Elano ile Galatasaray'dan önce Beşiktaş da ilgilenmişti. Galatasaray'ın Elano ile anlaştığı sezon Beşiktaş yöneticilerinin de Elano ile görüştükleri basına yansımıştı. Elano iyi futbolcudur, iki takımın da Elano ayarında, iyi bir oyuncuya ihtiyacı olabilir ve ikisi de ilgilenebilir. Anlayışla karşılarım bunu. Emana ile Galatasaray'ın hemen hemen her yıl adı gazete sayfalarını süsler. Emana ile zamanında Fenerbahçe de ilgilenmiştir, Beşiktaş da. Emana iyi futbolcudur ama her üçü için de çok elzem bir oyuncu değildir. Hadi bunu da kabul edelim.
Mohammed Kallon ile farklı dönemlerde Galatasaray'ın adı geçti, Beşiktaş da Sierra Leone'li oyuncu ile uzun süre ilgilendi. Koca dünyada forvet bir tek Kallon varmış gibi ikisi de farklı dönemlerde onunla ilgilendi. Gallardo, yaklaşık beş yıl boyunca düzenli olarak Galatasaray ile yazıldı çizildi. Bir oyuncu ile bir takım her sezon ilgileniyorsa o işin altında ben birşey ararım. Bugün Bursaspor forması giyen Insua, çok transfer sezonunda Galatasaray forması giymiştir. Kuranyi çok takımımız için eşini ikna etmeye çalışmıştır. Hadi hepsini anladım Sylvain Marchal denen, ne idüğü belli olmayan adam birkaç sezon üç büyüklerle anılmıştır. Adını bile zor hatırladığımız, hatta hiç izlemediğimiz bu adamı nasıl oluyor da bizim yöneticilerimiz babasının oğlu gibi tanıyor ve istiyor.
Acaba onlar mı istiyor? Hiç izlediler mi? Nasıl bir oyuncu olduğunu biliyorlar mı? Tabi ki hayır. Peki neden ilgileniyorlar? Menajer. Bugün Klose'nin adı Trabzonspor, Beşiktaş, Galatasaray ve Bursaspor için geçiyor. Koca dünyada bir tek Klose mi var? Yok tabi ki ama belli ki menajeri hepsine pazarlamaya çalışıyor.
Menajer vasıtasıyla oyuncu almak kötü değil ama tüm transfer stratejisini bunun üzerine kurmak kötü. Oyuncu izlemeyen, takip etmeyen, scouting'in olmadığı kulüplerimiz menajerlerin getirdiği oyuncuya evet demek zorunda kalıyor. Kimi zaman tutuyor ancak çoğu zaman hüsran. Oysa oyuncu izleyen bir ekibin olması kulüplerimizi bu konuda daha şanslı kılacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder