16 Nisan 2012 Pazartesi

Baba Hakkı



Beşiktaş’ın tarihini okuyanlar az çok bilir. En kötü ihtimalle ismini duymuştur bir yerlerden: Şeref Bey. Şeref Bey nasıl tariflenir bilmiyorum. Beşiktaş için çok önemli bir insandır demek oldukça bayağı kalır. Bildiğim şudur ki; Bugün Beşiktaş’ı tutuyorsak, bu renklere sevdalıysak, bunu öncelikle bu güzel insana borçluyuz. Şeref Bey, Beşiktaş’a futbol şubesini kurmaktan çok daha fazlasını vermiştir. Beşiktaş’ın bir stada sahip olması için büyük çaba sarf etmiştir. Hayatı yeni stadımızı görmeye yetmese de, ismi stadımıza isim olmuştur.


Peki, nereden çıktı Şeref Bey? Şeref Bey, Baba Hakkı’mızı Beşiktaş’a kazandıran kişidir. Baba Hakkı’dan bahsedip de, Şeref Bey’i anmadan geçmek olmazdı.


Bugün Baba Hakkı’nın ölüm yıldönümü. Bundan 23 yıl önce hayata gözlerini yuman en büyük Beşiktaşlılardan. Bizler adını efsane hikâyelerde duyduk. Kırmızı kart gören oyuncunun çıkmak için gözünün içine baktığını, deplasmandaki mağlup takımına devre arasında “Kazanmazsanız İstanbul’a yürüyerek gidersiniz” dediğini okuduk. Dönemin büyük kavgalarını çözdüğünü, herkesin ona büyük saygı duyduğunu ve onun adaletine inandığını öğrendik. Bizim için o ulaşılmaz bir insandı, bir beyefendiydi. Beşiktaşlılar için bir efsanedir o. Ağızlar açık dinlenen hikâyelerin kahramanıdır o. Fenerbahçelilerin Lefter’i, Galatasaraylıların Metin Oktay’ı sevdiği gibi sevdik onu. Onlar da bizim Lefter’i, Metin Oktay’ı sevdiğimiz gibi sevdiler Baba Hakkı’yı.

Bugün onun mirasına sahip çıkabiliyor muyuz düşünelim. O, Beşiktaş’ın unutulmaz futbolcusu, kaptanı, teknik direktörü ve başkanıydı. Futbolcularımızı düşünün, kaptanımızı, teknik direktörümüzü, başkanımızı düşünün. Sonra mirasına sahip çıkabiliyor muyuz onu düşünün. Kaç tanesini Seba'yı alnından öptüğü gibi öperdi düşünün.

Nur içinde yat Baba. Bizler senin mirasına sahip çıkamadık biliyoruz ama bil ki senin gibi düşünüyoruz. Beşiktaş’ı senin sevdiğin gibi seviyoruz.

Hiç yorum yok: