8 Şubat 2009 Pazar

Deplasman fobisi


Deplasman fobisi diye bir şey musallat oldu Beşiktaş'ın başına. Yıllardır içeride kazandığından çok dışarıda kazanan takım bu yıl Ekimden beri kazanamıyor dışarıda...

İlk 11'i gördüğümde oldukça şaşırdım. Hakan-Serdar-Zapo-Zan-Üzülmez-Ernst-Sivok-Yusuf-Tello-Bobo-Holosko. Toraman'ın neyi vardı ki yedekti, forvet konusunda da hazır yabancı sıkıntısı yokken Bobo-Holosko deneyeyim diye mi Nobre yedekti...

Buna rağmen kağıt üstünde fena sayılmazdı kadro. 4lü defans-2 ön libero-önlerinde Yusuf-solda Tello-çift forvet. Sağ kanat eksiğini de Holosko sağa yakın oynayarak kapatır, Serdar da bindirmeleriyle yardım eder şeklinde düşünürsek ideal bir 11. Benim savunduğum değişiklikler de sistemi bozmuyor. Zan&Toraman, Bobo&Nobre değişiklikleri. Görünürde ortasaha güçlüydü ve topa sahip olması gerekirdi ama öyle olmadı. Kademeler birbirinden çok kopuktu...

Konyaspor kadroyu baştan ağaşı yenilemiş. İlginç olanda ülkenin en kasap futbolcularından ikisini kadrosunda bulundurması. İsmail Güldüren ve Ayman. Türkiye liglerinin en çirkef adamları sıralamasında Ayman ilk 5 e kesin girer. Bu maçta çok göze batmadı ama maç öncesi içime bir korku saldı açıkçası. Konya'dan sakatla dönmek pek iç açıcı olmazdı. Piyango Holosko'ya vurdu...

Maç kötüydü. Zevkli değildi. Ben maçın zevkinde de değildim zaten. 1-0 olsun bizim olsun mantığındayım. Maça iyi başlamadı Beşiktaş, tek tük atak buluyordu ama kalesinde de görüyordu. Zapo Veysel'i durduramadı, hayretler içerisinde izledim. Zemine mi alışamadı bilmiyorum ama ağır kaldı -ki Veysel sıradan bir oyuncu-. Veysel bütün topları soldan getirdi, içeriyi iki üç kez tehlikeli orta yaptı hep peşinde Zapo vardı ve çoğunda topu alamadı, sağ bek Serdar defansif anlamda eksik kaldı. Pozisyonların hiç birinde yoktu. Bu arada Veysel'in hakeme sülale boyu küfür etmesi de cezasını bulsun bekleriz. Hakem kaçırdı ama kamera affetmedi...

Ben Mustafa Denizli'nin yerinde olsam Gökhan Zan'ı saha içinde döverdim. Televizyon başında çıldırttı beni, bütün topları ileriye şişirdi. Ben altyapıdayken çift kale maçlarda ileriye top şişirip gol attığımızda hoca kızardı. Golü saymazdı. Böyle gol olmaz derdi. Biz 10 yaşındaydık, Gökhan Zan profesyonel futbolcu ve hala bütün topları ileriye şişiriyor. Maçın ilk dakikasından son dakikasına kadar...

Her futbolcu İbrahim Üzülmez kadar yürekli, istekli olsa Beşiktaş çok daha iyi durumda olurdu. Üzülmez yetenekleri ölçüsünde iyi oynuyor. Savunma yönü kötü değil ama hücumda ondan çok fayda beklenmemeli.

Bobo-Nobre'den biri tercih edilmeliyse bu kesinlikle Nobre olmalı. Nobre Bobo'dan daha iyi demiyorum. Bobocu, Nobreci falan da değilim. Nobre Beşiktaş için daha faydalı bir oyuncu kanaatindeyim. Beşiktaş anlamsız bir biçimde kısa pas yerine uzun pasları tercih ediyor, hal böyle olunca Bobo iş yapmıyor bu sistemde. Nobre top indiriyor, çok pres yapıyor, rakibin oyun kurmasını engelliyor ve özellikle hava toplarında daha verimli oluyor. Böylesi bir maçta Nobre'yi kenarda oturtmak yanlış. Bobo küsermiş, piyasası düşermiş umrumda değil. Piyasası düşecek diye şampiyonluktan olacak takım. Maçı izleyenler için diyorum, Holosko'nun karşı karşıya kaldığı pozisyonda Nobre olsaydı, Jefferson kırmızı kartla oyundan çıkardı. Nobre o topa kesin dokunurdu. Nobre bu takımda oynamalı. Holosko ya da Bobo kulübede otursun...

Bir diğer konu da Serdar Özkan. Bu adamda ne var? Benim göremediğim ne var? Son derece kötü. Antalya maçında göz boyamış. Bu hafta yine bilindik Serdar vardı.

Yusuf da son derece kötüydü bugün. Çok top kaybetti. Oyun kurucu bu kadar top harcamamalı.

Hiç yorum yok: