31 Mart 2012 Cumartesi
Football Manager 2012 Oyuncu Listesi
30 Mart 2012 Cuma
İngiltere'de Hakem Hataları
29 Mart 2012 Perşembe
Man Utd Şampiyonluk Tişörtleri
28 Mart 2012 Çarşamba
Nike Chance
27 Mart 2012 Salı
EPL'de Şampiyonluk Yarışı / ManU & City
Bu sene İngiltere'de farklı bir şampiyonluk yarışı var. ManU son dönemlerde hep Arsenal ya da Chelsea ile kapıştı. 2000'lerin ortalarında Man City parayı bulunca atılım yaptı. Açıkçası bu kadar büyüyebileceklerine dahi imkan vermiyordum. Büyüdüler, özellikle bu yıl yaptıkları transferlerle çok sağlam bir kadroya kavuştular.
26 Mart 2012 Pazartesi
İBB 2-2 Beşiktaş / Öğrenilmiş Çaresizlik
1-1 biten ilk yarının ardından ikinci yarıya Beşiktaş hızlı başladı. Oyuncu değişikliği yoktu. Değişen sadece Burak'ın kramponlarıydı. Fernades bıraktığı yerden devam ediyordu. Simao'ya o pası verebilecek bir adam vardı sahada. Satranç oyuncusu gibiydi. Bir sonraki hamleyi gördü, ince gördü. Simao'nun pasını Pektemek gol yaptı.
Nefret Edilmeyen Adamlar
Rihanna Futbol Sahalarında
Şu kısa videoyu izledim. Pas yüzdesi Ekrem Dağ'dan daha kötü değil. Youtube'tan oyuncu izleyerek transfer yapan yöneticiler bunu da izlesin. Yabancı statüsünde oynayacak olması dezavantaj ama sözleşmesi dondurulduğunda konser verir; tanıtımlara, açılışlara katılır maliyetini telafi eder. Demirören bizim başkan olsa ciddi ciddi düşünürdü. Beşiktaş'ın reklamı için birebir, tüm dünya adımızı duyardı. İstiklal'de açtığı AVM'ye de onu götürürdü, CR7'ye kim bilir ne kadar para vermiştir. Yarın başka birşey açar yine faydalanır. Giderken tazminat ödemek zorunda kalabilirdi o ayrı, onu da kulübün kasasından öder. N'olcak?
21 Mart 2012 Çarşamba
Samba'ya muz
Irkçılığın en fazla görüldüğü yerlerden biri Rusya olmaya başladı. Daha önce Odemwingie, Roberto Carlos gibi isimler ırkçılığa maruz kalmıştı. Bu yolda son mağdur da devre arasında Rusya'nın Anzhi takımına giden Christopher Samba oldu. Afrika kökenli oyuncuya VIP'den muz fırlatıldı. Anzhi Başkanı Olga Smorodskaya "Birşey olmadı" açıklaması yaptı ama kayıtlar öyle demiyor. Rus kulübünün başı derde girer yakında. Girsin de...
20 Mart 2012 Salı
Bir Beşiktaş vardı... Çubuklu formalı...
19 Mart 2012 Pazartesi
Beşiktaş 4-1 Manisaspor / Çıkarma o formayı Fernandes
Problem?
Aradan biraz zaman geçti ama buraya da not düşelim. Son dönemlerde gördüğüm en iyi tribün organizasyonlarından biri. Tebrikler EsEs. Renk katıyorsunuz.
18 Mart 2012 Pazar
Luis Figo
Fenerbahçe'nin yerli stoper sıkıntısı
Şuanda Fenerbahçe'nin tek sıkıntısı stoper değil tabi ki ama yıllardır stoper mevkisinde denenen yerli seçeneklerin hiçbirinin tutmaması enteresan. 2004-2006 yılları arası vasatın üstü performans gösteren Önder Turacı dışında gelen bütün yerli stoperler hayal kırıklığı oldu. Büyük umutlarla alınan Servet Çetin Fenerbahçe'de bir türlü vasatın üstüne geçemedi ve gönderildi. Servet kadar beklenti oluşturmayan ve yedek olarak alınan Yasin Çakmak ve Bekir İrtegün ise ne zaman şans bulsalar hep bir handikap oluşturdular ve birçok kez büyük hatalar yaptılar. Serdar Kesimal yaşı ve potansiyeli ile Servet transferini hatırlatıyor. Muhtemelen o da en az Servet kadar (3 yıl) bu takımda kalacaktır ancak ilk sezon performansı pek iç açıcı değil.
İşin enteresan tarafı Fenerbahçe'nin bu süreç içinde yabancı stoperlerden yana hiç sıkıntı çekmemesi. Yani Fenerbahçe'de transferi yapan kişi yada komite stoperden anlamıyor diyemeyiz açıkcası. Lugano ve Yobo gibi üst düzey stoperlerin yanı sıra Luciano,Tomas ve Edu gibi hiç de fena olmayan stoperler getirdiler. Patlak çıkan tek isim Bilica idi.
Beşiktaş ve Galatasaray'da yerli stoper konusunda çok mükemmel değiller ancak Servet, Emre Güngör, Gökhan Zan, Egemen ve Ersan Gülüm gibi belli dönemlerde de olsa performans gösterebilmiş yerli stoperleri yakalayabildiler.
Yerli stoper konusu Türkiye'nin genel bir sorunu maalesef ama Fenerbahçe'nin bu konuda bu kadar şanssız olması da enteresan. Yerli kaleci konusundaki şansın bedeli sanırım stoperden çıkıyor...
16 Mart 2012 Cuma
Güle Güle Derek Fisher
Derek Fisher için ne diyebiliriz ki? Büyük anların en büyük topçusu... 2001 playofflarındaki inanılmaz üçlük performansı mı? 2005 Spurs serisinin 5. maçındaki 0.4 saniye kala maç kazandıran basketi atması mı? 2009 finallerinin 4. maçında maçı uzatmaya götürerek Lakers'ın uzatma sonunda seride 3-1 öne geçmesi mi? 2010 final serisinin 3. maçında son anlarında Ray Allen'ın kaçan şutu sonrası ribaundu alıp tüm sahayı geçerek inanılmaz bir turnike sonunda basket faul yaptırıp maçı koparması mı? Yine 2010 final serisinin 7. maçının son çeyreğinde skoru eşitleyen üçlüğü atıp 13 sayılık farkı tamamen eritmesini mi?
Mutlaka kaçırdığımız başka anlar vardır mutlaka. Evet kendisine çok da kızdık sahip olduğu defolar yüzünden ama onun yüreğine diyecek bir lafımız yok kesinlikle.
Video daki ilk sahnedeki yüz ifadesi inanılmaz...Nasıl bir hırs ve yüreğe sahip olduğunu çok net görebiliyorsunuz...Benim boğazım düğümlendi izlerken...
Güle Güle Da Fish, Ayarcı 0.4 , Sendikacı, Kaptan...
Beşiktaş 0-3 A.Madrid / Beşiktaş veda etti
Atletico Madrid'i tanıtım yazısı dahi yazmaya gerek yoktu. Her hafta maçları ülkemizde naklen yayınlanan bir takımdı. E bir de üzerine Arda Turan oradaydı. Falcao, Adrian, Tiago, Miranda, Filipe gibi oyuncuları da Avrupa futbolunu az çok takip eden herkesin aşina olduğu isimlerden sadece bir kaçıydı. Aslında tanınırlıkları bununla da sınırlı değildi. Jorge Mendes'in İspanya'daki müşterisiydi. Bir nevi kardeş yapılmıştı Beşiktaş'a.
Tur öncesi iki dengesiz takım ve gününde olan turu geçer diyordum. Beşiktaş, malumunuz istikrarsız. Hatta uzunca bir süredir istikrarsız. Atletico Madrid de çok farklı sayılmaz. Sezona bir çok transferle başladılar ama dikiş tutmadı. Sonrasında Arjantinli hoca geldi, biraz toparlandılar ama yine de "bu takım oldu" dedirtmedi.
İlk maçın ilk yarısı tarihten silmek istediğim 45 dakikalardan biridir. İkinci yarı daha derli topluydu. Simao'nun golü ve sevinmemesi. Beni rahatsız etmedi. "Paranı burada kazanıyorsun, sevineceksin" düşüncesini anlayamıyorum. Parasını buradan alıyor da, kalbinde oranın da yeri var. 3-1, 3-2 olsaydı bambaşka bir ikinci maç bizi beklerdi. Olmadı. 3-1'de de umutlar tazeydi ama mantık değil kalp tur gelir diyordu.
Beşiktaş'a 2-0 lazımdı. Gol yerse iş zorlaşırdı. 4 gol gerekirdi. Bu sezon kaç kere 4 atmıştı? Ya da bir başka soru Atletico Madrid bu sezon kaç kere 4 yemişti? Bırakın 4'ü kaç kere 2 gol yemişti? Soruların cevapları mutlu etmiyordu. Umutları azaltıyor muydu? Hayır, zaten umutlar mantık çerçevesinde değildi.
Bu güzel atmosferi, bu gizemi, bu tılsımı bozacak isim Falcao'ydu. Kolombiyalı'nın atacağı erken gol gerisini formaliteye bırakacaktı. Beşiktaş'ın gol atmaya niyeti yoktu. Ortasaha mücadelesi şeklinde geçen bir maçtı. Eğer 0-0 Beşiktaş için faydalı olsaydı, iyiydi ama değildi. Zaten 0-0'ı da tutamadık. Adrian ilk yarıda skoru 1-0 yaptı. 3 gol uzatmaya götürecekti. Akıllarda Chelsea - Napoli maçı vardı ama sahada Chelsea yoktu. Önceki gün Carvalhal'in söylediği 11 şampiyon da sahada yoktu. İçi boş bir gazdı. Muhtemelen kendi de inanmamıştı.
Tek tek şu iyi şu kötü demeye gerek yok. Fernandes iyiydi. Egemen, Sivok, Veli iyi mücadele etti. ismail 75'ten sonra açıldı. Cenk'in içine Rüştü kaçmıştı. Ekrem, Toraman, Simao, Almeida, Edu gibi oyuncuların mücadelesi bile sorgulanır durumdaydı. En büyük kızgınlığım Cenk'eydi. Yediği umursamaz, laubali gol çok dokundu bana. Hatalı gol yesin, canımı yesin ama bunu yapmasın. Kaleci için özgüven iyidir ama aşırısı zarar verir.
Beşiktaş Avrupa defterini bu yıl kapattı. Son 16 kötü sayılmaz. Sezon başında deseler çoğumuz kabul ederdik. Önemli olan istikrarlı biçimde bunu sürdürebilmek. Gelecek yıl Şampiyonlar Ligi zor görünüyor. Yine Avrupa Kupası gibi görünüyor. Bir adım daha ileri gidip çeyrek final yapmak başarıdır.
14 Mart 2012 Çarşamba
İngiltere'de Kiralama Tartışması
- Her kulübün 8 tane uzun dönemli oyuncu kiralama hakkı var. Uzun dönemden kasıt sezonluk kiralama.
- Kısa dönem (3 aylık ya da 1 aylık) kiralama hakkı sınırsız. Bu transferi, transfer sezonu dışında da yapabiliyorlar.
- Acil durumda kaleci alımına izin var.
- Maç kadrosuna en fazla 5 kiralık oyuncu yazılabiliyor.
Genel olarak kurallar bu şekilde. Alt kırınımında detaylar var ama detayda boğulmaya gerek yok. İngiltere'de çok ciddi şekilde çalışılmış ve altyapısı hazırlanmış bir kiralama sistemi var. Neden bu kadar önemsiyorlar peki? Çünkü mühim.
Yazının başında belirttiğim şey çok önemli. Hem kiralayan kulüp için, hem kiralık alan kulüp için, hem de oyuncu için çok faydalı olabilecek bir sistem. Dolayısıyla futbola hizmet. Örnek verelim, biraz daha somutlaştıralım.
Bugün Arsenal ortasahası için ciddi önem taşıyan Wislhere, Alex Song ve Ramsey henüz A takımda ilk 11 seviyesinde değilken alt lig takımlarına kiralanmıştı. Bu sayede oyuncular ilk 11 deneyimi kazanırken, Arsenal sonraki sezonlar için oyuncularının tecrübe kazanmasından faydalanıyor ve kiralayan takımlar da kadrosunda kaliteli bir oyuncu oynatma fırsatı buluyor. Mesela bugünkü kadroda bulunan Frimpong ve Miyaichi de kiralık tecrübesi kazanan oyunculardan.
Bu sadece Arsenal'in kullandığı bir sistem değil, Chelsea, Man Utd, Liverpool gibi takımlar da bu sistemden faydalanıyor. Bugün bonservisi Chelsea'de olan Kevin de Bruyne, Thibaut Courtois, Gael Kakuta; bonservisi Man Utd'da olan Macheda, King, Bebe; Liverpool'lu Wilson ve Pacheco başka takımlarda kiralık oynayan oyuncular. Bunlar gelecek vaad ediyor ve gelişimleri için bu doğru bir yöntem. Bu oyuncuların kariyer planlaması var.
Bu konuda kimsenin olumsuz görüşü yok. Ancak kiralama modelini farklı kullanan takımlar soru işareti bırakıyor. Buna en büyük örnek Manchester City. City'nin kiraladığı oyuncu listesine baktığımızda bu modeli çok fazla göremiyoruz. Arada Weiss, Boyata, Johnson gibi oyuncular da var ancak dikkat çeken isimler Bridge, Adebayor ve Santa Cruz. Rahatsızlık oluşturan noktalar şunlar:
1. Adebayor'un parasını City ödüyor ve bu haksız rekabete neden oluyor. Spurs, Adebayor gibi bir oyuncuyu oynatıyor ve bunun için ciddi bir haftalık ücret ödemiyor. Bu tek oyuncu olunca çok göze batmıyor ama benzer bir sistemi İspanya'da yaşatan Granada'nın kadrosunda bulundurduğu 11 kiralık oyuncu rahatsız edebiliyor. Bu oyuncular için İspanyol ekibi para ödemiyor. Yani ücretlerini hesapladığımızda 6 milyon €'luk maaşı başka takım ödüyor. Bu 11 oyuncunun 5'i Udinese'den olunca daha da rahatsız edebiliyor. Udinese, Granada'yı pilot takım olarak kullanıyor aslında. Bu Granada'nın rakipleri için haksızlık olduğu görüşünde olanlar var. Haklılık payı var.
2. nokta daha enteresan. Adebayor Man Utd'a, Arsenal'e, Liverpool'a karşı oynuyor ama Man City maçlarında oynamıyor. Man City maçlarında oynamaması mantıklı ancak bu da haksız rekabete yol açıyor aslında. Yani City oyuncusunu, rakiplerine karşı oynatıyor ama o yıldız kendine karşı oynamıyor. Tabi burada şunu da göz önünde bulundurmak lazım. Man City, iyi bir oyuncusunu ücret istemeksizin rakibine veriyor. Bu da iyi bir antitez olabilir.
İngiltere'de tartışılan noktalar bunlar aslında. City mantığında yapılan kiralamaların doğruluğu sorgulanıyor. Önlem için de öneri yok değil. Kiralayan kulüp maaşın en fazla %50'sini verebilsin. Böylece kiralayan takım en azından ücretini ödemiş olsun ki haksız rekabet biraz olsun azalsın.
23 yaş altı oyuncu kiralamasında bu kısıtlamaya gerek yok. Zira o oyuncuların kiralanma amacı belli ve o oyuncular kendi takımlarına avantaj getirebilecek bir durumda olmayacaktır. Mesela Frimpong'un Arsenal'in rakiplerine transferi, o oyuncuyu alan takımı ön plana çıkarmayacaktır.
Örneğin Man City Bridge'i kiralamak istiyor ama Sunderland para vermek istemiyor. Haftalığını dahi vermek istemiyor. O halde iki alternatif kalmalı. Ya Sunderland en az %50'sini vermek zorunda kalmalı ya da Bridge haftalığındaki azalmayı kabul etmeli ve ona göre anlaşmalı.
Bugünkü durum beni çok rahatsız etmiyor açıkçası ancak karşı görüşün de hak verdiğim kısımlar var.
12 Mart 2012 Pazartesi
Belçika'nın gençleri EPL yolunda
Belçika bireysel oyuncu kalitesi bakımından son yıllarda en çok gelişme gösteren ülke diyebiliriz. Henüz bu jenerasyon önemli bir başarı elde etmese de otoriteler tarafından büyük başarıya aday gösteriliyor. Bu potansiyel onlarda var.
Aslında Belçika bize çok da uzak değil. Çoğu oyuncusunu EURO 2012 elemelerinde bizimle oynadıkları 2 maçta da izledik. Diğer taraftan bir çok oyuncusu daha şimdiden Avrupa'nın büyük takımlarında forma giyiyor ya da transfer dedikodularında başrol oynuyor.
Takımın kaptanı Kompany. Henüz 25 yaşında ve takımın yaşlılarından biri sayılıyor. Premier Lig'de şampiyonluğa oynayan Man City forması giyiyor ve takımın en sağlam savunmacısı konumunda. Partneri 26 yaşındaki Vermaelen de bir diğer EPL ekibi Arsenal'in stoperi. Takımda bir çok oyuncu İngiltere'nin farklı kulüplerinde forma giyiyor. Bonservisi Chelsea'de olan ancak bu sezon Atletico Madrid'de kiralık oynayan 19 yaşındaki genç kaleci Courtois, Sunderland forması giyen bir diğer kaleci Mignolet, Moyes'in kariyerinin en pahalı transferi Marouane Fellaini, Fulham'ınortasahasındaki Dembele, bu sezon Chelsea'ye gelen bir başka genç Lukaku -ki geleceğin en büyük yıldızlarından biri olarak gösteriliyor-, City'nin Bolton'da kiralık oynayan savunmacısı Boyata öne çıkan isimler.
Bu isimlere başkalarının da katılması kuvvetli muhtemel. Sir Alex'in geleceğin bir başka yıldız adayı Hazard'ı izlediği bilimiyor. Genç yetenek için Arsene Wenger de istekli aslında. Ajax'ın genç savunmacısı Vertoghen da adı ManU ile anılan isimlerden bir başkası. ManU belki de bir sonraki jenerasyonunu Belçikalı ağırlıklı yapacaktır. Zira Defour'un da Kırmızı Şeytanlar'ın listesinde olduğu yazılıyor. Genk forması giyen Kevin de Bruyne ile ise Chelsea ilgileniyor.
10 Mart 2012 Cumartesi
Alemci Basklar
9 Mart 2012 Cuma
John Carter
John Carter Disney'in 200 milyon dolar üzerinde bir para harcadığı bir proje.Filmin konusu nükleer savaşın 1000 yıl sonrasında John Carter'ın yeni dünyanın umudu olması. Şimdiye kadar gibi fragmanları pek beğenmedim açıkçası. Ya Disney çok kötü bir reklam kampanyası düzenledi yada film hakikaten kötü. Disney yapımı olması bir önyargı oluşturuyor kesinlikle ve şimdiye kadar incelemeler de birbirlerinden çok farklı. Şimdilik 25-30 milyonluk bir haftasonu açılış gişesi bekleniyor ki bu kadar yüksek bütçeli bir film için bu felaket olur.
Taylor Kitsch'i Friday Night Lights da beğenmiştik. Bu film ve Battleship'in sonuçlarına göre bu yıl onun için çıkış yada batış yılı olacak.Umarım kazasız atlatır da kendisini A sınıfı aktörler arasına sokar. Onun dışında Lynn Collins, Samantha Morton, Mark Strong, Ciaran Hinds, Dominic West, James Purefoy, Daryl Sabara, Polly Walker, Bryan Cranston, Thomas Hayden Church ve Willem Dafoe'dan oluşan enteresan bir oyuncu kadrosu var.
Youtube da yayınlanan 10 dakikalık görüntüyü de koyalım;