Aykut Kocaman'ın en büyük eksiği maç içinde oyuna müdahalesidir. Diğer taraftan en güçlü yanı da kafasındaki şablona uygun oyuncu bulabilmesidir. Aykut hoca geldiğinden beri 4-3-3 oynatmak istiyor ama eldeki Alex bunu hep erteliyor. Hoca'ya bu konuda çok da kızamıyorum, zira elinizde Alex varsa etinden sütünden faydalanmalısınız.
Bu bir klişe haline geldi ama "Alex seneye daha da az oynayacaktır". Kabul ediyorum fiziğiyle oynamayan bir adam ve fiziksel düşüşü onu çok etkilemeyecektir ancak yoğun maç temposunda, maç içindeki ağır tempoda ne kadar ayakta kalabileceği meçhul. Bunu da göz önüne alarak ve daha da önemlisi artık istenilen şablonda oynamak için yeni transfere ihtiyaç vardı.
Dirk Kuyt, bu bölge için biçilmiş kaftan. 4-3-3 sisteminin sağı için ideal oyuncu. 4-3-3'te muhtemel kanatlardan biri Stoch olacaktır. Merkez forvette Sow ve sağ tarafta da Kuyt oynayacaktır. Orta üçlüyü, bir savunmacı, bir box-to-box denilen iki cezasahası arasında oynayan, hem hücuma hem savunmaya destek veren adam ya da top kazanan adam, bir de daha hücumcu oyuncudan kurmak idealdir. Aykut Kocaman bu bölge için de transfer yapacaktır.
Gelelim Kuyt'a. Kuyt neden Fenerbahçe için ideal? Kuyt, 6 yıldır Liverpool forması giyiyor. Üstelik bu süre zarfında da ciddi sakatlık geçirmemesinin de avantajıyla her sene 30+ maça çıktı. Bu muazzam bir istatistik. Liverpool bu süre boyunca 3 hoca değiştirdi ve Hollandalı hepsinin sisteminde de yer buldu. Onu bu takımda vazgeçilmez kılan isim Rafa Benitez'dir. Rafa, Kuyt için "Mr.Durecell" tabirini kullanırdı. Sahada sonuna kadar savaşan ve maçı hiçbir zaman bırakmayan bir adam. Kuyt'ın en büyük artısı bu aslında. Müthiş bir takım oyuncusu ve çok çalışkan. Burada iki kritik nokta var. Birincisi o bölgede sürekli baskı yapacak ve bu baskı rakibin hem oyun kurmasını, hem de ileri çıkmasını zorlaştıracaktır. Diğer önemli nokta ise "Skora isyan eden oyuncu" olması. Bu psikolojik olarak çok önemli bir etkendir. Örneğin Beşiktaş'ta Ernst böyle bir oyuncudur. Maçın koptuğunun düşünüldüğü anda o savaşır, bu taraftarı da ateşler diğer oyuncuları da. Kuyt da bunu çok yapan bir oyuncudur. Bu bağlamda seyirciyle kaynaşması halinde Tuncay etkisi oluşturacaktır.
İşin teknik boyutuna gelirsek. Kuyt süper golcü değil. Eğer Aykut Hoca bambaşka bir sisteme adapte etmeye kalkmazsa bu topraklarda da golcü kimliğiyle ön planda olmayacaktır. Kanattan top taşıyan, içeri giren ve merkez forveti besleyen bir oyuncu. Çizgiye inip orta açtığı pek nadirdir, genelde içeri girmeyi tercih eder ya da daha geriden keser.
En büyük dezavantajı da, muhakkak yaşının ilerlemiş olması. Bu fiziksel olarak onu biraz olumsuz etkileyecektir. Bu bakımdan Alex'in tam tersi bir oyuncu. Tekniğinden çok fiziğini ve çalışkanlığını ön plana çıkarıyor.
Bir başka kritik nokta da takım savunması. Türkiye'ye gelen oyuncuların çoğu ikinci sezonunda performansını düşürür. Bunda bizim ülkemizdeki oyuna adapte olmaları da etkilidir. Biz durarak oynuyoruz. Özellikle İngilitere'de oyun çok hızlıdır ve tüm takım hareketlidir. Kuyt'tan tek başına ilerde basmasını beklemek anlamsız olur. Onunla birlikte takım da savunma yapmalı, aksi takdirde hem tek başına savunması bir anlam kazanmayacak, hem de motivasyonu düşecektir.
Maliyeti makul. En azından Fenerbahçe şartlarında makul. 1 milyon bonservis sembolik. Yıllık alacağı 2.5 milyon €, 32 yaşında ilk imzasını atan biri için fena rakam değil. Avrupa'nın büyük liglerinde Kuyt'a bu parayı Arap patronlar dışında kimse vermez. Fenerbahçe'nin takım için dengesini de çok bozmayacak bir oyuncu.
En önemli problem ise spikerlerin. Bu adamın adı nasıl okunacak ve ismi nasıl yazılacak? Kuyt'ın ismini okuma ve yazma şenlikleri yakında başlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder