Fotoğraftaki elemanı Efes Pilsen-FB Ülker serisinin son maçını izleyen herkes çok daha iyi tanımıştır. Tanımayanlara tavsiyem TV'de gördükleri an kanalı değiştirmeleridir.
Şimdiye kadar zaten nasıl bir insan olduğunu hepimiz biliyorduk da, şu son maçta yaptıkları artık sporculuktan uzak, insanlık dışı davranışlardı. Kenarda oturan bir oyuncu böylesine bir tepkiyi, nasıl oluyor da haklı nedenler görerek verebilir ki? Tepki bile demek fazla kaçar gerçi yaptıklarına.
Gidip oyunla alakası olmayan masa hakemlerinin, ki bayanlar da mevcut, masasına nasıl ayakla vurabiliyorsun? Hakemlerin üzerine yürüyüp, ağıza alınmayacak -gerçekten buraya yazmaya utanıyorum- küfüleri nasıl savunursun? Sen bir SPORCU isen eğer, hakeme karşı nasıl "sana kolum girsin" hareketi yapabilirsin?
Ben SPORCU'yum diyebiliyorsan yuh sana. Sana SPORCU diyenlere de iki kere yuh derim ben. Aslında en iyisini Kaan Kural söylemiş. Ne güzel yorumlamış vakti zamanında (11 Mart 2009). Şu maçtan sonraki yorumuna bakmadım. Daha söyleyecekleri vardır eminim...
"Rasim bir süredir saha içinde basketbolu başka noktalara çekmesiyle çok kötü bir şöhret sahibi. Bu şöhreti de fazlasıyla hak ediyor. Önceki hafta Beşiktaş Colaturka maçında tribünlerle çok nahoş diyaloglar yaşamıştı. Geçen hafta Efes Pilsen maçında ise iyice kontrolden çıktı. Oyundan atıldı ama atılana kadar yaptıkları korkunçtu. Maç içinde en az 4 kasıtlı olarak rakiplerine vurdu . Ancak bir pozisyon var ki hepsinden ayrılıyor. Kerem Gönlüm'ü arkadan çekerek hem kendisini, hem Kerem'i yere düşürdü. Hakem hücum faul çaldı. Kenardan F.Bahçe Ülker topu oyuna soktu ve oyuncularla hakemler diğer tarafa doğru hareketlendi. Herkesin dikkati topa yöneldiği sırada ayağa kalkmaya çalışan Kerem Gönlüm'ün tam beline tekme attı Rasim. Basketbolda sertlik olabilir. Bazı oyuncular zaman zaman kuralları kendi lehlerine esnetmeye çalışabilir. ‘Çirkeflik' de yapabilir. Ancak Rasim'in orada yaptığı ‘çirkeflik' değil düpedüz ‘vicdansızlık'. "
Bir de ATA'mızın sözünü hatırlatalım:
“Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim”
Şimdi değinmek istediğim başka bir konu da maçın sonunda yaşananlar, hakemlerin verdiği karar. Arkadaşım senin koçun Tanjevic, oyuncuların standartların üstünde, kuralları bilmiyorsan kim ne yapsın? Kim ne yapabilir? Sen kuralı uygulayan hakeme nasıl suç bulabilirsin? Açıklamalar da komik; kaybedilen 3 maçta da hakemlerin etkisi varmış. Evet var, çok iyi yönettikleri için Efes Pilsen kazanıyor. Kimse kusura bakmasın ama senin oyuncun cahilse, koçun adam değilse, taraftarın futbol seyircisiyse -utanmasa sahaya kaya atacak-, hala salonda gol gol gol diye bağırıyosa, yenilince böyle sızlanıyorsan, sen daha takım olamamışsın demektir. Bundan sonra bu seriyi kazansan bile, basketbola gölge düşüren bir ekipsin...
Düzenleme: Kaan Kural'ın yeni yazısından kısa ara notları eklemek istedim. Yazının hepsini ntvspor.net'te bulabilirsiniz.
"Kural açık aslında. Top oyuna sokulmadan yapılan savunma faullerinin cezası iki serbest atış ve topa yeniden sahip olmayı getiriyor. Ancak maç sonlarında taktik faul yapan takımların rakibin en kötü faul atan oyuncusuna süre başlamadan faul yapmasını önlemek amacıyla konulan bu karar amacının çok dışında işliyor. Kuralın ruhu, taktik faulü belli oyunculara yapmayı önlemek. Ancak top oyuna girmeden yapılan faullerde bir ayrım yapamıyor kural. Bu nedenledir ki kural koyucu değil ama uygulayıcı olan hakemler bu cezayı vermemek adına topun oyuna sokulmasını bekleyip düdükleri çalıyor, iki atışın yanına top hakimiyetinin de eklenmesini önlemeye çalışıyorlar."
"Ancak sonrası biraz daha karışık. Aslında her şey kural bilmemekten kaynaklanıyor. Faul olup olmadığını tartışabilirsiniz. Ancak eğer pozisyonu gözünüzün önüne getirirseniz, Fatih Söylemezoğlu ilk düdüğü çaldığında fazla tepki yok. Zaten faul olduğunu da biliyorlar. Ancak ne zaman ki Söylemezoğlu masaya gidip ‘iki atış artı kenar’ işareti yapıyor, bir anda önce şaşkınlık sonra ise büyük bir öfke hakim oluyor F.Bahçe Ülker cephesine. Hakemin Ömer’in hareketine sportmenlikdışı faul çaldığını, cezanın kuraldan değil hareketten ileri geldiğini zannediyorlar. Faulün verilip verilmemesi ayrı bir tartışma konusu ama sonucu tamamen kurala bağlı bir uygulama."
"Sonra gelen tepkileri ateşleyen işte bu bilgi eksikliği. Hoş aynı F.Bahçe Ülker Avrupa Ligi ilk turunun son maçında yine kural bilmediği için Lottomatica Roma’ya karşı 9 sayı galip gelmesi gerekirken 14 sayıyla kazanması gerektiğini zannederek sahaya çıkmıştı hatırlarsanız."
"Sonrası ise tamamen çirkin bir tablo. Başrollerde ise Mirsad ve Rasim Başak var. Ağıza alınmayacak galiz küfürler. Tribünleri takım arkadaşlarını hatta kendi yöneticilerini bile galeyana getiren dev bir öfke. Rasim Başak’ın genç bayan masa hakemlerinin üzerine yürüyüp masayı tekmeleyip ortalığı dağıtmasının ise kabul edilebilir hiçbir tarafı yok."
2 yorum:
Şunun bir görüntüsü falan var mı? Ben maçı izleyemedim.
Görüntü çok aradım ama bulamadım ben de. Belki bir zaman düşer internete. Zaten anlatmakla bitmez bu adam. Ancak görmek lazım.
Yorum Gönder