
Seyahat öncesi hazırlık telaşı derken maç yorumunu ihmal ettim. Yazılmayacak maç değil tabi, 1 gün geç de olsa paylaşmak gerekir. Futbol adına çok güzel şeyler söylemek zor; 1-0 eze eze alınmış bir 1-0 olmadığı gibi harika bir savunma örneği gösterilmiş, Çanakkale geçilmezi oynamış bir 1-0 da değil... Kimliksiz ama çok değerli bir 1-0...
Sivok'un olmayışı Kaş'ın oluşu demekti. Kaş'ın oluşu savunmada sıkıntı demekti. Giggs mi oynasa Nani mi oynasa daha az zaiyat verir düşüncesindeydim ta ki Fergie'nin yüz güldüren kadrosunu görene dek. Gerçi içimde hala şüphe yok değildi; gruptan çıkmayı garantilemiş, haftasonu oynanacak maçın konsatrasyonu içindeki ideal 11 mi yoksa kendini ispat etmeye çalışan gençler mi? Seçim yap deseler bile zorlanırdım açıkçası. Yine de Rooney'i, Ferdinand'ı, Berbatov'u, Evra'yı görmemek güzeldi...
Beşiktaş ise oldukça defansifti. Savunmacı kanatlar, çift önlibero ve Tello - Bobo hücum hattı. Yine de dizilişten memnundum. Bir de Serdar Özkan yoktu en azından...

Haftasonunun kahramanı İbrahim Üzülmez sahada işi en zor olandı. Takımın en formda ismi onun kanadındaydı. ManU, Obertanlı kanadı kullanıyordu. Üzülmez ilk yarı çok etkili olamasa da ikinci yarıda Obertan'ı kısmen durdurmayı başardı. ManU gol araken tek dileğim artık gol olsundu. Ya Kırmızı Şeytanlar ya da biz; birimiz atalım artık dedim. Zira maç hep böyle gideceğe benziyordu. Derken yıllar öncesini hatırlattı bize Tello. Uzaktan bir şut, defansa çarpıp ağlarla buluştu. Bu hikayeyi ManU taraftarı da, biz de önceden biliyorduk aslında. Senaryo aynı, oyuncular farklı. Türkler adına tek ortak isim Rüştü...
İkinci yarıda Toraman da çıkınca Beşiktaş'ın gardı iyice düşmeye başladı. Erhan, Old Trafford'u kaldıramadı haliyle. Çok da yüklenmek istemiyorum açıkçası. Hak veriyorum. Ben de benzer duyguları Rıdvan Dilmen'e karşı oynadığım halı saha maçında hissetmiştim. Yıllarca vay be ne oynuyor diye baktığın adam karşına gelince heyecanlanıyorsun... Ya hocam o profesyonel ama... Evet profesyonel ama aynı zamanda insan...

Denizli, 1-0'ı koruma derdindeydi. Eleştirmiyorum tabi ama yine de Tello ile Tabata değiştirilebilirdi mesela. Ayağında top tutacak, araya top atacak adam verimli olurdu. Hadi bu değişiklik bir yere kadar da ya Batuhan'ın alınması... Buna anlam veremiyorum. Kontraataktan başka bir şansının olmadığı maçta daha hızlı adam almak gerekmez mi oyuna. E yedeğim yok. O zaman bırak Bobo oynasın... Batuhan alınacak en son adamdı...
Rüştü, mazide yolculuk yaptı. 2000 li yılların başına döndü; son dakikada 2 tane net çıkardı. Beşiktaş efsane maçlar zincirine bir yenisini daha ekledi. Efendim, yedek Manchester'ı yendi; bu mudur efsane maç? Fenerbahçe daha kalitesiz yedeklerden oluşan Manchester'ı yenmedi mi? Üstündeki formaya bakıyormuşuz hocam...
Bu maç efsane oldu artık. Yine de bana haftasonu alınan Fenerbahçe galibiyetinin tadını vermedi. Gruptan kim nereye nasıl çıkarı anlatabilmem için Matematik 101'den en az BB almış olmalısınız...
P.S. 4 günlüğüne Hamburg'a gidiyorum. Ne işin var derseniz. Önceden planlanmış bir yolculuktu, hikayesi uzun. Araştırdım, maç düşüremiyorum. Real - Barça'yı Almanlarla izleyeceğim. Özel isteği olan yazsın, makul şeyleri getirmeye çalışırım. Herkese şimdiden iyi bayramlar...






















Her şey güzel derken, sene başında bir türlü birleşemeyen iki kulübü birleştirme derdine düştüler. Ankaraspor yavaştan Ankaragücü çatısı altına girmeye başlamıştı bile. Sonra bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde ellerine yüzlerine bulaştırdılar ve Ankaraspor küme düşürüldü. Melih Gökçek'in de istediği bir yerde buydu aslında. Aaa pardon Melih Gökçek ile ne alakası var olayın değil mi? O iki kulüple de en ufak bir bağı bulunmayan birisi. Mahkemeye neden çağırıldığını bile bilmiyor oysa ki...
Şimdi de hocayı yollamak isteyen yönetimin, tazminat da ödemeden hocayı yıldırma şekliyle karşı karşıyayız. Futbolculara haber verilmiş ve hocadan habersiz antrenman saati değiştirilmiş. Bunun açıklamasını çok merak ediyorum. Ne cüretle değiştirebilirsin. Yönetimi anlamak mümkün değil. İyice aile şirketi tadı verilmiş yılların Ankaragücü'ne...

Bir başka aday da Portekiz. Onlar da rötarlı da olsa gitme derdinde. Ronaldo sakatlığına rağmen kadroda, belki iyileşir umutlarıyla...Rakipleri Bosna'yı yakinen tanıyoruz, sürprize fazlasıyla açık bir maç. Pepe-Carvalho sağlam basmalı yere. Kaleciye uzaktan şutlarda çok iş düşüyor bir de. Kadronun en önemli eksiği Bosingwa, Ferreira eski günlerine dönerse sorun yok. Ronaldo olmasa da Deco, Simao, Nani sürükler. Ah bir de forvetleri olsa...


Rakibin hücum hattını çökerterek en fazla 1 puan alınır. Bugün alınan +2 hatta +3 puan Hakan'ın ellerinde, biraz da Ferrari'nin ayaklarındaydı. Beşiktaş'ın alacağı puanlar bu kadar ucuz olmamalı. Maç başlar başlamaz kime sorsanız ikinci yarıda Bobo ve Yusuf oyuna girecek derdi. Bobo biraz geç de olsa girdi, Yusuf zaten 10 dakika oynayan Beşiktaş'ı oynatan adamdı. Denizli'nin bu hamlesini şuna benzetiyorum. Hani maçta bir oyuncu kanatta gelen topa kafa vurmaya niyetlenir, sonra top bel hizasından gelir ama o şartlandırmıştır kendini ve topa eğilerek saçma sapan bir kafa vuruşu yapar. Neden? Çünkü o topa kafa vurmayı aklına koymuştur. Denizli de kendini şartlandırmıştır. Takım bu 11 ile çıkacak ve ikinci yarıda bunlar girecek. Ben bu değişikliklerin oyun sistemine göre yapılan değişiklikler olduğunu sanmıyorum. Buna benim futbol bilgim yetmiyor da olabilir ama bildiğim bu. Bu değişiklikler Lucescu'nun Ahmed Hassan değişikliği değil...
Eğer bu UCL maçı olsaydı ve Trabzon da iyi bir Avrupa takımı olsaydı -ki bugün çok iyi oynadı- Beşiktaş için bugün 2.Stamford Bridge zaferi diyebilirdik. Ancak bu korkak futbola bu güzel yakıştırmayı yapmak içime sinmiyor. Yine de bana o güzel günü hatırlattıkları için hepsine çok teşekkür ederim...


Savunmanın göbeğinde ve solunda ciddi bir problem yaşamadık ama sağ yine felçti. Herhangi bir yazımı İbrahim Kaş'a dokundurmadan bitirmek istiyorum ama zor gibi. Bu adam Beşiktaş'ın sağ bekinde nasıl oynar? Sağ bekte oynatılmak için kiralanır mı? Öncesinde Getafe ala ala Türkiye'den bunu mu alır? falan filan... Kaş hakkında 10 tane ardarda soru sorabilirim... Ben Kaş'ın stoper performansına notunu, önceki sene sanırım Çaykur Rizespor maçıydı, verdim. Sağ bekte oynamayacağı için not göstermeye ya da örnek vermeye gerek yok diye düşünüyorum. Her fırsatta dalga geçilen, alkışlarlayaşıyorum.com'da 4 sayfa gırgıra alınan Sabri bile çok daha iyidir. Ya da Galatasaraylıların Cihan Haspolatlısı ya da Niyazi Güney ya da kim olduğunu bilmediğim Denizlispor'un sağ beki. Ali Güneş'i alalım daha iyi... Ben bu kadar kötü bir bek performansı görmedim. Bütün atakları sağ bölgeden yedik... Denizli de bunu farketti ama Kaş'ı çıkarmak yerine Uğur'u o bölgeye yardıma gönderdi...
