Neyse, arada bir Turbo'dan bahsettik, dediler vatan kimlere emanet. Artık diyecek bişeyiniz de olmadığına göre, this is my turn!
İLGi : bianconeri'nin 20 Ocak 2010 tarihli ve "Dünyaca ünlü derken?" konulu yazısı.
İlgi kısmını yazmadan edemedim, 5 ay bunla uğraşınca istemeden yazıyorsun. Gidenler anlar, gidecekleri de alıştıralım istedim.
Şimdi konudan uzaklaşmadan söylemek istediğim bir kaç şeyi dökeyim ortaya. Uzun zamandır Türk futboluna, ona yakışacak seviyede bir teknik adam, yönetici ve futbolcu gelmiyor. Bu sadece kişilerden kaynaklı değil, tamamen taraftar kültürü, medya ve Türkiye'deki futbol sporuna bakış açısından kaynaklanıyor. İnsanlar istemeden de olsa spor değil rant amacıyla farklı davranışlar ve hamleler peşinde koşuyorlar. Baktığımız zaman hangi kulüp başkanına bu adam Türk Futbolu'na yakşıyor diyebilirsiniz? Ya da bu adam Türk Futbolu'na katkı sağlıyor diyebilirsiniz? Beüyük bütçeli takımların yöneticilerini ilk etapta elerim, TSL'de bir tane bile bulamam. Bu noktada; asıl değinmek istediğim onaların gerçekten istedikleri için mi, yoksa biz istediğimiz için mi böyle oldukları?
Adam 3-5 transfer yapmış, taraftar mutlu gibi, alınan isimler süper bile değil kabul ama size göre dünyası küçük, bana göre ise sadece hedefleriyle büyük bir takım olan Eskişehirspor'un başkanı bile bu tür açıklamaları yapmak zorunda. Sadece Eskişehirspor'un değil, Galatasaray'ın da, Giresunspor'un da, Adana Demirspor'un da başkanı çıkıp böyle konuşma lüksüne sahiptir. Çünkü biz istiyoruz bunları, biz duymak istiyoruz, söylemesi için onu cesaretlendiriyoruz. Gerçeklerin farkında olsak bile bunları duyunca da mutlu olmak istiyoruz. Bundan sonra da gerçekleri bir kefeye koyup, duyduklarımızı eleştirmek vicdansızlıktır diye düşünüyorum.
Mesela Trabzonspor Teofilo Gutierrez'i getirdi dünya starı dedi. İlk kez duyan çoktur ama mutlu oldu taraftar. Bunu yaşamak zorunda Türk insanı, yoksa neler olacağını kestirmek güç değil.
İşte dünyaca ünlü derken asıl söylemek istedikleri bunlar bu adamların...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder