Sir Alex 20. Şampiyonluğu da alıp Manchester’ı zirvede
bırakırken sorulan soru yerine kimin geleceğiydi. Yanına birini alarak, bir
süre sonra ona emanet etmiyordu. Yerine yepyeni biri gelecekti. Belki onun
sistemine benzer bir sistem ile devam edecek, belki de bambaşka bir oyun tarzı
benimseyecekti.
Mourinho dedikoduları vardı ama Portekizli maymun iştahıyla
klasik Manchester’a pek uygun bir hoca değildi. Aslında klasik Manchester
dediğimizin de ne kadar klasik olduğunu bilmiyoruz. Sir olmasaydı, yine benzer
şekilde uzun yıllar birileriyle çalışacak mıydı? Ya da o da diğerleri gibi
başarı gelmediğinde yenisini mi deneyecekti. Bunu asla bilemeyeceğiz.
Sir giderken yerine, adı anılan bir başka isim de Moyes’du.
İskoç oluşu, Everton’da yıllardır belirli bir çizgide takımı tutuşu ve EPL’nin
en istikrarlı hocalarından oluşu onun adını ön plana çıkarıyordu. Manchester da
kararını bundan yana kullandı. Alex’in yerine bir başka İskoç geliyordu.
David Moyes, istikrar ligi tanıma gibi iyi özelliklerin
yanında bazı handikapları da barındırıyordu. Bunun da en önemlisi “winner” hoca
değildi. Sir Alex geldiğinde “winner” mıydı? Evet. Aberdeen ile Avrupa Kupası
kazanmış bir hocaydı ve CV’si bu bakımdan daha sağlamdı. Moyes, iyi hocaydı ama
kupası yoktu. Manchester gibi şampiyonluğa ve kupaya alışık bir takım için
büyük problemdi.
Moyes’un bu dezavantajı bugüne kadar göz önüne çok kere
çıktı. Büyük maçlarda takım tutuk ve ligdeki konumu hiç de iyi değil. Henüz
yargılamak için erken ama işler pek de iyi gitmiyor şu ana kadar.
Elindeki kadronun yeri 8. Sıra değil ama şunu da kabul etmek
gerekir ki elindeki kadro şampiyonluk kadrosu da değil. Chelsea’nin de, City’nin
de kadrosu daha iyi ve daha geniş. Burada da problem biraz Moyes’dan
kaynaklanıyor. Sene başında şu çok açık ve netti ki Manchester’ın kadrosunu
şampiyon yapan hocaydı. Eldeki kadro geçen sene de City’nin kadrosunun
altındaydı ama Sir Alex etkisiyle oyuncular bir üst sınıf oyuncusu gibi
oynuyordu. City’de kadro yüzü göremeyecek adam Welbeck çok maçta ilk 11 çıktı
ve milli takıma kadar yükseldi. Cleverley,
kadar da yetenekli bir adam değil açıkçası. Shelvey ile birebir
kıyasladığında daha iyi diyemem ama Sir Alex ile birlikte çok daha iyi
oluyordu. Smalling, Evans gibi isimler rakiplerde yedeğe giremez ama ManU’da
çok maç oynuyordu. Sir Alex bu oyuncuları sisteme iyi adapte ediyor,
diğerlerini de parlatıyordu. Moyes bunu yapamayacaktı ve transfer gerekiyordu.
Thiago transferinin bitirilememesi, Fabregas’la fazla zaman
kaybedilmesi, Herrera’nın alınamaması ve son dakikada gelen Fellaini.
Oortasahaya takılınca ağ bekin unutulması. Stoper, sağ bek ve orta saha
ihtiyacından sadece orta sahaya transfer yapıldı ve yetersizdi. Hoca Alex
Ferguson olsa yeterliydi ama Moyes için yetersizdi. Bu da daha ilk 9 haftada
kendini gösterdi. Aynı takım ama takım oynamıyor. Geçen sene baskı kuran ve bir
şekilde kazanan Manchester kazanmakta zorlanıyor.
Bugünkü anlayışla devam edilirse ilk 4 hayal olarak kalır.
En azından devre arası transferine ihtiyaç var. Kanatlar şu an boş. Janujaz
bile geldiğinde farkediyor ki adı olan ama kendi olmayan Nani ve istikrarsız
Ashley Young’a teslim edilmiş durumda. Stopere adam şart, zira Vidiç de
Ferdinand da artık kolay sakatlanıyor ve ikisinin sürekli oynaması büyük şans
olur. Rafael adapte edilemeyecekse sağ bek de şart. Phil Jones ne savunması ne
de hücumu sağ beke uygun adam. Zaten sakar bir oyuncu ve bir de hızlı adamların
önüne atıldığında rakip için maden oluyor orası.
Manchester’in ilk 4’e girmesi başarı değil ama önümüzdeki
yılı düzgün planlayabilmek için ilk 4 şart. Hoca için 6 yıl sabredileceğini
sanmıyorum. Sabredilmezse de bundan sonraki performansına bağlı olarak yıl sonu
yollar ayrılabilir. Bunu konuşmak için erken ama ihtimal dışı değil.