24 Ocak 2009 Cumartesi

Değişen bir şey yok


2.yarının ilk maçı dedik, Yusuf Şimşek'i canlı izleyelim dedik tuttuk İnönü'nün yolunu...Denizli sistem değiştirdik 4-4-2 ye yakın oynayacağız dedi umutla bekledik...

İlk 11 ısınmaya çıktı hemşerimle sistemim nasıl olacağına, oyuncuların nasıl dizileceğine karar vermeye çalıştık. Ben, Denizli'nin 4-4-2 sözüne güvenerek Rüştü'nün önünde Ekrem-Toraman-Zapo-Üzülmez orta dörtlüde Serdar-Yusuf-Sivok-Tello ileri ikili de de Holosko-Nobre dedim. Büyük ölçüde tutturmuştum. Tahminimde Serdar sağ açık Tello sol açıktı ama tam tersi çıktı.

Ne mantıkla Tello sağda oynar sorusuna bulduğum cevap: Tello'nun savunma yönü Serdar'dan daha iyi olduğu için, Denizli, savunmacı Üzülmez'in önünde hücumcu Serdar'ı, savunması daha zayıf Ekrem'in önünde savunmaya yardım eden Tello'yu tercih etti.

İlk 20 dakika felaket 20-30 arası baskılı,30-90 arası yine kötü bir Beşiktaş izledik. Verdiğimiz paraya değdi mi? Hayır. Ama zaten izleyeceğimiz futbolun o paraya değmeyeceğini bildiğimizden bu konuda herhangi bir hayal kırıklığı yaşamadık...

Denizlispor gerçekten zayıf bir ekip. Bu takıma karşı bile bu kadar kötü oynuyorsak zor maçlarda ne yaparız bilmiyorum. Gerçi bu soruyu kendime ilk kez sormuyorum; daha önce de sordum ama bu nasıl bir Beşiktaştır ki zayıf ekibe karşı kötü oynarken daha iyi bir takıma karşı iyi oynayabiliyor...

Takımın bence en iyileri Ekrem-Toraman ve Nobre'ydi. Ekrem çok fazla olmasa da ileri çıkışlarında fena değildi. Orjinalinde savunma adamı olmadığı için savunma yönünü çok eleştirmek istemiyorum ama Toraman'ın da yardımlarıyla o bölgede sıkıntı çıkartmadı. Toraman bir diğer iyi isimdi. Zapo'nun küfrettiği her halinden belliydi. Zaten itiraz da etmedi. Zapo'yu severim ama bu hareketinden dolayı cezalandırılmalı. 10 kişi kalınca Beşiktaş iyice bocaladı. Gerek var mıydı? Yoktu tabi ki. Ama kendine güvensizlik hakimdi sahadaki 10 kişide...


Yusuf'un geldiğine sevinenlerdenim. Delgado hazır yokken ilk 11'de izleme fırsatı bulmamız güzel. Yusuf gerçekten iyi oynadı. Arada göze hitap eden çalımları da taraftarı ayağa kaldırdı. Çok fazla hata yapmadı. Ama hücuma çok çıkmıyor. Beşiktaş'ı takip edenler bilir, Delgado gibi değil de biraz Ricardinho gibi... Daha geride oynamayı seviyor... Delgado mu Yusuf mu oynasın sorusuna bu maçı baz alarak Delgado derim ama Yusuf'un da ilk maçı olduğu için kesin bir tavır sergileyemem. En verimli olacağı sistem de tek forvetli sistemde her ikisinin birden oynaması olacaktır...

Serdar Özkan'a bir türlü ısınamadım. Bu maç fena değildi ama 45 dakika kalabildi sahada. 2. yarıda yerine giren Cisse bildiğimiz Cisse'ydi. Tello çok koştu, çok yoruldu. Sağda savunmaya yardım etti, arada 10 numarasını giydi forvet arkasından daldı. Gücü yettiğince çalıştı garibim...

Nobre iyiydi, Holosko kötü. Slovak bu sene geçen seneki performansını aratıyor. Tuttuğum oyunculardandır ama Bobo geçen senenin kokusunu verirse, Holosko Denizli'nin yanında oturur. Son olarak Sivok için tek kelime iyiydi...

Denizli kısa ve seri toplarla çıkacağız demişti ama bunu takıma söylemeyi unutmuş. Rüştü bütün topları şişirdi. Savunma da öyle. 5-6 pas arka arkaya yapmadı takım. Kratochvil kendi kalesine atmasa maç 0-0 biterdi.

Ben güzel futbol isteyen birisi değilim, ben 3 puana bakan biriyim ama Denizli, 2 haftada bir benden gelecek 30, duruma göre 60 milyona ihtiyaç duyuyorsa, basın karşısında dediklerini takıma da desin. Özellikle her topu şişiren Rüştü'ye...

Hiç yorum yok: