23 Ocak 2011 Pazar

Dinamo Kiev & Semin & Lucescu & Beşiktaş


Ukrayna'nın en başarılı takımı Dinamo Kiev ile Beşiktaş'ın tek ortak noktası UEFA Avrupa Ligi'nde eşleşmiş olmaları değil. Bu iki takımın kaderi aslında bundan bir kaç yıl önce de kesişmiş. Pascal Nouma'nın golüyle hatırlanan maçtan bahsetmiyorum, kesişim kümesinde bir kişi var o da Mircea Lucescu.

Türk futbolundan bir türlü söküp atamadığımız bu adam, bazılarına göre bu "çingene", yıllar önce iki takımın da kaderini etkiledi. Lucescu'nun Beşiktaş'tan ayrılıp, Shakhtar'a gitmesi Karakartalları etkilediği kadar Beyaz-Mavilileri de etkiledi. 2004-05 sezonuna kadar son 12 yılda 11 şampiyonluk yaşayan Kiev, Luce'nin Ukrayna Ligi'ne gelişiyle şampiyonluğu Shakhtar'a bıraktı. Lucescu'nun gelişiyle birlikte Shakhtar 6 sezonda 4 şampiyonluk aldı ve iki kez Kiev'in gerisinde kaldı. O iki sezonda da ikinci oldu. Gerçi son 14 sezonda ilk iki sırayı bu iki takımın paylaştığını hesaba katarsak bu ikinciliklere şaşırmamak gerek.


Bu Rumen bugün Türkiye'de konuşulduğu gibi yıllarca Ukrayna'da da konuşulacak. Şimdiden yıllarca konuşulmayı hakeden iş yaptı. 6 sezonda 4 şampiyonluk ve UEFA Kupası. Bugün itibariyle Lucescu, Valery Lobanovsky'den sonra Ukrayna Ligi'nin en başarılı ikinci teknik direktörü. Sözkonusu Lobanovsky'nin bugün Dinamo Kiev'in stadına ismini veren Dinamo'nun efsane futbolcusu olduğunu belirteyim.

Luce'den tekrar Dinamo'ya geçiş yapalım. Dinamo, bu 6 sezonluk dilimde iki kez mutlu sona ulaştı. Bunlardan birincisi Anatoly Demyanenko ile ikincisi de Yuri Semin ile kazanıldı. Yuri Semin, kazandığı şampiyonluk sonrası Lokomotif Moskova'nın başına geçerken, Dinamo Valery Gazzaev ile anlaştı. Gazzaev iyi hocadır ama Dinamo'da başarılı olamadı. Semin döneminde müthiş performans gösteren oyuncular, Gazzaev ile birlikte düşüşe geçti ve bu düşüş takımın genel performansına yansıdı. Kiev ekibi Gazzaev'in ilk sezonu koltuğu yine Shakhtar'a kaptırdı. Üstelik Semin döneminde UEFA Kupası'nda yarı final gören takım, Gazzaev'le birlikte Şampiyonlar Ligi'nde gruplardan çıkamadı.

Dinamo yöneticilerinin Gazzaev'e sabrı 2010 Ekim'e kadar sürdü. Kötü gidişe dur diyemeyen Gazzaev ile yollar ayrıldı ve Semin tekrar Dinamo'nun başına geçti. Semin, Kiev taraftarı için bir motivasyon unsuru. Üstelik takımda da oldukça sevilen bir isim. Gazzaev ile birlikte düşüşe geçen Kaddouri ve Ninkoviç'in tekrar eski formunu kazanamacı düşünülüyor. Hatta sadece bu iki isim değil, takımın tamamında bir performans artışı olması bekleniyor. Dinamo'nun efsane oyuncusu Andriy Shevchenko Semin'in gelişine çok sevindiklerini, tüm futbolcuların Semin'i çok sevdiğini, Kiev'in Semin ile birlikte büyük zaferler yaşadığını ve yenilerini de yaşayabileceğini söyledi. Semin'in Ukrayna Ligi'nin oyun sistemini bildiğini, lige ve takıma uyum sorununu kısa zamanda atlatacağını düşünürsek, Kiev'in yeni zaferler kazanmasının çok zor olmadığını söyleyebiliriz.

Semin ile herşey güzel gidebilir ama bir problem var. Kiev ligde şu anda 2. ve lider Shakhtar'ın tam 12 puan gerisinde. Üstelik Metalist'in yalnızca 3, Dnipro'nun da 5 puan önünde. Karpaty ile ise arasında 8 puan fark var. Kiev ikinci yarı liderlik için savaşacaktır ancak Metalist'in de hiç küçümsenmemesi gerektiğini vurgulayalım. Metalist son yıllarda futbolunu çok geliştirdi ve gelişen Ukrayna futboluyla birlikte adını Avrupa'ya duyurdu.

Lucescu, Kiev'i küçümsemiyor ancak şampiyon olmalarına da pek fazla ihtimal vermiyor. Kısa zamanda eski günlerine kavuşacaklarını ve bir mucize yaratacaklarını düşünmüyor. 12 puanlık fark ve oturmuş yapısı Lucescu'nun elini sağlamlaştırıyor.

Bu kısmı Beşiktaş'ı da biraz ilgilendiriyor aslında. Yaklaşık bir ay sonra Beşiktaş, Kiev ile UEFA Avrupa Ligi son 32 mücadelesi verecek. Semin, 3 ay önce geldi. Kısa bir süre değil ama çok da uzun sayılmaz. Avantajları iki yıl önceki takımdan çok farklı olmamaları. Dezavantajları yeni bir sisteme adapte olmaya çalışmaları.

Hiç yorum yok: