Guti, Sergen, Fernandes gibi oyuncuları izlemek büyük zevk veriyor bana. Bu adamları özellikle çıplak gözle izlemek bir başka güzel. Seyirci geniş açıdan sahanın neresinde, kim boş görebiliyor ama bunu sahada gören, hatta seyircinin göremediğini gören birini izlemek heyecan verici. Guti, topu aldığında 60 metre öteye adrese teslim gönderdiğinde, ben de ruhumu teslim ediyordum her seferinde. Onun kıymetini bilemedik, Sergen’i çok daha uzun süre beyaz forma siyah şort ile izleyebilirdik, Fernandes’in yarını belli değil. En azından şimdilik tadını çıkaralım.
Bu kategoriye koyabileceğim bir başka oyuncu da Oğuzhan Özyakup. Oğuzhan’ı sahada görmek bile mutlu etmeye yeter. Üstelik bu yeteneğin henüz kariyerinin başında olduğunu bilmek daha da güzel. Oğuzhan’ın Beşiktaş için önemi anlatmayla bitmez. Hazırlık paslarından, araya atılan öldürücü paslara; takımın dikine kaleye gitmesinden, oyunun sete dönüştürülmesine kadar özellikle hücum varyasyonlarında ona olan ihtiyacımız büyük. O da şu ana kadar bekleneni verdi. Hatta beklentilerimizi arttırdı.
Oğuzhan ligde, en iyi adam eksiltebilen oyunculardan biri. Kıvrak, bileği yumuşak ve topu kendinden çok da uzaklaştırmadan dribling yapıyor. Örneğin Gökhan Töre daha hızlı, daha çabuk ama Oğuzhan kadar kontrollü ilerlemiyor. Oğuzhan ilerlerken topun kontrolüne öncelik veriyor. Töre önceliği top kontrolü ve hız arasında paylaştırıyor. Fernandes ise kontrole fazla önem veriyor. Çalımladığını dönüp bir daha çalımlayabiliyor. Bunu Ozzy daha nadir yapıyor mesela. Bu özelliği takım için en faydalısı.
Bir başka ön plana çıkan özelliği ise ilerlerken arayı iyi görebilmesi. Örneğin Töre depara kalktığında, yanında bomba patlasa dönüp bakmaz. O, kafaya koyduğuna devam eder. Ancak Oğuzhan, ilerlerken çevresi de kontrol ediyor. Tam vuracak derken, koşu yoluna topu bırakıyor. Bir nevi topu koşturarak adam eksiltiyor.
Bugünkü Koya Torku maçında da yine sahnede o vardı. Takım onunla daha ritimli oynuyor. Olcay da, Töre de daha efektif olabiliyor. Almeida için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Onu Cristiano bile ritimli hale getiremiyor maalesef. Hareketli oyunu seven kanatlar, onun pasları için alıcılar açık oynuyor. Bu da onları sahada kılıyor. Öte yandan Fernandes’in yükünü de alıyor. Oğuzhan olmadığında orta sahada kreatif adam azlığından yük Portekizlinin omuzlarına biniyor. Onun çalım tutkusu da takımı tembelleştiriyor biraz. Oğuzhan olduğunda, takım daha hızlı çıkıyor hücuma.
Motta fena sayılmaz ama daha çok hücuma katkı veren bir sağ bekimiz ve hareketli bir forvetimiz olsa Oğuzhan’ı daha çok konuşurduk.
Oğuzhan’ın takım içi diyaloğu da çok iyi. Takımda saygı ve sevgi duyulan biri. Arsenal sayesinde vizyonunun da geniş olduğunu düşünüyorum. Biliç de onun için bir başka şans. Kısacası şartlar onun gelişimi için uygun. Umarım gelişimini sürdürür.
Seni Beşiktaş formasıyla izlemek ne güzel… Yüzün hep gülsün çocuk...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder