26 Şubat 2014 Çarşamba

Yaş sorunu


Jose Mourinho'nun Eto'o hakkında söyledikleri sonrası, Minala tekrar gündeme gelir. Lazio'lu oyuncu hakkında iddia sert. 23 yaşında ama 17 olduğunu iddia ediyor değil, ya da 22 yaşında ama 32 olduğu iddia ediliyor da değil.

Minala 17 yaşındayım diyor ama 41 yaşında olduğu iddia ediliyor. Fotoğrafta da Januzaj var. O 19 yaşında.

Normalde Afrika kökenli oyuncu için yapılan bu çirkinlikten rahatsız olurum ama Minala konusunda kafam karışık. 17 yaşına kadar dünyanın çilesini çektiyse bilmiyorum. Günahını almayıp, yorumu size bırakayım.

24 Şubat 2014 Pazartesi

Doya doya eleştirilen adam: Dany

 
Dany, Beşiktaş için istenmeyen adamdı. Devre arası Galatasaray'dan kiralandı, Galatasaray maçında penaltıya sebep oldu. O penaltı maçın skorunu belirledi ve Beşiktaş ikinci sırayı ezeli rakibine bıraktı. O maç aslında fena da oynamamış olması taraftar gözünde bir şeyi değiştirmiyor maalesef. Hatta "maçı sattı"ya kadar götürenler var.

Dany'nin transferini hatalı bulmuştum. Bunu teknik açıdan değil, taraftar gözüyle değerlendirmiştim. Teknik açıdan bakıldığında pek de hatalı diyemem zaten. Dany'nin bu kadar eleştirilir olması da rakibin istenmeyen adamının transferiydi. Burada farklı bakış açıları da yok değil. Haklılık payları da var üstelik. Bırak Galatasaray düşünsün yarın ne yapacağını, ben işime yarayacak adam aldım görüşünde de bir çok kişi var.

Öncelikle şunu söylemek gerekir. Galatasaray maçında Dany olmasaydı. Necip stoperde olacak, Serdar sağ beke gelecekti. Açık söyleyeyim, çok daha büyük risk taşıyor bu. Serdar Kurtuluş Galatasaray maçında sahada görmek isteyeceğim son kişi. Bu bağlamda Dany'nin sahada olmasının fazla eleştirildiğini düşünüyorum. Üstelik Dany, bence Galatasaray'ın sahadaki 3 stoperinden de iyidir. Semih'ten iyi olup olmadığı tartışmaya açık ama Hakan Balta ve Ceyhun'dan kesinlikle daha iyi stoper. Bu Galatasaray'ın Dany transferindeki hatasını gösteriyor aslında. Evet sahadakiler yerliydi ama bir önceki maç sahada izlediğimiz Burdisso da Rıdvan Dilmen'in tabiriyle "Bankasya'da bunun gibisi çok" betimlemesine birebir uyuyor.

Dany olmasaydı, Toraman affedilseydi diyenlere teşekkür eder, aynı takımı tutup tutmadığımı sorgularım. Toraman defteri Beşiktaş için çoktan kapatılmış olmalı. Artık affı söz konusu olmamalı. Evet, tam da bu maçın adamıydı ama eskiden. Takımda sürekli sorun çıkaran adamı artık ben bu takımda görmek istemem. Severdim, Beşiktaşlılığından şüphem yok ama artık takıma zarar veriyor.

Dany sebebiyle Önder Hoca eleştiriliyor sürekli. Üstelik yöneticiler de eleştiriyor. Eleştirilmesi gereken nokta adı çokça geçen adamlardan ses çıkmayıp buna sarılması olabilir. Eğer baştan beri hoca Dany'i istediyse -ki Öönder Hoca bu minvalde bir açıklama yapmıştı- bu daha uygun bir dille eleştirilebilir ancak.

Dany maçta büyük bir hata yapmış ve penaltıya sebebiyet vermiştir. Dany'i ben de istemiyordum ama Beşiktaş'ın şu an bir stopere ihtiyacı var ve eldeki adam da o. Biri bir yerlerde zor günler için Hummels, Thiago Silva falan sakladıysa çıkarsın ortaya.

23 Şubat 2014 Pazar

Samsung, Hayalinin Peşinden Gidenleri Arıyor

Samsung,dünya çapında ses getiren “Hayalinin Peşinden Git” kampanyası ile  tutkusunun peşinden koşanları başvuruya davet ediyor.
İstanbul, 07 Şubat 2014 - Samsung Electronics, tüm dünyada hayallerini ve tutkularını hayata geçirmek için teknolojiyi kullanan insanların sahip oldukları potansiyeli keşfetmeyi, paylaşmayı ve desteklemeyi hedefleyen “Hayalinin Peşinden Git” kampanyasını Türkiye’de başlattı. Başarılı mesleki kariyerleriyle tanınan ünlü mentorların da, başvuranlara fikir önderliği yapacağı kampanyaya başvuru için  www.hayalininpesindengit.com adresi ziyaret edilebilir. Kampanyaya başvurular 28 Şubat 2014 tarihine kadar devam ediyor.

“Hayalinin Peşinden Git” kampanyasının kazananları, Samsung ve mentor desteğiyle potansiyellerini açığa çıkararak, hayallerini gerçeğe dönüştürme fırsatını yakalıyor.
Her gün, heyecan verici şeyler yapmak için Samsung ürünlerini kullanan insanlardan ilham alan kampanya; tutkulu kullanıcıları hayallerini ve fikirlerini paylaşmaya davet ediyor. Fotoğrafçılık, mutfak sanatları, spor ve girişimcilik alanlarında başvuruların kabul edildiği kampanyanın kazananları  projelerini hayata geçirme evresinde Samsung’un teknoloji desteğinin yanı sıra, aralarında Fotoğrafçı ve eğitmen Muammer Yanmaz, Kantin’in sahibi ve şefi Şemsa Denizsel, Spor spikeri ve yazarı Caner Eler ve B-Fit’in kurucu ortağı, girişimci ve Schwab Vakfı tarafından “2013 Yılının Sosyal Girişimcisi” seçilen Bedriye Hülya’nın da bulunduğu mentorlerin tecrübelerinden faydalanma fırsatı da bulacak.  
Samsung Electronics Türkiye Başkanı Yoonie Joung projeyle ilgili olarak;  “Samsung olarak teknolojinin, hayal gücüyle bir araya geldiğinde insanların hayatına anlam kazandırdığına inanıyoruz. Dünyanın dört bir yanında insanlar, Samsung teknolojisini kullanarak farklı ve yenilikçi başarılara imza atıyor. Ortaya çıkan hikayelerin yarattığı ilham doğrultusunda geliştirdiğimiz “Hayalinin Peşinden Git”  kampanyasını Türkiye’de hayata geçirmekten mutluluk duyuyoruz. Diliyoruz ki bu proje ile, Türkiye’deki tüketicilerimizin sadece kişisel tutkularını keşfetmelerine değil, aynı zamanda dünya üzerindeki diğer tüketicilere de ilham vermelerine yardımcı olacağız” dedi.
Katılım koşulları
“Hayalinin Peşinden Git” kampanyasına  www.hayalininpesindengit.com adresinden ya da Samsung Türkiye Facebook sayfasındaki “Launching People” uygulamasından başvurmak mümkün. Başvurular, 28 Şubat 2014 tarihine kadar gerçekleştirilebilecek.
Bir boomads advertorial içeriğidir.
-->

22 Şubat 2014 Cumartesi

Hak etseydik daha mı iyiydi?

 
Beşiktaş için şampiyonluk yolunda kayıp ama ikincilik yolunda büyük bir kayıp olarak görmediğim bir maçtı. Bu maçın alınması ile farklı bir güne başlayabilirdik tabi ki. Hele hele Fenerbahçe'nin kazanması durumunda Galatasaray demotive olabilirdi. Beşiktaş için de şampiyonluk konuşulabilirdi.

Olmadı. Bugün Beşiktaş'ın şampiyonluktan bahsetmesi çok olası değil. Olamaz demiyorum ama konuşacak pozisyonda da değiliz. Galatasaray kötü oynadığı maçta 3 puanı almanın motivasyonunu kullanır. Beşiktaş ise kaybedilen maça rağmen iyi oyunun motivasyonu ile ilerler. Özetle iki taraf için de çok büyük bir kayıp maçı olmadı. Bu bağlamda ilk yarıdaki maçın çok uzağında.

Beşiktaş'ın şanssız bir gol yemesi ve son vuruşlarda beceriksiz davranması maçı götüren şeydi. Biliç ve oyuncular da böyle düşünüyor. Hırvat hoca maçta beraberliğin bile hak olmadığını söyledi. Oynanan oyunun 3 puan getirmesi gerektiğini düşünüyordu. Oyuncular da hocadan çok uzak bir noktada değil. Bu iyi bir şey. Açıkçası ben de hak edilerek yenen bir gole bu golü tercih ederim. Socrates'in dediği gibi hak etseydik daha mı iyi olurdu?

 Çok açık söylemek gerekirse ben de bu futbolun karşılığının 0 puan olduğunu düşünmüyorum. Futbolun adil olmak zorunda olmadığını da biliyorum. Öte yandan kazanmak için daha fazlasını da yapabilirdik. Olcay ve Oğuzhan tanıdığımız Olcay ve Oğuzhan değildi. Ozzy bir nebze olsun anlaşılır ama Olcay için bahane bulamıyorum. Bugün formunda değildi ama tek maçla da kızmam.

En çok konuşulan Necip ise fena bir performans sergilemedi. Biliç'in Necip kumarı tuttu. Sneijder'e yakın oynadı, Hollandalı maçta neredeyse yoktu. Takım içinde en vasat 3. isim ise Dany'di. Aslına bakarsak o penaltıyı yaptırmasa kesinlikle kötü oynadı diyemeyiz ama maçın tek golüne sebebiyet veren adam olarak akıllarda kalacak. Galatasaray'dan kiralık gelmiş olması ve saçma bir penaltı yaptırmış olması ise aklımda soru işareti bırakmaz.

Almeida'nın iki tane kaçırdığı, Olcay'ın yetişemediği toplar aklımda kalanlar. Veli'nin Xavi pası sonrası artık Barça scoutlarına haber vermek gerekir diye düşünüyorum. Almeida, kaçırdıklarına rağmen çok faydalıydı. Tüm topları topladı neredeyse. Fena da indirmedi. Töre ve Olcay çok etkili değildi. Biliç ise iyi başladığı maçı iyi götüremedi. Takım zaten bir çıt durmuşken Olcay Fernandes tercihi takımı öldürdü. Ozzy kanatta da verimiz kaldı, Fernandes maç eksiğini hissettirdi. Olcay sahada kalsa daha iyi olabilirdi. İlerleyen zamanlarda da Şişmanoğlu yerine Uğur Boral düşünülmeliydi. Sistem hiç bozulmadan devam edilse daha faydalı olabilirdi. Elbette bunlar olmuşun peşine konuşmaktır. Doğruluğunu asla öğrenemeyeceğiz.

Mancini ise alakası olmayan bir maçta 3 puan aldı. Pasaportunu görmeden İtalyan olduğuna inanamam. Ben vasat buluyorum açıkçası. City'de de öyle buluyordum. Kurmak istediği sisteme dair aldığı Telles çok iyi görünüyor, o konuda hakkını vereyim ama olmadık 3'lü ile maça başlamak. 3'lü savunmanın maç içinde 40 kere beni değiştir demesine rağmen bunda ısrar etmek anlamsızdı.  Maçın ilerleyen bölümlerinde de, skor avantajının da sayesinde herhangi bir etki yapmadı.

 
Semih için de bir paragraf açalım. Ligde böyle şeyleri pek göremediğimiz için büyük şaşkınlık duyuyoruz. Makyavelist bakış açısının bir nebze de olsa gözümüze sokulması ve farkına varmamız iyi oldu. Buna vesile olduğu için Semih'e teşekkür edelim.

Son olarak, belki de ilk bahsedilmesi gereken konuya gireyim. Cenk'e ve Tolga'ya büyük geçmiş olsun. Tolga'nın uzun süredir derdiydi gözleri. Her maç sağlık ekibi gözleri için en az 1 kere sahaya giriyor zaten. Durumu daha ciddi görünen Cenk ise büyük şanssızlık yaşadı. Farkında olmadan da maça devam etti. Açıkçası maç esnasında durumun bu derece vahim olduğunu bilmiyordum. ben çıkarılması gerektiğini düşünüyorum. Mutlaka sağlık ekibi daha iyisini bilir ama bilinçsiz geçen 20 dakikayı düşündükçe canım sıkılıyor. İnşallah ciddi bir şeyi yoktur.

21 Şubat 2014 Cuma

Neuer & Mesut


Hangileri olduğunu bulmak zor olmasa gerek. Ayaktaki uzun saçlı Demichelis değil bu arada.

Manchester United

Güney Kore'de bile ilgi duymanın faydaları. Koreli tasarımcı Sakiroo Choi'den Manchester United. Kızgın ve şaşkın Kırmızı Şeytanlar.

18 Şubat 2014 Salı

Del Piero bırak(mı)yor

Del Piero için Lippi'nin söylediği sözün üzerine çok fazla bir şey eklemeye gerek yok aslında. İtalyan hoca onun için "Del Piero, Juventus'tur" demişti. Haksız da sayılmaz.

Del Piero sevgim bambaşkadır. İlk formam Del Piero formasıydı. Juventus çocukluğumun takımıydı. Küme düşürüldüğünde, gitmeyen "adam"lardandı İtalyan. Çıktığı sezon da efsane kaldığı yerden devam etmişti, ilerleyen yaşına rağmen.

Bir süredir Avustralya'da oynuyor ve arada internette golleriyle karşılaşıyoruz. Büyük kaptanın bu yaz futbolu bırakması bekleniyor. En azından öngörü bu yöndeydi. Hatta Juventus ile Sydney'in Ağustos ayındaki maçı bile planlanmıştı ama Alex henüz kesin bir karar vermediğini söylüyor. Uzak diyarlarda olduğu için izleme şansımız olmuyor ama izlenir bir yerlerde olsaydı, tükenene kadar izlemek isterdim.

16 Şubat 2014 Pazar

Hakemin gölgesinde 3 puan

 
Takımın seri yakalamış olması, tekrarlanan Kasımpaşa maçının 3 puan olarak dönmesi taraftarı da tekrar heyecanlandırmıştı. Hem Bursa maçı oluşu, hem de maçın, yazı aratmayan bir kış sabahında olması stadın tıklım tıklım dolmasını sağlamıştı.

Maç ortada gidiyordu. Beşiktaş topla oynayan taraftı ama pozisyon bulamıyordu. Topa daha az hükmetmesine rağmen daha ciddi pozisyon bulan Bursaspor'du. Bursa'da, Galatasaray maçının farklı skorla bitmesi Daum'u savunmaya itmişti, Beşiktaş ise önce yemeyeyim, bir şekilde atarım havasındaydı.

Sakin giden maçı İlker Meral ve işgüzar hakemi başka bir boyuta taşıdı. Bursaspor'un -bence penaltı- olan pozisyonunu atladı, arkasından Ersan'a eşi benzeri olmayan bir kırmızı çıktı. Takımları şimdi bir kenara bırakalım. Penaltı pozisyonunu yakalayamamasına kızarım ama isyan etmem. Görmemiştir derim. Pozisyona 50 metreden daha kısa mesafede 3 hakem varken görülmemesi de tartışılabilir. Hak veririm.

Kırmızı kart pozisyonunda ise hakemin yeteneğini sorgulayamam. Çünkü olmamış bir şeyi olmuş gibi değerlendiremez. Değerlendirmemek zorunda. Buna hakkı yok. Bu noktada kötü niyetten şüphe ederim. Civelli'nin kötü niyetine profesyonellik diyoruz ne yazık ki. Hadi onu geçelim. Hakemin değerlendirmesine isyan ederim.

Özellikle son zamanlarda hakemler bu kadar tartışılırken, hakemler de biraz dikkatli olmalı, maça konsantre olmalı, kötü niyetli olmamalı.

Maç benim için o am bitti. Öncesinde Atiba'nın gördüğü saçma sarı kart ise gözüme o andan itibaren batmaya başladı.

İkinci yarı 10 kişi kalmış bir takım vardı sahada. Geçen haftadan tecrübeliydi aslında. Biliç doğru olanı yaptı ve savunmayı tuttu. Daum da saldırmaya niyetli değildi zaten. 1 puana üzülmezdi. Almeida'nın ekstradan gelen golü Bursaspor'u biraz ateşlese de oyunu soğutan Beşiktaş puan bırakmadı.

Şampiyonluk konuşmak için ise çok erken.

11 Şubat 2014 Salı

Bugün Veli'yi yazmak için oturdum bilgisayar başına ama kısmet başka konuyaymış. Veli konusunda içimiz rahat, o iki hafta sonra da yazılsa yazı güncelliğini kaybetmiş olmaz.

Çeşit çeşit insanlarız. Çoğu ortamda "Abi sen bizim gibi değilsin, sen gerçekten normalsin" denilen adam benim. Burada yazınca iyi bir şey gibi duruyor ama o kadar iyi mi bilmiyorum. Bilmediğim sadece iyi ya da kötü oluşu değil. Gerçekten normal miyim?

Benimle en uzun süre yaşayan kişi yine benim. Uykuyu çık, günün tamamında kendimi hissediyorum, yaşıyorum. Hayatımda çok fazla beni yoran şey var. Biliyorum ki bunlar kalıntılar. Geçmişte bir yerlerde kalmış, oturmuş ve sonra benim bir parçam olmuş. Bazılarını teşhis edebiliyorum, bazılarını edemiyorum. Kimisinin nereden geldiğini biliyorum, kimini hatırlamıyorum. Kimi çok tanıdık, kimi yabancı.

Bunlar yaşantımı da etkiliyor. Çoğu zaman da olumsuz. Zararım bazen çevremdekilere olsa da, çoğunlukla kendime oluyor. Sanırım başka kalıntılara da sebep oluyor. Ben olan ben değişiyorum.

Nedendir bilmem ayrılıklar hep zor gelir. Evdeki tuzluğu bile atmaya kıyamam. Daha açık ifade etmek gerekirse, Holosko'yu beğenmem ama gitmesine de çok üzülürüm, Fernandes için de geçerli bu, Ersan için de, İsmail için de. Benimsediğimi çıkaramıyorum bünyemden. Bana zararı olsa da, benim ona zararım olsa da.

Özetle Veli iyi topçu. İyi topçu olmasa da severim, topçu olmasa da severim. Hatta topla yakından uzaktan alakası olmasa da... Sevdiğimi de bünyeden çekip atamam.

9 Şubat 2014 Pazar

Giroud'un sözün bittiği yerdeki istatistiği

 
Giroud'nun Liverpool maçı şut istatistiği. Ben susayım, grafik konuşsun.

Eden Hazard

 
Messi ve Ronaldo'nun muazzam performans gösterdiği yıllara tanıklık etmek çok güzel olsa da, bu gülün de bir dikeni olduğunu söylemek gerekir. Bu ikilinin çok fazla ön planda olması arkasındaki yıldızların tadını almamızı biraz da olsa engelliyor.

Mesela İbrahimoviç, Falcao, Ribery, Hazard ve Suarez... Bu örnekler çoğaltılabilir. Ligue 1'i yakından takip edenler Zlatan'a doyuyor mutlaka ya da PSG hastaları. Benzer şekilde EPL severler her hafta Suarez ve Hazard'ın müthiş performansıyla büyüleniyor. Ancak gecesi gündüzü futbol olmayanlar kaymak tabakasının tadını yeterince alamıyor.

Bugün Premier Lig'de Hazard, Suarez, Yaya ve bugün sakatlık problemi yaşayan Kun Agüero bir seviye üstte. Hatta bu listeye savunmacı olmasına rağmen Branislav Ivanoviç'i de ekleyebiliriz. Şu ana kadar müthiş bir sezon geçiriyorlar. Yaya ve Ivanoviç geçiğimiz yıl da üst düzey futbol oynuyordu ama diğer üçü bir seviye daha atladı.

Bu haftayı 3 golle kapatan Hazard'a ise son haftaların formda oyuncusu olması sebebiyle ayrı parantez açmak lazım. Lille'den olaylı şekilde Chelsea'ye gelen Belçikalı bugün artık takımın en büyük yıldızı. Hızı, yeteneği, futbol zekasıyla artık iyi bir kumaşa sahip olmaktan çok öte. Ballon d'Or ödüllerinin yanlı seçimi olmasa adını önümüzdeki yılın Ballon d'Or 11'inde görmemiz sürpriz olmazdı mesela.

Mou sezon başında takımı daha çok Oscar üzerine kurmayı planlasa da bu fikrinden an itibariyle vazgeçmiştir muhtemelen. Eden, performansı ve gelişimiyle birinci sınıf kalitededir.

Belçika'nın müthiş jenerasyonunu izlemek için yaz aylarını bekliyoruz. Bekleyene kadar Hazard'ın tadını çıkarın derim.

8 Şubat 2014 Cumartesi

Biliç & Franco

 
Beşiktaş zorlu Gaziantep deplasmanından 3 puan çıkardı. Gaziantep'in sıralamadaki yerinden ziyade, Sergen Yalçın ile yakaladığı formu referans almak gerekir.

Normalde çok eleştirilen adamın yeri geldiğinde de hakkını vermek gerekir. Biliç sahaya beklenenin aksine Fernandes'siz çıktı. Portekizli'nin yerine Atiba ortasahadaydı. Atiba-Veli-Oğuzhan üçlüsü ortasahayı taşıdı. Hırvat hoca için maç öncesi geçen hafta iyi performans gösteren Fernandes nasıl yedek kalır diyenlerin maç sonrası hakkını teslim etmesini beklerdim.

Biliç, İbrahim Akın, Turgut Doğan Şahin, Sapara gibi yetenekli oyuncuları ortasaha hattında barındıran Gaziantepspor'a karşı daha savunmacı bir orta saha sürmüştü sahaya. Bu şapkadan tavşan çıkarmak değildir ama doğrusunu yapmaktır. En azından maçın sonucu bize bunu söylüyor.

Biliç dünkü kumarı kazandı. Beşiktaş savunması pozisyon görse de orta sahada dirençli kaldı.

Öte yandan Franco için söylenenler de bana samimi gelmiyor. Geçen hafta ilk kez ilk 11 oynarken eleştirilen adam bu hafta iyi performans gösterdiğinde bir anda övgüye nail olmamalı. Daha doğrusu elbette övülmeli ama bu genel bir övgü olmamalı, geneli kapsamamalı. İyi ya da kötü oyuncu şeklinde olmamalı.

Ben Franco'dan umutluyum. Takımın da umutlu olduğunu düşünüyorum. Bu biraz da temenni elbette. İzlediğim üzerine yapmıyorum yorumu, geçmişine dair okuduklarım üzerine kuruyorum yorumumu daha çok.

Biliç çok hata yaptı ve bence bu hatalarının bir kısmından ders almış da değil ama eleştirenler yeri geldiğinde hakkını versin. Franco için bir şeyler söylemek ise şimdilik kolay değil. Ben adamı 2 yıldır izliyorum diyen varsa buyursun çıksın ama 2 maçla kimseyi yorumlayamayız. Yorumlarımız daha çok temenni ağırlıklı olur.

3 Şubat 2014 Pazartesi

Dany Neden İstenmiyor?

 
Ülkemizde üç büyüklerden birbirine çok fazla oyuncu gitmez. Bu aslında sadece bize özgü bir durum da değil açıkçası. Real - Barça arası transfer pek azdır. Benzer şekilde Manchester'da renk değiştiren futbolcu da azdır.

Beşiktaş son yıllarda Galatasaray'dan Berkant, Ahmet Yıldırım, Emre Aşık gibi oyuncuları kadrosuna katmıştı. Fenerbahçe'den aldığı oyuncular ise biraz daha fazla. Sezer, Mustafa Doğan, Ali Güneş, Nobre, Mehmet Yozgatlı, Rüştü aklıma gelenler. Bir de direkt gelmeyip, rötarlı gelenler var: Fahri, Niang, Tayfun Korkut, Murat Şahin, Yusuf Şimşek, Tayfur, Uğur Boral ve Aurelio.

Bu transferlere, bu transfer sezonu içinde Dany de eklendi. Listeye baktığımda büyük resmi net çizemiyorum. Aynı paydada toplayamıyorum bu oyuncuları. Taraftarın arasında hepsine karşı olan da vardır, hepsine kucak açan da. Bunlar biraz da münferit bakış açılarıdır. Genelleme yapacak olursak, rakipten gelen oyuncular hakkında net bir şey söylemekte güçlük yaşıyoruz.

Mesela Dany inanılmaz tepki alırken, geçen sene bu zamanlar takıma katılan Niang böyle bir tepki almadı. Hatta Senegalli oyuncunun gelişine sevinen belki de daha çoktu. Forvet ihtiyacı olduğu için olabilir mi? Elbette ama bugün stoper ihtiyacı olduğunu da görüyoruz.

 Doğrudan gelmediği için olabilir mi? Mesela Rüştü de direkt gelmişti ama böyle bir tepki almamıştı.

İyi olmadığı düşünüldüğünden olabilir mi? Eldeki stoperlere bakınca kötü olduğunu söylemek güç.

Taraftar için bugün Dany'nin yabancı olması sorun değil, iyi ya da kötü olması da temel sorun eğil gibi görünüyor, yaşlı desen yaşlı değil, maliyeti oldukça düşük, çirkin bir adam değil, Aurelio gibi geçmişte Beşiktaş ile problem yaşamadı, görece Nobre gibi rakibinde sembol isim olmadı. Sezer gibi disiplinsiz değil. Değil değil değil... Bunların hiç biri sorun değil. Peki sorun ne?

 Benim hem hissettiğim, hem de gördüğüm kadarıyla temel sorun rakibin kadro boşaltmak için kullandığı bir adamın alınması. Bir başka ifade ile Galatasaray'ın beğenmediği için göndermek istediği futbolcunun alınması. Üstelik bunun hala yarış devam ederken alınması. Bir de Lescott beklentisinin ertesinde.

Bu bir sorun mudur? Bence sorundur. Bunu transfer ederken kesinlikle düşünmüştür yönetim. Ancak taraftarın bu tepkisine rağmen alındı. Dünya'nın her yerine taraftar buna tepki gösterir. Normaldir. Yönetim de tepkiyi ikinci plana atıp, doğru bildiğini yapabilir. Bu da tercihtir.

Bu transfer benim de hoşuma gitmedi. Gitmeme sebebi Dany'nin kendisi değil. Kişisel algılamasın. Tabi biraz "sönük" bir oyuncu olması da etkili olmuştur. Mesela Gaziantepspor'dan değil de, Marsilya'dan gelmiş olsaydı algısı farklı olabilirdi. Ancak teknik olarak doğru bir karar. Hatta çok da tekniğe girmeden söyleyeyim. Sivok hariç, bugün hepsinden daha iyi.

Hepsi bir kenara, gelişmeye açık Franco'yu sahada görmek isterdim.