17 Mayıs 2009 Pazar

Ankaragücü - Beşiktaş


Beşiktaş'ın Ankaragücü'ne kaybedebileceğini hiç düşünmemiştim bile. Küme düşüyormuş, puana ihtiyacı varmış, Ankara deplasmanı zormuş, Ankaragücü ile Beşiktaş taraftarının arası açıkmış vs vs... Bunların hepsi boş bana. Eğer şampiyonluğa koşuyorsanız Ankaragücü maçında takılmayacaksınız, hele hele böyle bir durumdayken...Nitekim takılmadı da Beşiktaş, zaman zaman zor anlar yaşasa da genel olarak rahat bir futbolla 3 puanı aldı.

Dün Sivas Hacettepe'yi yenince, bugün kazanmak zorundaydı Beşiktaş, bu bilinçle çıkmıştı maça, erken gol rahatlattı, aşırı rahatlama iyi değil tabi. Skor 1-0 iken Beşiktaş gol yesin istedim. 90 dakika bu şekilde geçmemeliydi ya 2-0 olmalı ya da 1-1 olmalıydı. İmdadıma Iglesias yetişti. Beşiktaş'in 1-1 sonrası 10 dakika geçmeden 2-1 yapacağı belliydi. Ankaragücü açık oynuyordu, Holosko, Tello, Yusuf varsa açık oynamak çok sakıncalı. Beşiktaş'ın araya iyi top atabilen ve iyi dribling yapabilen oyuncuları Ankaragücü'nü ekarte etmeye yeterdi. Golü yedikten hemen sonra golü buldu Beşiktaş. O pozisyon gol olmasa bir sonraki olurdu. Dediğim gibi beraberlik 10 dakikadan fazla sürmezdi.

Delgado ve Serdar olmayınca Beşiktaş biraz daha iyi oynuyor. İyi niyetimle biraz diyorum ama siz anlayın...

Takımınızda top kaybeden oyuncunuz ne kadar azsa o takım o kadar başarılı olur. Bugün Beşiktaş'ın 11'inde topa dan dun vuran tek oyuncusu Gökhan Zan'dı. Onun dışındaki oyuncular daha bilinçli oynuyordu. Zaten Beşiktaş kadrosunda 3 oyuncu bu kategoriye girer. Gökhan, Serdar, Delgado... Takım ayağa top yapınca hem rakibi ortasahada yoruyor hem de hücuma iyi çıkıp pozisyon bulabiliyor. Ernst'in golü öncesi paslaşmalar çok iyiydi. Bobo-Holosko-Tello arasında da sık sık üçgen izledik. Ankaragücü'nün önliberosunun zayıf olması Beşiktaş'ı rakip yarı sahada rahat oynattı. Beşiktaş o bölgede rahat oynarsa Bobo ve Holosko ile hücumda tehlikeli olur. Nobre ile daha tehlikeli olur ama o, bugün yoktu...

Savunmada Zapo'yu izleyenler İtalya'da oynadığını hemen anlayabilir. Çok garantici ve sert. Arada hata yapmadı değil ama ilk 11 oynamamasının büyük etkisi var. Üzülmez bugün takımın ceza sahasına top şişiren adamıydı. Ali Güneş ortalarını sık sık izledik Üzülmez'in, Messi gibi içeriye de kıvrılmadı değil. Kornerin birinde Tello ve Yusuf yokken Üzülmez ortaladı, helal olsun dedim. Bu arada bu adam 35 yaşındaydı değil mi?

Denizli'nin oyuncu değişiklikleri yerindeydi. 2-1 lik ilk yarının ardından ikinci yarı Ankaragücü özellikle Jaba ile bir kaç pozisyona girdi ve o pozisyonlardan biri gol olabilirdi. Beşiktaş kalesinde pozisyon görünce ister istemez takım geri çekildi. Bu durumda Yusuf'un çıkarılması çok yerindeydi. Ekrem, Holosko ile birlikte takımı hücuma hızlı çıkarabilecek bir oyuncu, zaten 3. golü de bu iki oyuncunun hızlı çıkmasına borçluyuz. Bobo'nun müthiş kafasına da haksızlık etmek istemem...

Ankaragücü maç boyunca 2 periyot etkili oynadı. 1-0 1-1 arası ve ikinci yarının ortaları. Bunun dışında maçın hakimi Beşiktaş'tı. 40. dakikada skor 2-2 olsaydı Beşiktaş 50. dakikaya kadar 3-2 yapardı. Tek korkulu dakika 75 sonrasıydı. Neyse ki o döneme bırakmadık...

Daha önceki maçlarda Bobo'ya çok yüklendim ama 2 maçtır çok formda. Bobo böyle oynasın canımı yesin...

Trabzon'un son dakika golü çok hoş olmadı tabi. Ama çok da büyük sorun olacağını sanmıyorum. Ligde fikstürü en zor takımlardan biri. Haftaya Eskişehir deplasmanındalar, son hafta da daha zor bir deplasmana gidiyor. Avni Aker'de Fenerbahçe. Bu iki maçı da kazanmak zorunda, kazanabilir mi? Sanmam. İlk kayıp haftaya olur...

Sivasspor kazandı ama çok da ümit vermedi. Haftaya Gençlerbirliği sonrasında Galatasaray. İki maçta da puan kaybedebilir. Gençlerbirliği maçında puan kaybı benim için sürpriz olmaz...

Beşiktaş'a gelince, Galatasaray ve Denizlispor. Denizli'nin bugün kazanması iyi oldu. Son maça kalmasın işler. Galatasaray maçı zor ama galibiyete inanıyorum.

Gelecek hafta İnönü'de şampiyonluk turu atabilir miyiz acaba? Dereyi görmedim henüz ama paçaları sıvadım bile...

Hiç yorum yok: