19 Mart 2010 Cuma

Kasımpaşa:2 - Beşiktaş:2


Çarşamba, pazartesi, cuma... 10 günde 3 maç. Premier Lig ayarında... Öncelikle pazartesi maç yapmış bir takıma cuma da maç vererek, aynı hafta içinde Beşiktaş'ın iki maç yapmasına vesile olan TFF'yi tebrik ederim...

Holosko maçın başındaki iki muhteşem ara pasını değerlendirmiş olsaydı bambaşka bir maç izleyecektik belki de. Tahminim daha kötü bir maç izleyecektik ama maç sonunda gülen taraf olacaktık. Ancak Slovak golcü(!) yüzümüzü güldüremedi...

Savunmanın sağında Toraman'ın yokluğunda Ekrem vardı, pardon o da yoktu. Toraman ve Ekrem'in yokluğunda savunmanın sağında kimse yoktu... Savunma hattının geri kalanı bildiğimiz gibiydi ama Üzülmez bildiğimizden biraz daha kötüydü...

Yabancı kotası geçen haftanın, pardon pazartesinin kötüsü Fink'e patlamış ve yerini genç Necip'e bırakmıştı. Grnç oyuncu son derece de başarılıydı. Necip'in yanında Ernst, solunda Yusuf ve bu üçlünün sağında Holosko vardı. Tello biraz daha forvet arkası görünümündeydi, ancak Holosko'ya da orta sahanın sağı demek çok doğru olmaz, kanat forvet gibiydi... Kısacası defanstaki dörtlünün önü bildiğimiz Mustafa Denizli düzeniydi...

Holosko topla koşarken, ben o topu kaybettik gözüyle bakıyorum. İnanın İbrahim Üzülmez'e daha fazla güveniyorum. En azından basit de olsa doğru adama atacağını biliyorum. Holosko yerine kötü de olsa Nihat'ı tercih ederim. Kazanmamız gereken biri varsa, bu Nihat olsun...

Beşiktaş maçı erken koparabilirdi, olmadı atamadı geç kaldı ama yine de koparabilirdi. Sivok çıkmasaydı Kasımpaşa gol atamazdı. İlk golde Sivok o topu keserdi, ikinci golde rakibi döndürmezdi. Kaş geçen hafta sağ bekte harika(!) bir görüntü çizdi, bu hafta da göbekte. Demek ki mevkii farketmeden aynı performansı sergileyebiliyor. Saçıyla başıyla ilgilendiği zamanın yarısını futbola adasa adam olurdu...

Tabata için iyi şeyler söyleyeceğim. O oyuna girdikten sonra takım daha derli topluydu. Beşiktaş golü istedi ve Denizli iki değişiklikle takımı öne geçirdi. Maça 1-0 yenik başlasak ilk yarıda en az beraberliği koparırız ama 0-0 da takımın canlanması için son 15 dakikaya girmek şart...

Tello son dakikada atsa, haftayı çok iyi kapatmış olacaktık ama olmadı. Şampiyonluk yarışında ciddi bir virajdı, iyi dönemedik. Rakiplerin de takılmasını bekleyeceğiz...

Son paragrafı da hakeme ayırmak istiyorum. Denizli maçındakine benzer şekilde hakem kart göstermeyeceğim diye çıkmış maça. Kontralar kesildi ama faul vermekle yetindi. Arkadan müdahalelerde de kartı aklına gelmedi... Maçın başında sanırım Murat Erdoğan'ın eline çarpan top tartışmasız penaltıydı, atladı. Bence Beşiktaş'ın 2. golünde de topla çok alakası olmasa da pozisyonun içinde olduğu için Ferrari ofsayttı. Bir de o meşhur saati. Aldığı saatçiye geri götürsün, zira saati, her 45 dakika başı 20 saniye hızlı ilerliyor...

4 yorum:

baldur dedi ki...

çarşamba maç yaptığı için de pazartesi yaptı ona bakarsanız? 5 günde bir maç çok zor olmasa gerek.

YK dedi ki...

Çarşamba-pazartesi kısmı 5 günde 1 ederken pazartesi-cuma kısmı..5 günde 2 maç eder..toplamda da 10 günde 3 maç eder...
Eğer Fenerbahçe'nin ya da Gaziantepspor'un cuma günü maç yapmasında bir sakınca olsa anlarım. Takvim sıkışık mecburen böyle yapıldı derim. Ancak hiç bir kısıt yokken Beşiktaş maçlarını sıkıştırmak mantıksız...

deepman dedi ki...

bu hafta bursaspor pazartesi maç oynuyor. haftaya ne zmaan oynadığına bakmayı da sana bırakıyorum. bence tff istanbul takımlarına çalışıyor, puan kaybedince çığırtkanlık yapmaya hiç gerek yok. kasımpaşa'dan puan almak zaten sordu, zoru başaramadınız. eskişehir'den puan almak kolay, kolayların takımı olarak artık bi galibiyet alırsınız bize karşı.:)

YK dedi ki...

Kendi içinde çelişen bir yazın var...
Beşiktaş'ın pazartesi-cuma oynamasına puan kaybedince çığırtkanlık yapmak diyorsun...
Bursaspor'un pazartesi-cuma oynamasına TFF İstanbul takımlarına çalışıyor diyorsun...
Pazartesi-Cuma maç yapmak Bursa için de Beşiktaş için de doğru bir karar değildir. Puan kaybetsek de değildir, kaybetmesek de...