4 Nisan 2009 Cumartesi

Beşiktaş-Kayserispor


17.30'da Yıldız Teknik Üniversitesi önündeki yerimizi aldık, takımımızı beklemeye koyulduk. Barbaros'u bayram yerine çevirdi taraftar, tabi trafiği de biraz olumsuz etkiledi. Otobüsün gelişiyle birlikte meşaleler yandı, sislerin arasından eskort eşliğinde otobüs görünmeye başladı. Taraftar kameralarla futbolcuları, futbolcular da taraftarı çekiyordu. Yürüyüş stada kadar devam etti. Taraftar şampiyonluğa aç, çoktan şampiyonluk havasına girmiş; iyi mi kötü mü? Zaman gösterecek...

Gelelim maça... Tello-Delgado yoktu. Delgado'nun olmaması takım için daha hayırlı gibi ama Tello için aynı şeyleri söyleyemeyeceğim. Eksikliği fazlasıyla hissedilebilecek bir oyuncu. Maça kimden yoksun çıkmak istemem sorusuna Ernst'ten sonra Tello derim, ilk ikiyi söylemişken üçüncüyü de ekleyeyim altına Nobre...

Denizli, Sivas maçındaki rotasyondan geri dönmüş. Kadro Tello haricinde beklenen ideal kadroydu. Ekrem-Toraman-Sivok-Üzülmez dörtlüsünün önünde Cisse-Ernst onların önünde Yusuf-Serdar Özkan ve çift forvet Nobre-Bobo. Benim de tercihim bu sistemden yana olurdu. Serdar yerine konulacak Tello ideal kadrom olur. Gerçi bugünden sonrs Bobo konusunda çok da iyimser değilim. Holosko Bobo değişikliğine de hayır demem...

Maça iyi başladı Beşiktaş. Takım hücum oynayınca Cisse ve Ernst seken topların hemen hemen hepsini topluyor ve atağı tekrar olgunlaştırıyor. Bu Beşiktaş için büyük artıydı. Maçın başındaki hücum futbolu, seken toplarla yinelenen ataklar Kayserispor'u savunmaya hapsetti. Kayseri'nin tek alternatifi ileriye uzun paslar ve Cangele ve Topuz ile denenen hücum varyasyonlarıydı -ki pek de yapamadılar-.

Serdar ağzıyla kuş tutsa yaranamaz bugünden sonra. Benim gözümde ikini bir İbrahim Akın. Kendini geliştirmekten çok aciz. 2 yıl önceki Serdar'dan tek bir fazlası yok. Bu Türk futbolcusunun eksiği ama Serdar da bu aşırı dozda var. Golün hazırlayıcısı hakkında bu kadar olumsuz şey söyledikten sonra koca bir aferin geliyor Serdar'a. Golün hazırlanışı harikaydı. Yusuf'a çıkardığı top ve öncesindeki çalımı çok iyiydi. Tabi Yusuf'un da köşeyi görmesi golü hepten güzel kıldı. E bir de maçın tek golü olunca daha da bir anlam kazandı.

Yusuf bana göre bugün sahanın en iyisiydi. Çok sakin ve yerinde paslarla oynadı. Top kaybı çok azdı ve savunmaya da yeterince yardımcı oldu. Sağa yakın oynayan Yusuf, 60 dakika takım için çok şey verebileceğini gösterdi bugün. Devre arasında yapılan Yusuf&Ernst transferlerinin ne kadar doğru olduğu gün geçtikçe daha iyi anlaşılıyor. Ernst Beşiktaş'a geldiği günden beri hakkında en çok övgüyle bahsedilen isim. Fazlasıyla hakediyor...

Maçın tek gollü bitmesinin sebebi Bobo'dur. 3 tane çok net gol kaçırdı. Emre Tilev %100 denmesine kızıyor ama Bobo'nun kaçırdıkları da %1000 %10000 di. İki kez karşı karşıya bir kez de boş kaleye. Şanssızdı kaçırdı değil. İsteksizdi kaçırdı. Kaçırdı ama çok çalıştı değil; kaçırdı ve hiç birşey yapmadı. Pozisyonları kaçırdı ama çok da top kazandı değil, hiç top kazanmadı, ne defansta ne de ofansta takıma katkı sağladı. Adı Bobo değil de İbrahim Üzülmez olsaydı, taşlanırdı...


Bugünden itibaren -ki bugün bardağın taştığı gündür benim için- Bobo'nun Beşiktaş'a faydalı olabileceğini düşünmüyorum. Geçen ay Beşiktaş'ta kalmak istediğini söylese de buna inanmıyorum. Bobo Beşiktaş'ı silmiş ve yıl sonu gitme planları yapıyor. Denizli'nin onu kötü futboluna rağmen sahada tutmasının tek mantıklı açıklaması olabilir; o da Bobo'yu kazanmak istemesi. Eminim Denizli kenarda Bobo gol atsın diye dua etmiştir.

Maça dönecek olursak, Kayseri 10 kişi kalınca Beşiktaş ataklarını sıklaştırdı ancak gol yollarında etkili olamadı. İkinci yarı gol atamamanın verdiği stres de işin içine girince takım ister istemez biraz geriye çekildi. Mustafa Denizli'nin hamleleri bunu engellemeye yetmedi ve 10 kişi olmasına rağmen Kayseri atak oynayan taraftı. Maç 3 gün sürse Kayseri gol atamazdı, en ciddi gol pozisyonu İbrahim Üzülmez'in ters vuruşuydu. Neyse ki Rüştü, İbrahim'i tanıyor da, çıkardı. Ya Üzülmez'in neler yapabileceğinden habersiz bir kaleci olsaydı....

Cangele için bir paragraf açmak istiyorum. Benim Türkiye liglerinde gördüğüm ve izlediğim en aşağılık futbolcudur kendisi. Hakem atışında rakibe vermesi gereken topu kaleye şut çektiği gün onun hakkındaki fikirlerimi sabitlemiştim. Neyse ki kendisi de kişiliğini o doğrultuda sabitlemiş de beni yalancı çıkarmıyor...

İyi kötü, 3 puanı aldı Beşiktaş. Sivas'ın da kazandığı bir haftada 3 puan almak son derece önemliydi. 3 haftalık maratonda 7 puan iyi demiştim. Beşiktaş da iyi olanı yaptı. Şimdi önünde Kocaelispor-Bursaspor ve Eskişehirspor maçları var. Ardından Fenerbahçe maçı geliyor. Bu üç maçtan Beşiktaş'ın 9 puan çıkarmasını bekliyorum. En kötü senaryoda ise 7 puan olmalı. Bu futbolla Beşiktaş'ın üç maçı da kazanması olağanüstü bir durum değil...

Hiç yorum yok: