2016 Avrupa Şampiyonası'nın kaybedilişi gerçekten çok üzücü. Yeni statlar, yollar, konaklama tesisleri, futbola dair altyapı çalışmaları için bahane olacaktı ve sonunda Türk futbolu kazanacaktı. Hem Türk futbolu açısından iyi olacaktı hem de şampiyona benim ülkemde yapılmış olacak ve o atmosfere tanıklık edecektim. Olmadı... Fransa 1 oy farkla kazandı...
Bu gibi durumlarda biz hep hırsla kalkarız. Çünkü biz kaybetmeyi bilmiyoruz.
Platini lobi yapmış, Fransa Dünya Kadınlar Futbol Turnuvası'nda Almanya lehine çekilmiş ve karşılığında Almanya'nın oyun Fransa'ya gelmiş, Ukrayna, Kıbrıs ve İsrail'in oyu zaten belliymiş vs. Bunların hepsi doğru olabilir ama komple teorisinden farksız da olabilir.
Kaybettik ve bir çok gazete Platini, kirli masa, Henry'nin eli çerçevesinde haber yaptı. Çok az yayın organı çıkıp da biz hakediyorduk ama Fransa'da yapılması gerektiğine dair de sağlam sebepler var, jürinin çoğu Fransa yönüde insiyatif kullandı dedi...
Biraz daha geriden alalım. İsviçre'yi 2-1 yendiğimiz maç sonrası Ludovic Magnin -ki kendisini hiç sevmem- biz de Türklere kaybettik ama başımızı önümüze eğip sahayı terketmesini bildik dedi. İsviçre maçında o olaylara sebep olursan Magnin'den bile bu kulağa küpe olacak cinsten lafı işitmeye mahkum olursun. Biz kaybetmeyi bilmedik, onlar bildi...
Bu dava da ondan farksız. Kaybedince hemen bir yerlerden vurmaya çalış. Zamanında gazeteye taşımadığın Henry'nin elini çıkar. Haksız değil, o el İrlanda'nın umutlarını etkiledi ama zamanı şimdi değildi. 2-3 ay öncesiydi... Platini'ye lobi yaptı diye kızıyoruz, Şenes Erzik'e yapmadı diye kızıyoruz... Yapmak mı doğru yapmamak mı? Ya Platini'ye kızma ya da Şenes Erzik'e... Kızma ki doğrunu bilelim...
Gelelim benim fikrime. Bence Türkiye bu turnuvayı herşeyiyle hakediyordu. Ülkede futbol adına benzer çapta bir turnuvanın düzenlenmemiş olması ve ülkenin futbol sevdalısı olması en büyük hakedişidir bence. Sonrasında da projesi. Projesi de çok sağlam ve umut vericiydi... Diğer taraftan Fransa'ya bakalım. Franda 1998 Dünya Kupası'na ev sahipliği yapmıştı ve 18 yıl sonrası için bir turnuvaya adaydı. Bence bu dezavantajıydı peki avantajı neydi? Bandı geriye sarıp bakalım. 2006 Dünya Kupası'ndan itibaren futbolun merkezi kabul edebileceğimiz Fransa, İtalya, Almanya, Hollanda ve İngilitere gibi ülkelerde büyük bir şampiyonanın oynanmamış ve oynanmayacak olması. 2008 Avrupa Şampiyonası Avusturya-İsviçre'de , 2010 Dünya Kupası GüneyAfrika'da, 2012 Avrupa Şampiyonası Ukrayna'da, 2014 Dünya Kupası Brezilya'da. Bu Fransa için bir avantaj oluşturmuş olabilir. Baktığımız ülkeler Bezilya hariç futbol ülkesi değil, Brezilya'da çok uzak. Futbol ülkesinde oynanması çok mu önemli peki? Kupanın prestiji ve ilgi açısından önemli.
Yanlış hatırlamıyorsam bu sene düzenleyeceğimiz Avrupa Basketbol Şampiyonası'nın 1 oy farkla almıştık, üstelik Fransa'nın önünde.
Son nokta ise son derece ilginç. Ben farkında dahi değildim, bugün Ali Murat Hamarat söyleyince fark ettim. 2016 Haziran ayı Ramazan'a denk geliyor. Kayseri, Konya, Ramazan ayı, İngiliz ve Ukraynalı turist, sıcak, bira... Anahtar kelimeler bunlar. Cümleyi siz kurun...
Son olarak 2020'yi bize vereceklerini düşünüyorum. 2016'nın kaybedilmesi bizi 2020 için çok daha güçlü bir aday kılacaktır...