14 Mart 2012 Çarşamba

İngiltere'de Kiralama Tartışması

Ülkemizde çok yaygın olmasa da özellikle İngiltere'de kiralama çok sık kullanılan bir transfer biçimidir. Arsenal, Chelsea ve Manchester United'ın genç oyuncularını geleceğe dönük kiralaması, Man City'nin elden çıkarmak istediği oyuncuları kiralaması oldukça fazla karşılaştığımız bir durumdur. Peki her şey dört dörtlük mü?
İngiltere'de kiralama konusunda farklı görüşler var. Bugünkü sistemde kural biraz karışık. Daha doğrusu çok detay barındırıyor. Özetle bahsedecek olursak;
  • Her kulübün 8 tane uzun dönemli oyuncu kiralama hakkı var. Uzun dönemden kasıt sezonluk kiralama.
  • Kısa dönem (3 aylık ya da 1 aylık) kiralama hakkı sınırsız. Bu transferi, transfer sezonu dışında da yapabiliyorlar.
  • Acil durumda kaleci alımına izin var.
  • Maç kadrosuna en fazla 5 kiralık oyuncu yazılabiliyor.

Genel olarak kurallar bu şekilde. Alt kırınımında detaylar var ama detayda boğulmaya gerek yok. İngiltere'de çok ciddi şekilde çalışılmış ve altyapısı hazırlanmış bir kiralama sistemi var. Neden bu kadar önemsiyorlar peki? Çünkü mühim.

Yazının başında belirttiğim şey çok önemli. Hem kiralayan kulüp için, hem kiralık alan kulüp için, hem de oyuncu için çok faydalı olabilecek bir sistem. Dolayısıyla futbola hizmet. Örnek verelim, biraz daha somutlaştıralım.

Bugün Arsenal ortasahası için ciddi önem taşıyan Wislhere, Alex Song ve Ramsey henüz A takımda ilk 11 seviyesinde değilken alt lig takımlarına kiralanmıştı. Bu sayede oyuncular ilk 11 deneyimi kazanırken, Arsenal sonraki sezonlar için oyuncularının tecrübe kazanmasından faydalanıyor ve kiralayan takımlar da kadrosunda kaliteli bir oyuncu oynatma fırsatı buluyor. Mesela bugünkü kadroda bulunan Frimpong ve Miyaichi de kiralık tecrübesi kazanan oyunculardan.

Bu sadece Arsenal'in kullandığı bir sistem değil, Chelsea, Man Utd, Liverpool gibi takımlar da bu sistemden faydalanıyor. Bugün bonservisi Chelsea'de olan Kevin de Bruyne, Thibaut Courtois, Gael Kakuta; bonservisi Man Utd'da olan Macheda, King, Bebe; Liverpool'lu Wilson ve Pacheco başka takımlarda kiralık oynayan oyuncular. Bunlar gelecek vaad ediyor ve gelişimleri için bu doğru bir yöntem. Bu oyuncuların kariyer planlaması var.

Bu konuda kimsenin olumsuz görüşü yok. Ancak kiralama modelini farklı kullanan takımlar soru işareti bırakıyor. Buna en büyük örnek Manchester City. City'nin kiraladığı oyuncu listesine baktığımızda bu modeli çok fazla göremiyoruz. Arada Weiss, Boyata, Johnson gibi oyuncular da var ancak dikkat çeken isimler Bridge, Adebayor ve Santa Cruz. Rahatsızlık oluşturan noktalar şunlar:

1. Adebayor'un parasını City ödüyor ve bu haksız rekabete neden oluyor. Spurs, Adebayor gibi bir oyuncuyu oynatıyor ve bunun için ciddi bir haftalık ücret ödemiyor. Bu tek oyuncu olunca çok göze batmıyor ama benzer bir sistemi İspanya'da yaşatan Granada'nın kadrosunda bulundurduğu 11 kiralık oyuncu rahatsız edebiliyor. Bu oyuncular için İspanyol ekibi para ödemiyor. Yani ücretlerini hesapladığımızda 6 milyon €'luk maaşı başka takım ödüyor. Bu 11 oyuncunun 5'i Udinese'den olunca daha da rahatsız edebiliyor. Udinese, Granada'yı pilot takım olarak kullanıyor aslında. Bu Granada'nın rakipleri için haksızlık olduğu görüşünde olanlar var. Haklılık payı var.

2. nokta daha enteresan. Adebayor Man Utd'a, Arsenal'e, Liverpool'a karşı oynuyor ama Man City maçlarında oynamıyor. Man City maçlarında oynamaması mantıklı ancak bu da haksız rekabete yol açıyor aslında. Yani City oyuncusunu, rakiplerine karşı oynatıyor ama o yıldız kendine karşı oynamıyor. Tabi burada şunu da göz önünde bulundurmak lazım. Man City, iyi bir oyuncusunu ücret istemeksizin rakibine veriyor. Bu da iyi bir antitez olabilir.

İngiltere'de tartışılan noktalar bunlar aslında. City mantığında yapılan kiralamaların doğruluğu sorgulanıyor. Önlem için de öneri yok değil. Kiralayan kulüp maaşın en fazla %50'sini verebilsin. Böylece kiralayan takım en azından ücretini ödemiş olsun ki haksız rekabet biraz olsun azalsın.

23 yaş altı oyuncu kiralamasında bu kısıtlamaya gerek yok. Zira o oyuncuların kiralanma amacı belli ve o oyuncular kendi takımlarına avantaj getirebilecek bir durumda olmayacaktır. Mesela Frimpong'un Arsenal'in rakiplerine transferi, o oyuncuyu alan takımı ön plana çıkarmayacaktır.

Örneğin Man City Bridge'i kiralamak istiyor ama Sunderland para vermek istemiyor. Haftalığını dahi vermek istemiyor. O halde iki alternatif kalmalı. Ya Sunderland en az %50'sini vermek zorunda kalmalı ya da Bridge haftalığındaki azalmayı kabul etmeli ve ona göre anlaşmalı.

Bugünkü durum beni çok rahatsız etmiyor açıkçası ancak karşı görüşün de hak verdiğim kısımlar var.

Hiç yorum yok: