11 Mart 2011 Cuma

Manisaspor 0-0 Beşiktaş


Nostaljik bir maçtı. Schuster, maç sonunda 26. hafta muhabbeti de yaparsa, hafta içi Cihangir'de takıldığı konusunda emin olacağım.

Beşiktaş, bugün kazanmaya dünden daha yakındı ama anlamı var mı? Tek pozisyon vermeden maçı tamamladı. Ferrari eski günlerdeki gibiydi, savunma sağlamdı. Bekler çıkmıyordu, Aurelio ortasahanın bir adım ilerisine çıkmadı. Bobo eski günlerdeki gibi yalnızdı, gerçi eski günlerdeki gibi golcü değildi.

Sene başında oynayan ve kazanan, bir kaç hafta sonra oynayan ve kaybeden, bugün de oynayamayan ve kazanamayan Beşiktaş. Belli ki Alman hoca da 60'ların futboluna, 60'ların futboluyla karşılık vermek istedi. Verebilir de, bugün kazanamadı ama yarın kazanacaktır da. Fakat bu kazanç yine kısa vadeli olacaktır. Bu futbolla gelecek yıl şampiyon olabilir ama uzun vadede kazanan olmayacaktır.

Maça bir paragraf ayıracak olursak. Değer mi diye düşünmüyor değilim. Oldukça sıkıcı bir mücadeleydi. Manisa sinsi kontraları bekledi ama Beşiktaş açık vermeyince tek gol yolu da kapandı. Kaleyi tutan tek şutu olmadan maçı bitirdi. Beşiktaş'ta oyunu yönlendirecek isim Guti'ydi ama o da 60 dakika etkisiz kaldı. Simao kanatlarda değil göbekteydi. Bu gol yollarında paslaşacak adam ihtiyacından kaynaklanan bir tercihti. Sol kanat boş, sağ kanatta da Hilbert etkisiz olunca Beşiktaş Simao'nun ayağına baktı. Simao tam bir takım oyuncusu, müthiş bir kanat oyuncusudur ama oyunu üzerine kurulacak bir adam değildir. Guti'nin kötü gününde, Quaresma'nın yokluğunda, Bobo'nun Guizalığı tutunca gol de çıkmadı. Savunmadaki dörtlü başarılıydı, Aurelio da savunmada hata yapmadı, Fernandes ise sıradan bir gün geçirdi. Takımın ateşlenmeye ihtiyacı vardı, bugün bunu becerebilen oyuncu yoktu.

Bugün kaybedilen iki puandan çok, kaybedilmeye yüz tutan yarına üzüldüm...

Hiç yorum yok: