25 Ağustos 2010 Çarşamba

Üç büyüklerin sorunları


Üç büyüklerin ikinci haftayı puansız kapatması ilginç bir tesadüf oldu. Galatasaray ve Fenerbahçe'nin hem form durumunu, hem de rakiplerinin form durumunu göz önüne aldığımızda, bu iki ekip için büyük bir sürpriz olmadı ancak Beşiktaş'ın kendi evinde İBB'ye yenilmesi beklenmedik bir sonuçtu...

Peki üç büyükleri bu hale düşüren sebepler neler?


Üç takımında bir takım problemleri var ancak bu problemler hepsinde farklı. Galatasaray ile başlayalım. Bu üç takım arasında durumu en vahim görünen Galatasaray. Rijkaard'dan, Adnan Sezgin'e, Adnan Polat'tan sağlık komitesine kadar her şey eleştiriliyor. Galatasaray'ın temel sorununun oyuncu kalitesi olduğunu düşünüyorum. O meşhur transfermarkt sitesine bakıp, "olur mu yahu, değeri Beşiktaş'tan daha yüksek. Sen nasıl oyuncu kalitesi daha düşük diyorsun" demeyin. Sitedeki değer saçmalığı kesinlikle gerçeği yansıtmamaktadır, bunu da antrparantez belirteyim. Sık sık oynatıldığı sistem dolayısıyla hedef alınan Rijkaard'a yapılan eleştirilerin abartıldığını düşünüyorum. Evet, Hollandalı Hoca 4-3-3'te ısrar ediyor ama elindeki kadro ile 4-4-2 de kurulmaz, 3-5-2 de, 6+2+2 de...

Hangi transferleri istedi kesin olarak bilmiyorum ama istediği hiç kimsenin alınmamış olması (belki Cana) yapılmamış ya da yapılamamış transferlerden belli. Israrla istediği Stoch'un da bugün Fenerbahçe forması, Beşiktaş taraftarının "Şimdi onlar düşünsün" deyip arkasından su döktüğü Serdar Özkan'ın Galatasaray forması giyiyor olması, Sarı-Kırmızılıların transferdeki başarısını (!) az çok gösteriyor. Galatasaray'ın temel problemi yapılmamış transferlerdir. Rijkaard bu takımla başarılı olamaz.

Fenerbahçe transfer konusunda ezeli rakibine göre daha şanslı. Dia, Stoch ve Niang Aykut Kocaman'ın oturtmaya çalıştığı hızlı ve kanattan futbol için doğru isimler. Gyan yanlışından istemeden de olsa dönmüş olması Fenerbahçe'nin şansıdır. Aykut Kocaman, moral olarak çökmüş bir takımı aldı ve bu takıma yeni bir sistem oturtmaya çalışıyor. Yıllardır Alex üzerine kurulu bir sistemi kanatlara yaymaya çalışıyor. Bu yapılması gereken zorunlu bir değişikliktir. Bu yıl büyük olasılıkla Brezilyalı oyuncunun ülkemizdeki son yılı ve yerine birinin alınıp monte edilmesi pek olası değil. Öyle ki Messi bile Fenerbahçe'de Alez kadar başarılı olamayabilir. Bu tamamen bir kimya meselesidir. Hal böyle olunca Aykut Kocaman'ın işi zorlaşıyor. Kurulu ve zamanında çok başarılı olmuş bir sistemi değiştirmek oldukça zor. Üstelik yeni sistem, seni ekstra yabancı kontenjanı kullanma zorunluluğunda bırakırken. Fenerbahçe'nin yeni yabancı transferi yapacağını düşünmüyorum. En azından ilk 11 için yeni yabancı alınmayacaktır diye tahmin ediyorum. Lugano-Santos-Dia-Stoch-Niang ilk 11'deki yeri garanti isimler. Yeni alınabilecek yabancı belki defansa olabilir. Çok kaliteli bir ismin gelmesi durumunda Bilica yedek bekleyecektir. Ayrıca bu durum Alex'in de kulübede oturması manasına geliyor. Alex oynarsa yeni gelecek oyuncu da kulübede oturacaktır.

Aykut Kocaman'ın işi kolay değil. Yönetimin gerçek manasıyla Hoca'nın arkasında olması gerekir ve en önemlisi hem yönetimin hem de taraftarın sabırlı olması şart...


Beşiktaş'taki problem ise bu ikisinden farklı. Schuster'in transferleri yapılıyor. Bu konuda Alman Hoca şanslı diyebiliriz. Üstelik kalıplaşmış bir sistemi bozup yeni bir sistem de oturtmaya çalışmıyor. Zira öncesinde Beşitaş'ın oturmuş bir sistemi yoktu. Elbette Schuster takıma yeni bir yapı kazandırmak istiyor ve o amaçla çalışıyor ancak bu durum Fenerbahçe'deki kadar keskin değil.

Beşiktaş'ın temel problemi Hoca'nın ligi tanımıyor oluşu. Ligimiz gerçekten sert ve mücadeleye dayalı bir lig. Özellikle İspanya Ligi ile kıyaslanmayacak kadar sert. Ayrıca ülkemizdeki bir çok takım, üç büyüklere karşı katı savunma yaparak en azından bir puanı kurtarma gayesiyle maça çıkıyorlar. Bu bir çok takım için içerde deplasmanda değişmeyen bir strateji. 9 kiş isavunmada kalıp 2 hızlı oyuncu ile kontradan gol arayan takımlarla dolu bir ligimiz var. Hal böyle olunca ortasahası zayıf büyükler puan kaybedebiliyor. Beşiktaş iki ortasahalı sistemden vazgeçtiği her maçta problem yaşayacaktır. İki ortasahadan kastım katı savunma yapan, top kapan iki oyuncu değil. Ernst-Necip, Ernst-Aurelio gibi hatta gitmezse bunlara Fink'in de ekleneceği varyasyonlar. Bu bölgedeki oyunculardan biri olmadığı zaman ortasahası kolay geçilebilir bir takım haline geliyor Beşiktaş. Bu, sadece bugünün problemi değil. Dün Cisse de bu bölgede tek oynadığında Beşiktaş kolay pozisyon veren bir takımdı...

Üç büyüklerin üçü de farklı sorunlarla uğraşıyor. Beşiktaş ve Galatasaray'ın problemi daha kolay çözülebilir gibi görünse de ben Fenerbahçe ve Beşiktaş'ın daha istikrarlı bir yol izleyeceğini ve problemleri daha kolay aşabileceğini düşünüyorum. Galatasaray yönetiminin önümüzdeki bir kaç gün içinde transferleri tamamlaması durumunda, Galatasaray bu yıl geride kalır...

Hiç yorum yok: