17 Temmuz 2011 Pazar

Genç hocanın yaşlı takımı: Villas-Boas & Chelsea



Andre Villas Boas'a yeni Mourinho diyen sadece biz değiliz. Portekizli hocaya, İngilizler de, Portekizliler de o özle bakıyor. Hatta belli ki Roman Abramovich de böyle düşünüyor. Bire bir olmasa da kariyer başlangıçları benzerlik gösteriyor. Porto ile rahat birer şampiyonluk yaşadılar ve her ikisi de UEFA kupasını aldı. Mourinho, 2. yılı da bekledi ve UCL'yi de Porto müzesine götürdü. Sonrasında yeni yapılanan Chelsea yolunu tutmuştu. Villas Boas, Jose kadar sabırlı değildi, zaten Abramovich'in de bekleyecek bir yılı daha yoktu. Rus patron 7 yıl önce oynadığı kumarı kazanmıştı ve bu sefer de kazanacağını düşünüyordu.


Villas Boas, Porto da Mourinho'nun yaptığından çok da farklı bir iş yapmadı. Genç yetenekli bir kadro kurdu ve iyi taktik anlayışı, iyi mentorlüğü sayesinde kazandı. Ancak Chelsea de işi bu kadar kolay olmayacak. Hatta Chelsea de Jose'nin yaptığını yapamayacak. Bu sefer şartlar farklı görünüyor.




"The Special One", Londra'ya geldiğinde yeni kurulmakta olan bir takım vardı. Rus patron, 50 yıldır şampiyon olamayan takım için kesenin ağzını açmıştı. Jose'nin geldiği dönem takımın ağır topları sayılabilecek Makelele, Crespo, Mutu, Joe Cole, Bridge gibi oyuncular takıma bir önceki yıl dahil olmuştu. Cech, Drogba, Carvalho, Ferreira, Kezman ve Robben de Jose ile birlikte takıma katılıyordu. Takımın eskileri 3. yılını dolduran Lampard ve altyapıdan yetişen Terry idi. Mourinho'nun ilk yılının 3 önemli isminden sadece Terry kalıplaşmış denebilecek bir oyuncuydu. O da henüz 24 yaşındaydı. Jose'nin elinde yeni kurulan ve genç bir takım vardı. Üstelik bu takımın kritik oyuncularının yarısından çoğunu o takıma dahil etmişti. Mou'nun motivasyonu ve taktik anlayışı takımı başarıya götürmüştü.


Villas Boas'ı benzer bir takım beklemiyor. Aslında aynı takım bekliyor ama 7 yaş daha tecrübeli halde. Tecrübeli olmaları iyi tarafı ancak bunun yanında yaşlanmış olmaları ve artık birçoğunun eski günlerinden uzak olması kötü yanları. Ne Drogba eski Drogba, ne de Lampard. Villas Boas, önce kalıplaşmış takımı çözmek zorunda, sonra da kendi sistemini benimsetmek zorunda. Üstelik bunu yaparken de Terry gibi, Lampard gibi, Drogba gibi, Essien gibi yıllardır bu takımda beraber oynamış oyuncuları da iyi yönetmek zorunda. Bu oyuncuların büyük kısmının mental olarak güçlü olduğu bir gerçek ama kalıplaşmışlık bazen bunun da üzerinde olabiliyor. İlkokul 1. sınıf öğrencilerini disipline etmek kolaydır ancak 5. sınıf öğrencisini disipline etmek biraz daha zor olacaktır.




Boas'ın elinde yeni sayılabilecek Zhirkov, David Luiz, Ramires, Sturridge ve Torres var. Chelsea deyince akla gelen Drogba ve Lampard gibi isimler Boas'ın işini güçleştirebilir de kolaylaştırabilir de. Takıma ağabeylik de yapabilir, sisteme ters de gelebilir. Bu Boas için zor bir sınav olacak. Ayrıca takımın yaş ortalamasının yüksek olması EPL gibi yorucu maratonda sıkıntı olacaktır.


Son olarak hangi sistemle oynayacağı da çok önemli. Geçen yıl başarılı olan tek forvetli ama Anelka ve Malouda'lı sistem bu yıl o kadar başarılı olamayabilir. Üstelik ortasahada Essien gibi bir yıldızdan da 6 ay uzak kalacakken.


Portekizli'nin işi kolay değil. Taraftar beklenti içinde. Torres'e dünya para veren patron beklenti içinde, rakiplerden Man Utd formda; Liverpool, Dalglish ile iyi bir ivme yakaladı; Man City takım olmaya bir adım daha yaklaştı, Arsenal bir miktar daha tecrübeli.

Hiç yorum yok: