'nin ne düşündüğünü çok merak ediyorum. Öncesinde, merakım düşünüp düşünmediği yönünde. Hazırlık maçları gösterdi ki Milan bu sene şampiyonluğa oynayamaz. Hucüm hattı yok. Hadi Pato ve Ronaldinho dönünce iyi olacak ama Kaka-Pato- Ronaldinho...Gerisi yok.

Savunma hattına bakarsak o da zayıf. Neyse ki sonunda Ancelotti de farkına varabilmiş savunmamızı güçlendireceğiz açıklaması yapmış. Tamam güzel de verdiği örnek hayal kırıklığı. Keşke farketmeseydi dedirten cinsten. Rafael Marquez. Marquez'in kalitesi ve deneyiminden yararlanmak istiyormuş. Yok ki yararlanasın...

Marquez, ne Milan ne Barça kalitesinde. Oynayacağı en iyi takım Espanyol ve onun ayarında bir takımdır. Barça gördü, yerine adam aldı. Milan onun bunun süprüntüsünü toplayarak mı başarılı olacak...

Romen Sebrle (Spor Paketi)


Haberi FHM dergisinin Ağustos sayısında okudum. Wall Street Journal uzmanları (ne uzmanlarıysa) bir araya getirerek Dünya'nın en büyük aktif sporcusunu seçmiş.

Bazen biz de tartışırız kim büyük sporcu diye? Ronaldo, LeBron, Woods, Nadal hep karşılaştırılır. Kıstasımız yoktur. İlkokulda olsak öğretmen elma ile armut karşılaştırılmaz derdi; biz de susardık ama içimizde ukte kalırdı o karşılaştırma.

Sonunda Wall Street karşılaştırmış. Allah razı olsun onlardan. "Galaksiler arası olimpiyatlar düzenlenecek olsa, dünyadan gönderilecek ilk erkek sporcu kim olurdu?". E soru güzel olmuş. Karşılaştırma sebebi bulunmuş. Jüri, finale kalan 79 sporcuyu, hız, refleks, dayanıklılık, koordinasyon, kuvvet, geçmiş başarıları, vücudu, bulunduğu alandaki rekabet düzeyi gibi kriterlerle değerlenmiş. Sonuç hiçbirimizi haklı çıkarmamış.

Şampiyon dekatlon dünya rekortmeni Roman Sebrle olmuş. Mübarek, Kemal Sunal'ın (sanırım) "Orta direk Şaban" filmindeki Erkan karakteri. Herşeyin şampiyonu...
Neden Roman Sebrle?

Çünkü o, Shaquille O'Neal'ın üzerinden atlayarak geçebiliyor, 7 kiloluk bir gülleyi 16 metrelik yatın bir ucundan fırlatıp diğer ucundan denize ulaştırabiliyor, iki şeritli bir otoyolun üzerinden zıplayarak karşıdan karşıya geçebiliyor. Sabre aynı zamanda NFL'de (Amerikan Futbol Ligi) bir defans oyuncusunun süratine, NBA'de bir forvetin sıçrama kabiliyetine sahip. Şu anki unvanı ise, son dekatlon Olimpiyat Şampiyonu... Yetmez mi?
Bence yeter...

16 Ağustos 2008 Cumartesi

Del Piero Juventus'tur...


Avusturya ile oynanacak hazırlık maçı öncesi Lippi'nin 20 kişilik kadrosu:

Goalkeepers: Amelia, Buffon
Defenders: Barzagli, Bonera, Cassetti, Chiellini, Dossena, Grosso, Zambrotta
Midfielders: Aquilani, Camoranesi, De Rossi, Gattuso, Palombo, Perrotta, Pirlo
Forwards: Del Piero, Di Natale, Gilardino, Iaquinta.


Yeni hoca Lippi ile Massimiliano Nerozzi uzun bir röportaj yapmış. Lippi A'dan Z'ye herşeyi yanıtlamış.

Röportaj elbette ki 4 yıl önceki kadroyla şimdiki arasında ne fark var ile başlamış.Lippi'nin cevap çok keskin olmuş. "Şampiyonada hayal kırıklığı yaşamış bir takım aldım, onları tekrar Dünya Şampiyonu formatına sokacağım."

Kadronun değişeceğini ve 6-8 yeni oyuncunun kadroya dahil olacağını söylemiş. Giovinco Montolivo, Acquafresca ve Motta'dan bahsetmiş. Balotelli sorusuna da; "18-40 yaş arası herkes milli takımda oynayabilir" cevabını vermiş.

2004'te "En aç takım şampiyon olacaktır." sözünün hatırlatılması ve takımınız bu kupayı 2 yıl önce kazandı; bir sonraki turnuvada hala aç olacaklar mı? sorusuna da..."Onlar sadece yetenekli değil aynı zamanda zekiler; bu kupanın nasıl kazanılacağını bilirler" cevabını vermiş.

Röportajın sonunda konu elbette Juve'ye gelmiş. Juve'nin azimli bir takım olduğunu Şampiyonlar Ligi'ne ait bir takım olduğunu söylemiş. Kadroya dahil ettiği Iaquinta için faydalı tanımlaması yaparken Del Piero için. "DelPiero Juventus'tur" demiş ve kadroya daha fazla Juve'li alacağını söylemiş.

Ropörtajı bir kenara bırakıp; Lippi'nin ağzında purosu Delpiero Juventus'tur dediğini duymak isterdim...

Eto'o uzattı


L'Equipe'e göre Eto'o ve Barça kontrat konusunda anlaşmışlar ve 2010 da bitecek oyuncunun kontratını 2012'ye kadar uzatmışlar. Yıllık ücretide 7.5'tan 9 milyon Euro'ya arttırmışlar.

Bundan sonra Eto'o kontratı bitene kadar bir yere gitmez.

Fantasy Premier League Picks

Fantasy Premier League

GK: Van Der Sar - Schwarzer

DF: Evra - Gallas - Clichy - Figueroa - Hunt

MF: Elano - Bentley - Modric - Downing - De Ridder

FW: Santa Cruz - Tevez (c) - Bent

Bugün 13'e kadar kadronuzu kurun yada değiştirin. Gerçi 1 saat kala söylemekte ayıp oldu biraz.

There is only one dumb team in London


Berbatov Manchester'a gitti gibi. Kadrosunu bukadar geliştiren Spurs'un en iyi oyuncusunu satmasına anlam veremiyorum. Yerine almayı düşündükleri Arshavin'in ise Berbatov'un yerini dolduramayacağı aşikar ki zaten tarzlarıda çok farklı.

Sanırım 1 ay önce Ramos'un bir açıklamasını okumuştum Ferguson ile alakalı. Real'in Ronaldo'nun peşini bırakmaması yüzünden çıldıran Ferguson'un Berbatov konusunda ise Real'den farksız şekilde davranması sonucu "Hipokrat" demişti Ferguson'a. Güzel demiş ama 1 ay sonra neden çark etmiş anlamıyorum.

Barcelona Altyapısı

Barca her sene altyapıdan müthiş oyuncular çıkarıyor. Şimdiye kadar çıkan oyunculara bakınca insanın nefesi kesiliyor;

Xavi
Iniesta
Puyol
Fabregas
Gerard Piquet
Sergio Garcia
G. Dos Santos

Messi
Bojan

Bu sene veya gelecek sene çıkabilecek oyuncuları da yazalım ki görünce yabancılık çekmeyin.

Jonathan Dos Santos (öteki dos santos'un kardeşi)
Jeffren
Gay Assulin (Bu adam çok iyi olacak deniyor)
Pedro (CL eleme maçında oynadı zaten, sağlam bir topçu)
Marc Crosas ( Celtic'e gitti bu)

90'ların ünlü klişelerinden biridir "Altyapıya Ajax modeli getirdik" lafı. Artık Ajax'ın yerini Barça aldı.

15 Ağustos 2008 Cuma

Körfez


Körfez bu ligde kalıcı olacağa benziyor; zira yaptıkları transferlerle büyük oynadıklarını ve bu ligde üst sıralara oynayacaklarını şimdiden belli ettiler. Lig A'dan şampiyon olarak çıkan Yeşil-Siyahlılar zamanında büyük takımlarda top koşturmuş kariyerli oyuncuları alarak tecrübeli ve kaliteli bir takım kurdu.

Kaleye Milli kaleci Serdar'ı alarak transfer sezonunun başında dikkatleri üzerine çekti; ardından yaptığı ve yapamadığı transferlerle gündemde kalmayı başardı. Hücum hattına Nenad Jestroviç gibi kendini ispatlamış bir oyuncu aldı; Nenad, Körfez'e gol sıkıntısı çektirmez. Hele hele Serhat Akın da geldikten sonra gol, Kocaeli için sorun olmaz...

Tolga Seyhan savunmayı toparlayabilecek bir adam; tecrübesi ve yeteneğiyle Kocaelispor için biçilmiş kaftan (bu ne demekse!). Kızılyıldız'dan aldıkları Andjelkoviç ve Tutoriç' in kötü çıkacaklarını düşünmüyorum...

Diğer transferleri Musa Büyük, Musa Kuş, Özgür Bayer, Murat Bölükbaş ve Cesar Moreira ise Süper Lig tecrübesi olan oyuncular...

Bir de yapamadıkları transferler var elbette; Edgar Davids mi David Edgar mı? Buna kimse karar veremedi. Sonra Davids cuma geliyor denildi; taraftar İstanbul'un yolunu tuttu ama ne gelen vardı ne de giden... Yönetim sakat olduğu için almadık dedi ama kimse yemedi tabi.. Kluivert konusu ise açıldığı gibi kapandı...

Sen insan mısın?


Dimitar Berbatov


Manu, Real belasından kurtulduktan sonra kendi işine bakmaya fırsat buldu. Fergie'nin ısrarlı forvet arayışları İngiltere basınına göre sonuçlanmak üzere. Daily Mail, Berbatov'un Kırmızı Şeytanlar için sağlık kontrolünden geçmek üzere Manchester'da olduğunu yazmış. Haber ne denli doğrudur bilinmez ama bugün olmazsa yarın Dimitar'ın Manchester yolunu tutacağını kestirmek zor değil; zira Juande Ramos'un "Berbatov'un gidişi bizi zayıflatmaz" açıklaması bunu doğruluyor.

Sir, kesinleşmeden herhangi bir açıklama yapmam deyip konuşmaktan kaçınmış. Spurs de Berbatov'un boşluğunu doldurma işlemlerine hız vermiş. Arshavin'in menejeri bonservis konusunda indirime gidileceğini; ancak bu indirimin ne kadar olacağına başkanın karar vereceğini söylemiş. Ramos'un tek gözdesi Arshavin değil elbette, Pavlyuchenko ve Santa Cruz da var listede. Santa Cruz'un adı anılmaya başlar başlamaz Ince'den jet yanıt geldi: "Oyuncumuz satılık değildir". Santa Cruz transferi Spurs için zor ama Rusların Londra biletleri ceplerindedir...

Bu transferlerin gerçekleşmesi durumunda, Manu'nun hucum hattı çok güçlenecektir. Uzun boylu santrfor Manu'yu hava toplarında da hakim kılacaktır. En büyük sıkıntı ileri üçlüden kimin yedek külübesinde kalacağı olacaktır. Sir, bunların hepsini ve daha fazlasını düşünmüştür...

Spurs bu sene yaptığı transferlerle taraftarını mutlu etmiş ve son dönemlerin en iyi kadrolarından birini kurmuştu ancak hal böyleyken Berbatov'un satılması taraftarı çıldırtabilir. Yerine adı geçen oyuncular Berbatov'dan iyi değil. Özellikle her iki Rus oyuncunun da sert oynayan Premier Lig defanslarının arasında ne yapabilecekleri soru işareti...

Yakında başlayan diziler

Yeni sezona yaklaşırken dizilerin de yeni sezon açılışlarına yaklaşıyoruz. Bazı dizilerin yeni sezon açılış tarihleri:

Gossip Girl : 1 Eylül (2.sezon, 1. sezonu cnbce 7 Eylül'de başlatıcak sanırım)
Prison Break: 1 Eylül (4. sezon)
Entourage: 7 Eylül (5. sezon)
Smallville: 18 Eylül (8. sezon)
Heroes: 22 Eylül (3. sezon)
How I Met Your Mother: 22 Eylül (4. sezon)
Chuck: 29 Eylül (2. sezon)

14 Ağustos 2008 Perşembe

Boynuz-Kulak



Nedir bu abilerin kardeşlerden çektikleri mi desek; boynuz kulağı geçermiş mi desek...Ne dersek diyelim gerçek olan Rumların Yunanlılara 2 gündür işkence çektirdikleri. Dün Anorthosis, Şampiyonlar Ligi ön elemesinde Olympiakos'a 3 yolladı; bugün de Omonia UEFA kupası 2. eleme turunda AEK'i deplasmanda 1-0 la geçti...

Ülke takımlarının kadrolarına göz attım, Portekizli oyuncuların fazlalığı dikkat çekiyor. Nerden esti bilmiyorum ama Kıbrıs'ta bir Portekiz rüzgarı esiyor. Doğal olarak Balkan ülkelerinden gelen oyuncular da büyük bir çoğunluk oluştururken; Brezilyalı oyuncunun az olması dikkatimi çekti. Normalde futbolu gelişmekte olan hemen hemen her ülkede yabancı oyuncuların çoğunluğunu Brezilyalılar oluşturur; ancak Rumlar tercihlerini Portekizden yana kullanmış görünüyor.

Küçük kardeşler futbolu öğrenmeye başlamış; ilk maçlarda abilerine ders verdiler. İkinci maçlarda abiler gelip; "Tamam güzel, oynadık, eğlendik ama bu işin şakası yok; haydi evlere" diyebilir.


Acaba bir gün Azerbaycan takımları da bizim takımları yener mi? Sorunun cevabı bu haftasonu yanıtını bulacak. Beşiktaş Oktay'ın jübile maçında Hazar Lenkeran ile karşılaşıyor. Azerbeycan futbolunun geleceği açısından Azerbeycan takımını eleştirel bir gözle izleyeceğim...

Yahu banane Azerbeycan futbolundan. Gider, sidikli bir kız yüzünden yıllarca izleyemediğim Oktay'ı son bir kez izler; dönerim...

2-2



Steaua Bucharest.. Bir balkan takımından hele hele de Rumen ve Yunan takımından her zaman çekineceksin. Temkinli oynayacaksın. Yıldızı yokmuş, iyi oyuncularını satmış demeyecek, savunmayı sağlama alıp maça başlayacaksın... Ama Skibbe gibi değil...

4 tane stoper bir anda oynamaz. Mecbur kalınmadıkça, Emre Güngör, Emre Aşık, Servet, Meira hep beraber hurraaa sahaya çıkmaz. Kalede Aykut oynamalı mı? Soruların cevabını dün verdi Aykut. "Ben yedek kaleciyim hoca; bana çok güven olmaz".

Savunmaya geldiğimizde; Emre'den sağ bek olmaz. En Sabri'nin leşi daha iyi oynar orda. Beşiktaş İbrahim Toraman'dan sağ bek denerken aynı hatayı Galatasaray da yapmaya başladı. Türk takımları (Fenerbahçe hariç) neden hala bek oyuncusunun iyi bir hücüm oyuncusu olduğunun farkına varamadı anlamıyorum. Sağda stoper mantığında sadece defans yapan adamı neden ısrarla oynatırlar ki? Sağ bek deyince Dani Alves, Maicon, Sergio Ramos gelir akla; bunların hepsi hücum yönü çok güçlü oyuncular, tıpkı Evra, Abidal, Ashley Cole gibi.


Orta sahada Ayhan dururken Meira neden? Ne yaptı Meira? Madem çift önlibero oynayacaksın koy Ayhan'ı oraya. Arda takımın yıldızıydı. Galatasaray'ın bu sezon Arda'yı elinde tutması en büyük transferdir. Canaydın olsa yılın transferini yaptık Arda'yı elde tuttuk derdi. Hasan Şaş hakkında söylenecek tek cümle: "Hasan Şaş diye birisi yok". Hakem Galatasaray'a deplasman takımı muamelesi yaptı ama Lincoln'de yerden kalkmadı. Nonda elinden gelenin en iyisini yaptı.

Lacatus'un talebeleri tam bir takım oyunu oynuyor. Hucum varyasyonları çok iyi. Orta sahada çok iyi pas yapıp çok iyi hucüma çıkıyorlar.

Romanya'da maç ortada. Eski başbakanlarımızdan Mesut Yılmaz'ın oğlunun dediği gibi, "Ya Steaua kazanır ya Galatasaray ya da maç berabere biter."


Fenerbahçe maçının tamamını izleyemedim; Galatasaray maçından fırsat kaldıkça izledim. Şokla başlayan maç Saracoğlu'na taşındı. Partizan'ın attığı 3. gol sayılsaydı maç dönmezdi. Fenerbahçe Serdar Kulbilge'yi çok arayacak. Aragones'in Guiza-Semih-Alex hattında işi zor. Semih'i kesemezsin adam atıyor, Guiza'yı kesemezsin; kesersen seni de keserler (17 milyon Euro), Alex'i kesemezsin; hücum yapamazsın. Hal böyle olunca Aurelio da olmayınca tek önlibero oynamak zorundasın, bu da Selçuk olursa; Avrupa'da hüsran ligde sıkıntı olur. Emre olursa; intihar olur. Yeni bir transfer olursa; belki olur.

Herşeye rağmen Fenerbahçe, Partizan'dan daha güçlü bir takım. Saracoğlu'nda Partizan'ın tur atlaması sürprizdir...

13 Ağustos 2008 Çarşamba

Thiago Neves & Thiago Silva


Thiago Neves; bugün Çin filelerine 2 gol yollarken İtalya'da gündemdeydi. Corriere dello Sport, İnter'in Neves'in peşinde olduğunu yazmış. İnter cephesinden net bir açıklama yok ama Neves Çin'de içini dökmüş...

"Bu Şampiyona bana kendimi deneme fırsatı verdi. Bugün Çin'e karşı yarın farklı bir takıma karşı kazanmak için oynuyoruz. Herkes benim artık Avrupa'da oynayabileceğimi görecektir. Bu bir sır değil; bazı kulüpler kulübümle temas halinde; İnter ve başka takımlar. Olimpiyat oyunlarını bitirdikten sonra anlaşmayı bekleyeceğim. Evet İnter'i beğeniyorum ve takdir ediyorum. İnter'in çalıştırıcısının Mourinho olması beni büyülüyor."

Neves ile Fiorentina ve Palermo da ilgileniyormuş. Neves, oyun tarzıyla Brezilya'nın Nedved'i olarak gösteriliyor; Neden Juve ilgilenmiyor ki?

Benzer açıklamaları Thiago Silva da yapmış; kaynak yine Corriere dello Sport; İtalyanlar Thiago'ları karıştırmadıysa ikisi de İnter,Mourinho diye yanıp tutuşuyor. Bunu da Milan alsın; onların ihtiyacı var, amaç iyi bir Serie A izlemek değil mi?

David Silva ve Jeffren Suárez

Valencia ve David Villa şartlarda anlaşmış ve Villa Valencia'da kalacak gibi gözüküyor. Tabi şartların getirdiği maddi zorunluluklar klübün üstüne iyice yük olacağından Silva'nın takımdan ayrılması büyük bir ihtimal olarak gözüküyor. Barcelona'nın 18+4 milyon Euro'luk teklifi var ve bu rakam 25'e kadar çıkabilirmiş.

Manchester United ve Liverpool'da ilgilenmiş Silva ile ama kendisi şöyle konuşmuş:
"I have no desire to play in England. My club know my decision and it will not change. If I leave Valencia, my dream will be to go to Barcelona. "




Valencia ise resimdeki Venezuella doğumlu Jeffren Suárez ile ilgileniyor. Kendisi Barcelona Atlètic'te oynuyor ve Silva pazarlıklarında adı da geçiyor. Jeffren ise bonservisi ile gitmek yerine kiralık gitmek istiyor ve Barcelona'da kalırsa genç takımda kalmak istemiyor. Josep Guardiola birinci takıma almayacak gibi. Artık son sözü genç takım hocası Luis Enrique verecek. Sevilla ve Getafe gibi La Liga ekiplerinin yanında 2. ligden Zaragoza, Levante, Tenerife ve Hércules'de Suárez ile ilgileniyor.Şimdilik tek resmi teklif Zaragoza'nın kiralık teklifi.

Fransa




Hayal kırıklığı Fransa'nın romantik patronu Domenech 20 Ağustosta İsveç ile oynayacakları hazırlık maçının aday kadrosunu açıkladı.


Goalkeepers: Mandanda (Marseille) and Lloris (Lyon).
Defenders: Boumsong (Lyon), Sagna and Gallas (Arsenal), Evra (Manchester United), Fanni (Rennes), Mexes (AS Roma), Clichy (Arsenal).
Midfielders: Flamini (AC Milan), L.Diarra (Portsmouth), Toulalan (Lyon), Malouda (Chelsea), Ben Arfa (Marseille), A. Diarra and Gourcuff (Bordeaux).
Forwards: Henry (Barcelona), Anelka (Chelsea), Benzema and Govou (Lyon).

Fanni, Ben Arfa ve Gourcuff kadroya giren yeni elemanlar. Frey'in kadroya alınmaması ise en büyük sürpriz olarak göze batıyor. Lloris için iyi şeyler söyleniyor. Gelecekte Fransa milli takımının kalesininin ona emanet edileceği söyleniyor. Vieira, Sagnol ve Ribery ise sakatlıkları sebebiyle aday kadroya çağrılmayan isimler.

Bu arada Fransa milli takımında Domenech'in yardımcılığına Boghossian'ın getirileceği konuşuluyor. Alain'in futbolculuğu sağlamdı ama hoca olarak da aynı başarıyı gösterip gösteremeyeceğini hep beraber göreceğiz..

12 Ağustos 2008 Salı

Robinho-Kezman


Robinho kaçmak için bahane bulmaya başlamış. AS gazetesinin haberine göre; yıllık ücretinde zam istemiş. Zam da öyle bir zam ki; yıllık ücret artışı görüşmeleri öncesi ne KESK, ne Kamu-Sen duysun ne de hükümet. Yıllık ücretinin 2.1 milyon Euro'dan 5 milyon Euroya çıkmasını talep etmiş. Nasıl yani? Neye dayanarak? Bunu haketmek için ne yaptığını sormak lazım Brezilyalıya. Calderon 3.5'tan fazla vermem demiş; haberin bu boyutları Fotospor hissi uyandırdı bende ama ben de AS'ın yalancısıyım. Chelsea'nin 6 milyon Euro teklif ettiği söyleniyor; iyi para...


Bu arada PSG'nin Kezman hayalleri suya düşmek üzere. Fenerbahçe değerinin (!) altında vermemek için diretirken, PSG'de kelepir bir fiyata kapayım diye kasıyor. İş böyle olunca olan Batman'a oluyor. Kezman, Le Parisien'e konuşmuş. "PSG forvet arayışları için başka bir çözüm bulmalı çünkü Fenerbahçe ile PSG'nin anlaşması çok zor. Bu durum beni hayal kırıklığına uğrattı." demiş ve Paris'te oynamak istediğini vurgulamış. PSG'nin Milan Baros için girişimlere başladığı yazıyor Goal.com'da. PSG başkasını bulur da peki ne olacak bu Batman'in hali?

11 Ağustos 2008 Pazartesi

Almanya-İtalya


Wolfsburg. Bu transfer sezonunda adını epeyce duyurdu; belli ki ciddi çalışıyorlar. İtalya'dan aldıkları iki savunmacı onları güçlendirecektir. Almanya'da Bayern olduğu müddetçe şampiyon olmaları zor tabi ama Şampiyonlar Ligi'nden çok uzak görünmüyorlar. Geçen sezonu 5. sırada tamamladılar, bu sene kadro itibariyle çok daha iyiler.

Kalesinde Benaglio var; şampiyona da izledik; kale zayıf. Savunmaya Zaccardo, Barzagli takviyeleri çok yerindeydi. Özellikle Barzagli daha üst düzey takımlarda oynayabilecek kapasitede. Ricardo Costa, Josue, Grafite, Marcelinho ve Misimovic diğer kalbur üstü oyuncuları. Almanlar, İtalyanlara iyi sardı. Kurtlar şimdi de Brienza'nın peşindeymiş. Franco, Wolfsburg için geçen yıl kiralık forma giydiği Reggina'yı satacak mı acaba?

Almanya-İtalya arasındaki transfer hattına değinmişken; Goal kaynaklı bir haberde Juve ile HSV'nin Nenad Kovacevic için kapıştığı yazılmış. Her ikisinin de ihtiyacı var. Transfer bedelinin 4.5 milyon Euro civarında olduğu söyleniyor. HSV'de Vaart'tan gelen sıcak para var, Juve bu konuda bir adım geride kalıp daha ucuzunu alma hesabı yapabilir; Xabi de yaptıkları gibi...

Van Bommel Neden Kaptan?


Van Bommel'in kaptanlığı Türkiye'de bile çok konuşuldu; Almanya ne durumdadır şimdi çok merak ediyorum. Dünya'nın en çirkef futbolcuları arasında gösterilen Bommel'e kaptanlık verildi, neden diye düşündüm, bir kaç sebebi olabilir...
1. Klinsmann kaptan seçimini yaparken, Van Bommel gelip, "Beni kaptan seçmezsen çirkeflik yaparım"
2. "Beni kaptan seçmezsen yeni kaptanı sallamam"
3. "Bak her dili konuşabiliyorum, istersen Toni'ye ver kaptanlığı ama Lahm ile nasıl anlaşacak, bunu hiç düşündün mü?"
4. "İstersen Ribery'e ver, sonra herkesi Müslüman yapsın, iyi düşün kaptan hristiyan olmalı, o da ben."
5. "Kaptan dediğin futbolu burada bırakmalı, istersen Bastian'a ver, yarın çeker gider; ama beni bu saatten sonra kimse almaz, ben buranın yolcusuyum."
6. "Sen farklısın dostum, şimdiye kadar kaptanlar hep Alman oldu, artık Alman olmamalı, hem Avrupa böylece Bayern'in Alman ırkçısı olmadığını görür."
7. "Kaptan dediğin, fizikli olur. Yaşı kemale ermiş olur. Savunmaya yakın orta saha da oynar."
8. "Yanlış yapanı döverim şüphen olmasın, ama bir başkası beni dövemez bunu bil."
9."Maçta sinirlerine hakim olamayabilirim; ama kaptanlık verirsen belki kaptanlığın verdiği olgun olma zorunluluğu hissiyle kendimi kontrol edebilirim."
10. "Maçta tartışmanın içinde yakalanırsam, hakeme ben kaptanım ayırmaya çalışıyorum deyip, karttan yırtabilirim."
Alın size 10 tane kapı gibi sebep, hadi siz Klinsmann'ın yerinde olun da kaptanlığı bir başkasına verin...






Bu arada Van Bommel, Ferhat Göçer'e çok benzemiyor mu? Biribirine bu kadar benzer iki insan; biri çirkef diğeri aşk adamı, enteresan...

Branislav Ivanovic



Chelsea, geçen sezon Lokomotif Moskova'ya 9 milyon Pound bayıldı İvanoviç için. Kim aldırdı bilmiyorum; transferde bir Smertin kokusu var. Abramovich'ten memleketine bir kıyak daha olmuştu. Rus, Avram'a sormamıştır bile. Scolari'nin gelişiyle birlikte kendini transfer listesinde buldu Sırp defans. Talipleri de sağlam. Önce Juve ilgilendi; Zebina yedek kulübesine dedim. Sonra Juve çekildi transferden bu kez Milano'nun kırmızı-siyahlıları ilgilenmeye başladı. Gerçi Milan için çok genç (!) ama Nesta'nın sakatlığı can sıkıyor. Ancelotti onu stopere düşünüyor olsa gerek...

Gazzetta Dello Sport'un haberine göre Galliali transferi sonuçlandırmak için Londra'ya uçmuş. Kiralama formülü üzerinde duruluyormuş. Zaten şu transfere 2 kuruş para harcasalar şaşardım. Berlusconi bu cimrilikle devam ederse şampiyonluğu unutsun...

Dün yazmıştım Manu gitsin bir forvet alsın diye. Fergie forvet alacaklarını açıklamış. İki alternatiflerinin olduğunu söylemiş. Berbatov ve Henry'i sormuşlar. İsim kesinleşmeden açıklama yapamam demiş. Berbatov gelsin derim. Fotospor, Berbatov'a Galatasaray forması bile giydirdi, Manu forması da giydirmez mi acaba?

Geçen hafta takımında ayrılan Ljungberg'e Lazio talip. Lazio başkanı Claudio Lotito, Freddie'ye sözleşme teklif ettiklerini açıklamış. Ülkesine dönmesindense Lazio'ya gitmesi iyi olur derim. En azından gözümüzün önünde olur...

10 Ağustos 2008 Pazar

Çikolata renkli Porstmouth


Portsmouth... Bugün Manu karşısına izledim, ne maçı beğendim; ne Manu'yu; ne de Pompey'i. Bizim adam Papa Bouba Diop'u izleme fırsatım oldu. Maç hakkında kısaca yazacak olursak; Manu yarından tezi yok bir forvet alsın; şöyle pivotundan olsun; top da sürebilsin; Berbatov olsun kısacası...Pompey ise Kaboul ile anlaşmış; tam Porstmouth'luk transfer...

Harry Redknapp neden bu kadar çok seviyor bu zencileri anlamış değilim. Zaten eskiden beri dikkatimi çekiyordu Porstmouth'un zenci ağırlıklı olduğu. Dünyada başka böyle Avrupa takımı var mı bilmiyorum. Primus, Lauren, Johnson, Diarra, Diop, Defoe, Distin, Pamarot, Utaka, Mvuemba, Campbell (belki James), Kanu, Christophe... Şimdi de bunlara Kaboul eklendi.. Bir itirazım yok; ırkçı falan değilim. Johnson, Diop,Defoe benim de çok sevdiğim oyunculardan. Ama neden? Kasten mi Afrika kökenli oyuncu tercih ediliyor; yoksa Pompey'e böylesi mi denk gelmiş. Çok merak ediyorum..

Bu arada Equipe'in haberine göre Liverpool Silva için 18 milyon pound önermiş. İyi mal iyi para, hatta Silva için az bile. Gelirse L'Pool için iyi transfer olur. Rafa'ya sorsanız Silva mı Barry mi? Cevap Barry olur...Vagner Love ise Everton'un takibindeymiş.. Ekürisi Jo orda, kendi de gelsin artık, yaş kemale ermeden kaçsın Rusya'dan...

Crosas Celtic ile anlaştı, büyük oyuncu olur diyordum ama Lyon kiralayıp almadıysa bir daha düşünmek gerekir; malum bu işin üstadı Lyon başkanı...

Milangaz


Milan değil Milangaz. Kale bu sefer Dida'nın. Takımda kaleci dahil 9 tane savunma adamı. İki hücum elemanının birisi Seedorf, birisi de 18'lik Paloschi. Pirlo'yu da hücum saysak en fazla 3 eder. Sonuç gol atamazsın. Gol yemezsen 0-0 biter. Berlusconi ve Ancelotti ne düşünüyor merak ediyorum. Kaka-Ronaldinho-Pato...Bütün yıl yükü çekecek isimler...

Ligue 1 başladı. İlk hafta Monaco -PSG. Eskiden olsa büyük maç derdik; şimdi isimleri büyük o kadar; o da geçmişin hatrına. Sonuç 1-0 Monaco kazanmış. Dikkatimi Sakho çekti.PSG ilk 11 oynatmış. İsmini not edin; büyük adam olacak.Sonuç; PSG için kötü bir başlangıç. Çok iddialı oldukları sezon iyi başlamadı. Ömer Üründül gibi "Hayırlısı Olsun" diyelim.

Rennes Marseille 4-4. Ben Arfa yeni formasıyla siftah yapmış. Maçı izlemek isterdim. Sonu muhteşem. 88 Mandanda kendi kalesine (Rennes), 89 Grandin (Marseille), 90 Cheyrou (Rennes). Muhteşem bir açılış olmuş...

Savio


Komşu transfer bombasını patlattı. Tabi kendi çapında bir bomba ama Kıbrıs'ı heyecanlandırmaya yetebilir. Madrid'in Galacticos döneminden kalma 34'lük yıldız Savio, Anorthosis ile anlaşmış. Bizim Anorthosis; adını ilk kez Trabzonspor ile eşleştiğinde duyduğumuz Anorthosis.
Futbolu yakından takip edenlerin bildiği üzere daha önce Mario Jardel de bu takıma gelmişti. Pek oynadığı söylenemez ama ismini gelen en ünlü oyuncular listesine yazdırdığı muhakkak. Savio; Famagusta'ya Kinkladze, Haxhi, Kiriakov ve Jardel'den sonra gelen en ünlü isim. Şampiyonlar ligi ön elemesinde rakipleri Olympiakos. Savio, takımının Maradona'sı olabilecek mi bakalım...

Hazır yazmışken Juve hakkında da iki haber düşeyim. Birisi Giovinco ile ilgili. Arsenal Gökhan İnler'den sonra şimdi de Juve'den Giovinco'yu istiyormuş. 7.5 milyon Euro önerildiği yazıyor. Bu fiyata bu oyuncu zor; Wenger'in haberi olsun..

İkinci haber bizi de ilgilendiriyor. Fenerbahçe Tiago ile ilgileniyormuş, bir kaç gün içinde görüşmeler başlayacakmış. Bence süper olur, böylece Juve, Tiago'dan kurtulmuş olur. Fenerbahçe için de fena transfer sayılmaz..

9 Ağustos 2008 Cumartesi

Çüşşşşş!!!!


Sabah, Hurriyet'in sitesinde en çok okunanlar bölümünde gördüm haberi. "Zico Ülkesine Döndü" başlığı ile verilmiş. Haberde fotoğraf var Zico ve yanında bir adam masada mikrofonlar; harbiden transfer tanıtımı gibi...

Hürriyet benim gözümde daha önceden sabıkalı olduğundan hemen Paranaense'nin web sayfasına baktım. İngilizce sayfaları sadece tanıtım için kullanılabiliyor, dolayısıyla Portekizce bilmiyorsan bir halt anlamıyorsun siteden. Sitedeki fotograflar transferin gerçekleştiğini doğrular nitelikte. Buraya kadar herşey normal...

Tabi ne yaptım? Doğal olarak Portekizce bilmiyorum, önce başlığı sonra bütün metini dayadım çeviri sitesine; az buçuk çeviriyor; en azından haberin ne hakkında olduğunu kavrayabilecek kadar anlayabiliyorsun...

Zico, yakın dostu Edinho Nazareth tarafından davet edilmiş; transfer konusu da açılmış elbette ve Zico kariyerine Avrupa'da devam etme arzusunda olduğunu yinelemiş.

Sen koskoca gazetesin bu benim gördüğüm ikinci sabun haber. Fotoğrafı görünce atla hemen değil mi? Koskoca haber merkezinde Portekizce bilen kişinin olup olmamasını bir kenara bıraktım; webden çevirip; İngilizce'den anlayan da yok değil mi? Bu mudur yayın anlayışın Hürriyet!

Bu, Hürriyet'in 2. kolpası (Yalan transfer haberlerini saymıyorum). Daha önce de Beşiktaş'ın Jan Schlaudraff'ı istediğini yazmıştı, ama nasıl?

Neymiş, Başkan Demirören Almanya'ya gitmiş, Bayern başkanı Franz Beckenbauer'den Jan Schlaudraff'ı istemiş. 2 yalan üst üste...

1) Bahsettiği görüşmenin olduğu akşam Franz Beckenbauer'i ben Avrupa Şampiyonası maçında gördüm. Ne iş? Demirören Almanya'ya gidip telefonla mı görüştü acaba..

2) Eğer Schlaudraff'ı isteyeceksen Bayern başkanı Franz Beckenbauer'den değil; Hannover başkanı Martin Kind'den isteyeceksin. Malum, Schlaudraff geçen sene ortasında Hannover'e transfer olmuştu...

Bakalım Zico haberi ne zaman çekilecek; ya da haber gerçek olana kadar beklenilip; sonra da "biz demiştik" mi denilecek...

Doksanlar.... #2


Orjinal adı "Moero! Top Striker" bizdeki adıyla Gol! yada sokaktaki adıyla Benjamin. Show TV'de yayınlanırdı.Tsubasa ile sürekli karıştırılır. Aslında Tsubasa'dan sonra Türkiye'de yayınlandıysada çoğu kişi Tsubasa'dan önce Benjamin vardı sanır. Görsel olarak Tsubasa kadar güzel değildi ancak senaryosu daha güzeldi bence.Yapımcıları Japonlar ancak Fransa'da yapıldığı için Fransız çizgi filmi olarak bilinir.

3 tane büyük oyuncu vardı; Benjamin,Eric ve Sezar. Efsane Akula,Magnum ve Füze vuruşlarıda bu çizgi filmden gelmedir. Benjamin o kadar çok sevilmiştiki nasıl küçükken top oynarken "ben ronaldoyum" falan diye herkes kendisine bir isim takıyorsa Benjamin'i izledikten sonra da "Ben Sezar'ım" der ve şut atarken "Magnum vuruşu" diye haykırırdık.

Uzun süredir bu çizgi filmi yayınlamıyorlar sanırım. Yeni nesil çocukları bu konularda çok şanssız.

Bu arada bir ara Tsubasa hakkında da birşeyler karalarız.

Serie A'da Transfer


Transfer sezonunun sonlarına yaklaşılırken Avrupa'da transferler ve dedikodular devam ediyor. Real Madrid Vaart'ın ardından bir de forvet oyuncusu arayışında, listedeki oyuncuları daha önceki postta vermiştim. Real, Robinho konusunda daha ılımlı olmaya başladı. Chelsea'nin ısrarla istediği oyuncu için kapılar açık. Chelsea, Brezilyalıyı her an kadrosuna katabilir. Chelsea'nin Robinho'yu alması AS Roma'ya yarayacak. Robinho'nun İngiliz ekibiyle anlaşması halinde Malouda'nın İtalya yolunu tutması bekleniyor. Real bir forvet alsa transferler domino taşı gibi tek tek gerçekleşecek...

Başkentte bu aralar hareketli günler yaşanıyor. İtalyanlar, Roma'nın Baptista için de sona yaklaştığını yazıyor. Baptista için Roma kasasından minimum 10 milyon Euro çıkacak gibi. Başkentliler, adı son günlerde Juve ile anılan Aquilani'yi ise gönderme niyetinde değiller.

Milano'da ise Bergomi, Lampard'ın alınamamasının ardından, İnter'in Diego gibi bir oyuncuya ihtiyacı olduğunu söylemiş. Quaresma konusunda ise İnter'in ısrarlı olmasına rağmen; Porto'nun tok satıcı olması işi zora sokuyor. Şimdi işin içine Ronaldo'yu alamayan Real'in de girmesi bekleniyor. Kral Ronaldo'dan sonra ikinci ıskayı kabullenmez...

Galatasaray için de Sionko yazılmış, kaynak nedir bilmiyorum ama Türk basını olması muhtemel...

Doksanlar.... #1


90'larda takip ettiğimiz dizilerden biriydi Full House, bizdeki adıyla Bizim Ev. Kanal D verirdi. 8 sezon sürmüş tabi şimdiki gibi interaktif bir ortam olmadığından biz kaç sezon izledik onu bilemiyorum.

Bob Saget yani dizideki adı ile Danny Tanner ailenin reisi sayılırdı. Eşinden ayrı olduğu için çocuklarına hem annelik hemde babalık yapıyordu. Yunan olan Jesse ve çok iyi taklit yapan Joey da ona yardım ederler daha doğrusu yardım etmeye çalışırlardı. Kızlardan ortanca olan çok sinir bir tipti. En küçüğü ise oldukça tatlıydı. Mary-Kate ve Ashley Olsen kardeşler bu karakteri ortaklaşa oynarlardı.

8 Ağustos 2008 Cuma

Pekin 2008


Pekin olimpiyatları resmen başladı, öyle onlarca fotoğraf koyacak değilim; çok görmek isteyen olursa resmi siteden bakabilir...

Açılış tek kelimeyle muhteşemdi...Bu olimpiyatlara İstanbul da adaydı; töreni izledikten sonra şunu dedim: "Çok şükür ki; olimpiyatları bize vermemişler."

Olimpiyatlar bize göre değil, ülkede sadece futbol konuşulurken biz elimize yüzümüze bulaştırırız, rezil oluruz. Atletizm, uzun atlama falan biz Türklerin umrunda olmaz. Sadece futbol maçları izlenir, bi iki kıro da kız kesmeye, piyasa yapmaya gider o kadar. Bir de neden herşey İstanbul'a ittirilir. Bunu başka bi postta yazarım..

Bu arada 2012 oyunları Londra'da, 2016 olimpiyatlarının yeri ise 2009'da kararlaştırılacak; 4 aday şehir var Chicago, Madrid, Rio ve Tokyo. Neyse ki İstanbul'un adaylığı reddedilmiş; 2020'ye kadar bu işte biz yokuz, sonrası Allah kerim..

Sinan Özkan


Metz, Manisaspor'dan Sinan Özkan'ı istiyormuş. Babacar Gueye'nin yerine en iyi aday olarak görmüşler. Sinan kimdir, nasıl oynuyor ben bilmiyordum. Haberi görünce şok oldum.Manisa'da bu kadar iyi oyuncu varken takım nasıl küme düşer. Uğur İnceman, Filip Holosko (Koray Avcı, Burak Yılmaz), Selçuk İnan, Borbiconi, Marques, Sezer, Nizamettin...

Fransa'da konuşulan tek Türk Sinan değil elbette. Mevlüt için PSV atakta. En kısa sürede transferi sona erdirmek istiyorlarmış...

7 Ağustos 2008 Perşembe

İşçi & Köylü Arshavin


Avrupa Şampiyonası'nda yıldızı parlayan ve bu sezon Avrupa'nın 3 büyük liginden birinde top koşturmasına kesin gözüyle bakılan Andrei Arshavin, Kulübü Zenith'in istediği yüksek bonservis nedeniyle önce Barça kapısından döndü şimdi de İngiltere hayali suya düşmek üzere.

Tottenham'ın istediği yıldız oyuncu; Zenith'e kendi dilinde cevap verme niyetinde. Menajeri Dennis Latcher Arshavin'e izin verilmemesi durumunda, oyuncusunun greve gideceğini söylemiş.

Biz bu duruma pek alışık değiliz; bizde pek yoktur öyle grevdir, boykottur. Söz konusu futbolcu Rus olunca iyi bilir böyle şeyleri. Yarın Tottenham'a geldiğinde Juande Ramos'u devirelim; devrim yapalım diye futbolcuları ayartırsa kimse şaşırmasın.

Bir de kendine köle benzetmesi yapmış. En son Ronaldo kendine köle demişti. Onunki biraz lüks köle olmuştu ama Arshavin'in bu durumu acıklı.

Arshavin için söylenecek son söz 2. Ekim Devrimi geç olabilir; malum transfer sezonu Eylülde bitiyor...

Geçelim B Planına


Ronaldo rüyasının bitmesinin ardından Real B planına geçti. 25 gün içinde kadroyu güçlendirmek adına herşeyi yapacağa benziyorlar. Schuster ilk 11 i güçlendirecek adamlarla transfere başlama hedefinde. Listenin başında Villa, Diego, Kaka, Huntelaar ve Benzema var. Kaka işi zor; Ronaldo 2 ay sürdüğüne göre Kaka'da nerden baksan 1.5 ay çeker. 25 gün Kaka için az; tabi Berlusconi paranın kokusunu alırsa 1 haftada da kapanabilir.

İlk hedef Villa.İspanyol için Tottenham da devrede; iş kızışırsa Kral basar parayı alır. Huntelaar'ı alırsa hücum hattı neredeyse tamamen portakal olacak.
Diego ve Benzema ise iyi oyuncular ancak Madrid halkının yüzünü güldürmeye yetmeyebilir. Calderon'u zor günler bekliyor...