26 Şubat 2012 Pazar

Galatasaray 3-2 Beşiktaş / Klişe ama atamayana atarlar

"Bugün son dakikada Almeida kolay olanı yapıp da o topu içeri sokabilseydi başka şeyler yazıyor olurduk" diyorsak maçı doğru yorumlayamıyoruz demektir. Zira o gol olsa, son dakikaya kadar oynanan oyun değişmeyecekti. Olmadı, dönen topta Elmander daha zor pozisyonu gole çevirdi.


Türkiye derbilerine daha önce tanıklık etmemiş ve sadece maç öncesi atmosfere bakan biri bu maçı Galatasaray'ın çok rahat kazanacağını düşünürdü. Öyle ki bahis siteleri bile handikaplı oynatıyordu maçı. Galatasaray ağır favoriydi ya da öyle gösteriliyordu. Beşiktaş tarafında Fernandes'in cezalı oluşu oyun planlarını değiştiriyordu, daha da önemlisi Beşiktaş'ın en önemli hücum tehdidini ortadan kaldırıyordu. Duran toplar bazuka değil, silah olacaktı.


Maça beklendiği gibi Galatasaray baskılı başladı. Bu gün gibi ortadaydı. Aynı taktiği Fenerbahçe'ye karşı da uygulamışlar ve iş görmüştü. Beşiktaş'a karşı da böyle başladılar. Beşiktaş ise oyunu daha geride kabullenerek kanatlara atılacak uzun toplarda ya da Almeida'ya şişirilecek toplarda ekmeğini arayacaktı. Siyah beyazlılar dörtlü savunmanın önünde kalabalık ortasaha kurmuş ve Ernst-Necip-Veli üçlüsüyle kazanacağı topları Q7 ve Simao ile ileri taşımayı ve Almeida ile golü bulmayı planlamıştı. Galatasaray ise dörtlü savunmanın önünde Melo ve Selçuk ile ortasahada top kazanmaktan çok topla oynayan taraf olmayı, onların biraz önünde kanatlara da kısmen yakın Emre ve Engin ile topu 3. bölgeye taşımayı Elmander ve Necati ile de gol aramayı planlıyordu.


İlk gole kadar Galatasaray topa hükmeden taraftı. Beşiktaş ise Almeida'ya şişirilen topları kullanıyordu. Semih'in sarısı Beşiktaş'ın elini kuvvetlendirmişti üstelik. 15. dakikada Melo'nun uzun topunda hareketlenen Eboue defansın hatasından faydanalıp topu Elmander'e attı ve İsveçli oyuncu güzel bir golle Galatasaray'ı öne geçirdi.


Golden sonra oyun daha dengeli olmaya başladı. Hatta Beşiktaş daha fazla ileride göründü. Buna rağmen çok ciddi bir gol pozisyonuna da giremedi. 38. dakikada Egemen'in sakatlığı maçın birinci kırılma anıydı. Yerine girecek Sidnei savunma anlamında iyi olsa da ağır bir oyuncuydu. Bu Beşiktaş için handikaptı. Zaten Melo'nun attığı golde de aksayan oydu. Çok ağır kaldı. Dönene kadar Melo gol sevincine başlamıştı.


İkinci yarı hızlı başladı. Quaresma sağdan iyi getirdi, Toraman da orada hücuma iyi destek verdi ve Q7'nin ince çalımları sonrası Toraman boş kaleye yuvarladı. 1-1 oldu deidk 2-1 oldu. Selçuk'un -eğer çalışılmış değilse- Necati'ye pasında Necati durdu, Melo iyi kaçtı golü yaptı. Kaleye çekilen 2 şut ve 2 gol geldi.


Carvalhal'in Pektemek - Köybaşı değişikliği sağlam kumardı. Veli'yi Eboue'nin de olduğu sol beke çekmek riskti tuttu. Genç oyuncu aksamadı. Pektemek ise hücumda çok etkili olamadı. Daha doğrusu hep Almeida'ya takıldı. Önce bir korner vuruşu ve Almeida'nın ön direkte auta çıkan kafası -ki arkasında Pektemek vardı- ve sonrasında 90. dakikadaki pozisyon. Yine Pektemek arkasındaydı.

Galatasaray'da ise Necati'nin yerine Riera'nın girişi. Bu değişiklik sol kanadı güçlendirirken Baros'un direkt oyuna girmesini engelliyordu. Yabancıda Galatasaray'da limite ulaşmıştı. Bu değişikliklerden 5 dakika sonra Quaresma sağdan sert kesti Semih topa müdahale yaptı ve top ağlara gitti. Bu Terim'in beklemediği bir gelişmeydi. Oyuncu değişikliklerini skoru korumak üzerine yapmıştı.


Golden sonra Terim Melo ve Emre'yi oyundan alırken Baros ve Aydın oyuna girdi. Bu dakikadan sonra Galatasaray daha baskılı oynamaya başladı. Ve dramatik son. Almeida kaçırdı, dönen topta Elmander golü buldu.


Cenk'in yediği gollerde çok hatalı olduğunu düşünmüyorum. Güven veriyor mu? Hayır. Sabretmeye değer mi? Evet. Savunmada Sivok iyiydi. Sidnei ağır, Toraman ortalama, Köybaşı ortalama. Ernst, Veli iyi, Necip ortalama. Quaresma iyi, Simao vasat, Almeida ölü Pektemek şanssızdı.


Maç oldukça centilmen geçti.Bunda Beşiktaş'ın payı çok büyük. Carvalhal'in Eboue'yi sakinleştirmesi, Quaresma'nın içinden insan çıkması. Faulden sonra özür dilemesi. Diğer taraftan Galatasaray taraftarının "Gücüne güç katmaya geldik" tezahüratımızı küfürleştirerek bize sunmamaları. Futbol adına güzel şeylerdi. 3 boyutlu kareografi farklı ve beğeni topladı. Böyle değişik kareografilerin yapılması güzel ama benim pek de hoşuma gitmedi açıkçası. Ben o amatörce çarşafa yazılmış yazıları daha çok seviyorum.


Puan farkı 14. Böl ikiye 7. Çok. Şampiyonluktan söz etmemiz kolay değil. Galatasaray'ın şampiyon ilan edilmesi de doğru değil. Fenerbahçe deplasmanı var. Dahası play-off'ta en az 4 derbi var. Beşiktaş'tan 9, Fenerbahçe'den 14 puan önde olsa "Galatasaray şampi." derdim ama bugün demem. Fenerbahçe derbilerde çok farklı oynayan bir ekip. Beşiktaş için ise şampiyonluk için çok büyük şans lazım.


Bu yoğun tempoda tercih biraz değişebilir. Hedef Atletico Madrid maçı olmalı.

5 yorum:

Adsız dedi ki...

Fenerbahce ve Galatasaray'in transfer edip de Besiktas'a gol atmayan son yabanci forvet kimdir cok merak ediyorum. Forvetleri gectim, orta saha oyunculari dahi fire vermiyor artik. Bize gol atmayani dövecekler.

Demirören aha bu puan farki da senin eserin. Playoff davasini basimiza saranlarin basini cektin, 1 defadan birsey olmaz dedin, sayende takim haftalardir 2-3 günde bir mac yapar oldu.

WarBlood dedi ki...

şampiyon ilan edilmek için tabiiki çok erken.ama benim düşüncem,bjk'nin fb'ye oranla çok daha ciddi bir rakip olduğu yönünde.fb'nin yakın zamana kadar derbi performansları ortada,doğrudur ama bu sezon için bundan bahsetmemiz imkansız.arenada bize karşı oynadıkları maçta hiçbir şekilde zorluk çıkaramadılar bize.bjk karşısında ilk maçta son anda beraberliği buldular.kadıköyde kazandıkları maç ise ortada,o kadar eksik bjk karşısında uzun süre mahkum oynadılar.2 bjk maçında da şans yanlarındaydı.her derbi maçında o kadar şanslı olamazlar.bjk yoğun maç trafiğini atlattıktan sonra daha istikrarlı sonuçlar alacaktır.açıkcası play-off grubunda bjk'nin daha fazla puan alacağını düşünüyorum.tabii bu şampiyonluğa yetermi bilemem...

Adsız dedi ki...

2. Golde selçuk pası direkt melo'ya attı. selçuk gibi bir futbolcunun 3 metre ofsayttaki adama pas atacağını düşünmen komik.

YK dedi ki...

O pozisyonu en az 10 kez izledim. Selçuk pası atarken Necati'ye bakarak atıyor. Yazıda da dediğim gibi eğer çalışılmış bir pozisyon değilse o topa Melo'nun koşacağını tahmin dahi etmemiştir.

Oğuzcan Akgöl dedi ki...

Merhaba,

Açıkçası Galatasaray'ın çok da baskılı oynadığını düşünmüyorum. Özellikle Fenerbahçe maçı ile karşılaştırırsak...

Oyunun hakimiyeti kendinde olan takım demek daha doğru bence.

Melo'nun golünde Necati'nin payını göz ardı etmemek lazım. Maçta deplasman tribünündeydim, pozisyonu daha net görme fırsatına sahip oldum. O pozisyonda Selçuk topu Necati'ye doğru atıyor fakat Necati ofsaytte olduğunu bilip hareketlenmiyor hemen akabinde de bunu gören Melo, araya sızıyor.

Eğer, Selçuk topu Melo'ya attı dersek, Necati'nin goldeki payına haksızlık etmiş oluruz.

Sevgiler.